Başbakan Dominique de Villepin, Europe 1 radyosuna verdiği demeçte Türkiye-AB arasında 3 Ekim'de başlaması öngörülen müzakerelerin ertelenebileceğini savunarak, "AB'nin 25 üyesinden her birini tanımayan bir ülkeyle müzakere yapılmasının düşünülemeyeceğini" belirtti.
Güney Kıbrıs yönetimi lideri Tasos Papadopulos, Türkiye Ek Protokolü'nü imzalamasının ardından, Güney Kıbrıs'ı tanımadığını ilan ettiği deklarasyonun "hukuki geçerliliğinin bulunmadığını" iddia etti.
Türkiye, Gümrük Birliği Anlaşması'nı Rum Kesimi'ni de kapsayacak şekilde genişletilmesini öngören ek protokolünü geçen cuma imzaladı.
Gümrük Birliği metni ile birlikte yayınlanan deklarasyonda, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 1960'ta kurulan asıl ortaklık devleti olmadığına dikkat çekilerek, Türkiye için "bu Protokol'ün imzalanması, onaylanması ve uygulanmasının, Protokol'de atıfta bulunulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin herhangi bir biçimde tanınması anlamına gelmediği" bildirildi.
Avrupa Birliği Dönem Başkanı Britanya'dan gelen açıklamada, Ankara'nın imzasının memnuniyetle değerlendirildiği belirtilirken, Türkiye'nin yayınladığı deklarasyonun değerlendirileceği kaydedildi.
Yayınlanan Kıbrıs deklarasyonunda da Türkiye'nin, Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasına destek verdiğine dikkat çekildi.
Alman Birlik partileri de, Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanımadığı gerekçesiyle Türkiye'yi eleştirmişti. Alman Birlik partilerinin Federal Meclis Grubu Dış Politika Sözcüsü Friedbert Pflüger ve Federal Meclis Grubu Avrupa Politikası Sözcüsü Peter Hintze, yaptıkları ortak açıklamada, Türkiye'nin Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanımadan Avrupa Birliği üyesi olma çabasını "abes bir politika" olarak nitelendirdi.
Türkiye'nin imzaladığı Gümrük Birliği Ek Protokolü ile birlikte yayımladığı deklarasyonuna ilişkin yazılı bir açıklama yapan Avusturya Başbakan Yardımcısı Gorbach da, "Türkiye'nin, sınırları devletler hukukuna göre belirlenmiş olan Kıbrıs'ı tanımadan AB'ye tam üye olmasının mümkün olmadığı" görüşünü savundu.
"Türkiye'nin bilineni açıkladığını" söyleyen KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, ek protokolün imzalanması nedeniyle ortaya çıkabilecek sorunların aşılması için Ankara ve KKTC'nin birlikte çalışması gerektiğini söyledi.
Türkiye tarafından yayınlanan 6 maddelik deklarasyon şöyle:
* Türkiye, Kıbrıs sorununa siyasi bir çözüm bulunması yönündeki kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu yöndeki tutumunu da açıkça ortaya koymuştur. Bu doğrultuda Türkiye, BM Genel Sekreteri'nin iki-kesimli yeni bir ortaklık devleti kurulmasını hedefleyen kapsamlı çözüme ulaşma yönündeki çabalarını desteklemeyi sürdürecektir. Adil ve kalıcı bir çözüm, bölgede barışa, istikrara ve uyumlu ilişkilerin tesisine önemli bir katkıda bulunacaktır.
* İş bu Protokol'de atıfta bulunulan Kıbrıs Cumhuriyeti, 1960'ta kurulan asıl ortaklık devleti değildir.
* Türkiye bu nedenle, Kıbrıs Rum makamlarının, hali hazırda olduğu gibi, Kıbrıs'ta sadece ara bölgenin güneyinde otorite, denetim ve yetki icra ettiği ve Kıbrıs Türk halkını temsil etmediği şeklindeki tutumunu sürdürecek ve anılan makamların tasarruflarını buna göre muameleye tabi tutacaktır.
* Türkiye bu Protokol'ün imzalanması, onaylanması ve uygulanmasının, Protokol'de atıfta bulunulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin herhangi bir biçimde tanınması anlamına gelmediğini ve Türkiye'nin 1960 Garanti, İttifak ve Kuruluş Anlaşmalarından kaynaklanan hak ve mükellefiyetlerini haleldar etmediğini beyan eder.
* Türkiye, iş bu Protokol'e taraf olmasının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile mevcut ilişkilerini değiştirmeyeceğini teyit eder.
* Kapsamlı bir çözüm bulununcaya değin, Türkiye'nin Kıbrıs'a ilişkin tutumu değişmeyecektir. Türkiye, Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözüm sonucunda oluşacak yeni ortaklık devleti ile ilişkiler tesis etmeye hazır olduğunu beyan eder. (KÖ)