İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde üç gün süren ve Cumartesi günü sona eren kongreyi psikoloji öğrencileri, psikolog ve psikiyatrların de aralarında bulunduğu yaklaşık bin 500 kişi izledi.
Kongre Düzenleme Kurulu Sekreteri psikolog Ayşenur Bay, psikologların toplumsal olayların ve olguların bireye etkileri ile ilgilenmedikleri yönünde eleştiriler olduğunu, kongrenin bunun aksini kanıtladığını söyledi.
Bay, bianet'e, psikologların 12 Eylül darbesini de önümüzdeki yıllarda gündemlerine alacaklarını söyledi.
Kongrede, toplumsal barışın imkanları, çocuk eğitimi, cinsel istismar, çocukların istismardan korunmasının ve istismarın ortaya çıkarılmasının yolları, psikoloji ve din ilişkisi gibi konular ele alındı.
Kongrenin son gününde, "Kadına Yönelik Ayrımcılık ve Şiddet: Türkiye'deki Durum" başlıklı oturumda kadına yönelik şiddetin önlenmesi için, psikologların neler yapılabileceği tartışıldı.
Şiddete uğrayan kadınlara yönelik istatistiklerin tutulması, psikologların kadın danışma merkezlerine destek vermesi ve kadına yönelik şiddetin "kader" olarak görülmemesi için öneriler konuşuldu.
Birleşmiş Milletler (BM) Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi (CEDAW) Komitesi Başkanı Feride Acar, zina tartışmalarına değinerek, zinanın suç sayılmasının kadını geleneklere bağlı olarak baskı altında tutmak anlamına geldiğini, ancak CEDAW'ı imzalayan bir ülkede, kadına yönelik ayrımcılığı önlemek için din ve geleneklerin öne sürülmesinin kabul edilemeyeceğini söyledi.
"CEDAW komitesine başvuruların önünü açalım"
Kadının insan hakları tanımının uluslararası belgelere ancak 1980'lerden sonra girdiğini söyleyen Acar, "Kadının insan hakları, kadınların insan oldukları için sahip oldukları ama kadın oldukları için ihlal edilen haklarıdır.
CEDAW, kadına yönelik ayrımcılığı temel insan hakkı ihlali olarak tanımlamıştır. Avrupa ülkeleri dahil, ülkelerin kadına yönelik şiddetin yaygınlığı ve şekli konusunda ayrıntılı istatistikler tutulmaması, şiddete göz yummak anlamına geliyor" dedi.
Acar, şunları söyledi:
* Kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin de yükselmesiyle, kadınlar yaşadıklarını daha kolay ifade etmeye başladı. Bu nedenle, kadına yönelik şiddetin rakamsal olarak artması açıklamaların da artması nedeniyle de olabilir. Ancak sonuçta istatistikler bu konudaki toplumsal duyarlılık oluşmasına da yarıyor.
* CEDAW, sağlık, güvenlik ve en önemlisi adalet personelinin, kadına yönelik şiddeti ortaya çıkarma ve önlemede duyarlılık taşımasını hedefliyor. İki yılda bir BM'ye sunulan ülke raporları, şiddeti önlemede neler yapıldığını da içeriyor.
Ancak bu raporların hazırlanmasında bütçesi ve personelinin yetersizliği nedeniyle çalışamaz durumda olan Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğünün yanı sıra kadın kuruluşlarının desteğine daha fazla yer verilmeli.
BM Kadınlara Karşı Şiddet Özel Raportörü Yakın Ertürk ise, "Türkiye'deki CEDAW komitesine başvuru yollarının önünü açmalıyız. Bu şekilde BM nezrinde, Türkiye'de kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi için önlemler de alınabilir" dedi.(ÖG/EÜ)