İplik üretimi yapan birçok fabrika üretimini durdurmaya başladı. Kumaşını kendi üreten işletmeler bile ithalatı seçiyor. İşaretler maalesef iyi değil diyen Tarakçıoğlu, kriz sinyallerinin başladığını söyledi.
Türk lirasının değerlenmesi nedeniyle konfeksiyon sektöründe dolar bölgesinden ithalat, euro bölgesine ihracat yapmanın avantajlı hale geldiğini söyleyen Tarakçıoğlu, bu nedenle konfeksiyoncuların çoğunun Uzakdoğu'dan kumaş aldığını belirtti.
Tarakçıoğlu: Sektör hükümetten koruma isteyecek
Tarakçıoğlu, İplik üretimi yapan bir çok fabrika, üretimini durdurmaya başladı. Kumaşını kendi üreten işletmeler bile ithalatı seçiyor. İşaretler maalesef iyi değil. Kriz sinyallerinin başladığını görüyoruz dedi.
Gelecek dönemde tekstil sektörünün hükümetten korunma isteyeceğini ve ithalatın engellenmesini talep edeceğini kaydeden Tarakçıoğlu, konfeksiyon sektörünün ise girdi maliyetini artıracak böyle bir uygulamaya karşı çıkacağını dile getirdi. Tarakçıoğlu, şunları söyledi:
* Korkarım ki, eski dönemlerdeki gibi tekstilci-konfeksiyoncu kavgası yeniden başlayacak. Sorunun çözümü için hükümet kur düzenlemesi yapma yönündeki isteme sıcak bakmadı; girdi maliyetlerinin azaltılması için çalışacağını söyledi. Ancak acele edilmesi gerekiyor.
* 1999'da yaşanan ekonomik kriz öncesi, tekstil sektörü hapşırırsa Türkiye ekonomisi nezle olur demiştim. Ancak yaşanan krizden sonra bu sözümü, tekstil hapşırırsa ekonomi zatürre olur diye değiştirdim.
Çin, tekstil sektörünü tehdit ediyor
* Sektörde durumun bu haliyle gidemeyeceğini matematik bilen herkes kabul etmeli. Tarafsız bir bilimadamı olarak, tekstil ve konfeksiyoncuların durumu abartmadıklarını, hakikaten zor durumda bulunduklarını söylüyorum.
* Türk tekstil-konfeksiyon sektörünün halen ucuz olması nedeniyle kabul görüyor. 2005de Çin'e uygulanan kotaların kalkmasıyla, sektör hayati tehlikeye girecek.
* Çin, 1 Ocak 2002de 29 kategoride kotanın kaldırılmasıyla ABD'ye ihracatını bir yıl içinde yüzde 117 artırdı. 2005 yılında Çin'in tüm kotaları kalkıyor. Bu ülke dünya pazarlarında kotaların kalktığı ürünlerde kısa sürede birinci duruma geldi. Türkiye'de maalesef çoğu kişi bu tehlikenin farkında bile değil.
Akgün: İşsizlik artacak
Akgün, kurun aşırı değerlenmesiyle ihracatçının zor duruma düştüğünü vurguladı. Üreticinin pamuk yerine farklı tarım ürünleri ekmeye başlayacağına dikkat çeken Akgün, sözlerini şöyle sürdürdü:
* Tekstilci ve konfeksiyon sanayicilerinin girdilerinde düşüş olmazsa, ithalata yönelme nedeniyle üretimde küskünlük oluşacak. İşsizlik artacak. Bunun sonunda da iç savaş çıkabilir.
* Yani Türkiye'de en büyük tehlike işsizliktir. Bunun sonucu da terörü doğurur.
* Çözüm bulmanın yolu SSK primi ile gelir vergisinin daha önceden hükümet projesinde yer aldığı gibi yeni alınacak işçilere devlet tarafından belli bir kısmın ödenmesidir.
Erdoğan: Firmalar yüzde 50 kapasitenin altında çalışıyor
Erdoğan ise kurun düşmesinin yanı sıra girdilerin dünya fiyatlarının üstünde olmasının sektörü olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Erdoğan, "Örneğin dünyanın kullandığı elektriğin iki üç misli fazlasını ödüyoruz. Rekabet gücümüz kalmadı. Hammadde fiyatları artıyor. Bu anlamda dünyada tekstil sektöründe genel bir sıkıntı var. Kumaşçılar, konfeksiyoncular bu yükü kaldıramıyor. Birçok firma yüzde 50 kapasitelerin altında çalışıyor" dedi.
Ancın: Destekleme primleri düşük
Ancın, iplik sektörünün zor şartlar altında çalıştığını, fabrikaların kapasitelerini yüzde 50 düşürdüğünü söyledi. Üretimin üzerindeki vergi yükünün kaldırılması gerektiğine işaret eden Ancın, şöyle konuştu:
* Enerji fiyatlarının dünya fiyatları üzerinden sağlanması gerekir.
* 500- 600 bin tonluk ihtiyacımız ithalatla karşılanıyor. İthalatın yüzde 65'inin yapıldığı ABD ve Yunanistan kütlü pamuğun kilosuna 30-35 sent destekleme primi verilirken bu oran ülkemizde 5-6 sent düzeyinde kalmaktadır. (BB)