Raporda, "Termik santralin kurulduğu günden bu yana meteorolojik değişikliklerle uyumlu olarak yılda bir kaç kez 'ciddi' boyutlara ulaştığı düşünülen kirlilik ilk kez, bu kadar uzun süre gözle görülen ve kayıtlara geçen bir biçimde toplum sağlığı için akut tehlike oluşturacak kadar yüksek düzeylerde gözlenmiştir." denildi.
TTB raporu için 24 Kasım 2000 tarihinde Dokuz Eylül, Ege ve Marmara Üniversiteleri Tıp Fakülteleri Halk Sağlığı Anabilim Dallarından beş kişilik bir ekip, Yatağan ve Muğla'da bir "durum saptama çalışması" gerçekleştirdi.
"TTB Yatağan'da Hava Kirliliğinin Değerlendirilmesi Raporu", hava kirliliğinin sağlık üzerine etkileri, Yatağan'da hava kirliliği ve kömürle çalışan termik santrallerin çevresel etkileri ve bu etkileri önleme" başlıklarını içeriyor.
TTB'den Dr. Reyhan Uçku, Dr. Ali Osman Karababa, Dr. Alp Ergör, Dr. Özlem Sarıkaya ve Dr. Murat Civaner tarafından hazırlanan raporda ;
hava kirliliğinin öksürük ve bronşitten, kalp hastalığı ve akciğer kanseri gibi etkilerine değinildi.
Raporda, kirliliğin olumsuz etkilerinin sağlıklı kişilerde de gözlenmekle birlikte, asıl yaşlılar, çocuklar gibi fizyolojik savunma mekanizması zayıf grupların daha çok etkilendiği kaydediliyor ve şöyle deniliyor:
"Kalabalık yaşam, beslenme yetersizliği gibi düşük yaşam standartları da duyarlılığı etkileyen faktörlerdendir. Bu koşullarda yaşayanlar enfeksiyon hastalıkları sorunları ile karşı karşıyadır ve yetersiz sağlık hizmeti almaktadırlar. Bu nedenle hava kirliliğinin sonuçlarından daha fazla etkilenilmektedir"
Risk grupları
Raporun "hava kirliliği ve risk grupları" bölümünde; bebekler ve gelişme çağındaki çocuklar, gebe ve emzikli kadınlar, kronik solunum ve dolaşım sistemi hastalığı olanlar, sigara kullananlar ve düşük sosyoekonomik grup içinde yer alanlar bulunuyor.
Önlemler
Önlemler bölümünde şu bilgilere yer verildi:
"Yürürlükte olan kayıt sisteminin, hastalık ve ölümlerdeki günlük değişimleri gösterebilecek biçimde yeniden düzenlenmesi gereklidir. Sağlığın sürekli izlenebilmesi için, doğru ve etkin kayıt toplanması zorunludur. Bunun gerçekleştirilmesi için, kirlilikle ilişkili hastalıkların "olgu tanımlarının" yapılması gereklidir ve kirlilikle ilişkili olguların izleme ve kayıtlarını yürütecek olan sağlık personeli için bu konuda bir hizmet içi eğitim programı oluşturulmalıdır.
"Ölümlerin mutlaka hekim tarafından, günlük olarak ve temel ve son nedenlerin değerlendirilerek kaydedilmesi gereklidir."
Raporda eğitim ve toplumsal duyarlılık çalışmalarının önemine dikkat çekilerek, "Yapılan değerlendirmeler sonunda elde edilecek veriler doğrultusunda, toplumsal duyarlılığın artması için eğitim çalışmaları örgütlenmelidir. Toplumsal duyarlılık çalışmalarını yürütecek olan sağlık personelinin hizmet içi eğitimin sağlanması için programlar oluşturulması gereklidir" denildi.