1. Kocaeli'yle ilgili "kanser vakalarında ilk sıralarda yer alan" ifadesiyle SEKA İzmit işletmesinin halk sağlığına zarar potansiyeli taşıdığını,
2. "ÇED raporu bulunmayan, alınması da mümkün olmayan, halen kamunun elinde olması sebebiyle çevre kirliliğine neden olması ile ilgili hiçbir işlem yapılamayan" cümlesiyle de, işletmenin çevreye zararlı olduğunu iddia etmişti.
Kocaeli, SEKA ve kanser vakaları
Tabip Odası, "Kocaeli ilinin kanser vakalarında ilk sırada yer aldığı iddiasının" dayanaksız olduğunu, kapatılma kararının ilk alındığı dönemde, 1990 yılının Sağlık Bakanlığı kanser istatistiklerinde dahi, Kocaeli'nin Türkiye'de 70. sırada olduğunu belirtti. Basın bildirisinde şöyle denildi:
"İlgili idarenin kullandığı ifadelerden biri, 'Türkiye'de kanser vakalarında ilk sıralarda yer alan' ifadesidir. İdarenin, anlaşıldığı kadarıyla Kocaeli'ni kastederek kanser sorununa değinmesi önemli olmakla birlikte, bu kanıya hangi rakamlar ve verilerle ulaştığı ya da böyle bir kanıya varırken rakam ya da veri kullanıp kullanmadığı anlaşılmamaktadır.
Yaşanan yoğun ve kontrolsüz sanayileşme, sanayi türleri ve çevre kirliliği boyutu ile birlikte ele alındığında Kocaeli kanser açısından önemli tehlikeler taşımaktadır. Ancak ülkemizde kanser ile ilgili, korunmadan erken tanı ve tedaviye, kayıt ve değerlendirme sorunlarına kadar birçok başlıkta yaşanan sorunlar sağlıklı bir değerlendirmeye olanak vermezken, İdare'nin Kocaeli'nin kanser vakalarında ilk sırada yer almakta olduğuna dair yargısının dayanaksız olduğu açıktır.
Kaldı ki Kocaeli ili, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun (ÖYK) 1998 yılında SEKA'nın kapatılması kararını aldığı dönemde bile, Sağlık Bakanlığı 1999 yılı Kanser İstatistikleri'ne göre kanser vaka sayısı açısından İstanbul, Ankara, İzmir, Denizli, Erzurum, İçel, Konya, Van illerinden sonra 70. sırada gelmektedir. Bu istatistiklerin güvenilirliği üzerine de bir tartışma yürütülebilir ve Kocaeli'ndeki kanser vakalarının boyutunu tam olarak yansıtmadığı, daha ayrıntılı bilimsel çalışmalara ihtiyaç duyulduğu söylenebilir. Ancak, ÖYK kapatma kararı aldığı 1998 yılı döneminde bile kanser gerekçesine zemin oluşturacak resmi bir istatistik yoktur."
Çalışanlarda da kanser yok
Odanın açıklamasında, kanser iddiasının çalışanlar üzerindeki gözlemlerde de geçersiz, SEKA'nın bacasından çıkan en zararlı atığın yüksek sıcaklıktaki su buharı olduğu, dolayısıyla ildeki lastik, petrokimya tesisleriyle karşılaştırılamayacağı belirtildi :
"Eğer SEKA İzmit İşletmesi'nde çalışanlarda kanser görülme sıklığına dair objektif ve spesifik bir çalışma yapılmış ve bu değerlendirme bu çalışmaya dayandırılmakta ise bu bilimsel ve objektif bakış bu çalışmanın tüm verileri ile kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
SSK 2000 ve 2003 yılları istatistik verilerine göre "kağıt ve kağıt eşya imalatı" sektöründe meslek hastalığı tanısı alan tek bir işçi bile olmamıştır. Bilgimiz dahilinde tıbbi literatürde kağıt üretiminde kullanılan hammaddelerin kanserojen olduğuna dair bilimsel bir veri yoktur. Dolayısı ile Özelleştirme İdaresi "Türkiye'de kanser vakalarında ilk sıralarda yer alan" ifadesini hiçbir bilimsel dayanağı olmadan kullanmaktadır.
Bunun yanı sıra SEKA İzmit İşletmesi'nin ilimizde yoğunlaşan sanayi işkolları ve kurumları içinde ürettiği risk açısından üretim proseslerinde pek çok kanserojen girdi ve yan ürün bulunan lastik, petrokimya gibi sanayi tesisleri ile karşılaştırılması bile mümkün değildir.
Çünkü; SEKA İzmit İşletmesi üretim aşamalarında kullanılan ve yurtdışından yarı mamul olarak alınan selüloz, dolgu malzemesi olarak kullanılan kalsid (ilaç olarak da kullanmakta olduğumuz kalsiyum karbonat), kaolin (alüminyum silikat), yapay ve doğal reçineler ve sudur. Bütün üretim sürecinde SEKA'nın bacasından çıkan "en zararlı atık" yüksek sıcaklıktaki su buharıdır. Bu maddelerin kanserojen olduğuna dair tıbbi bir bilgiye tıbbi literatürde rastlanması mümkün değildir. Kaldı ki, bütün bunlara karşın anılan üretim prosesi nedeniyle ortaya çıkabilecek her tür mesleki hastalığa ilişkin tüm yasal önlemlerin alınması idarenin sorumluluğudur ve basit önlemlerle bu riskler giderilebilir."
Çevreye zararlı iddiası da dayanaksız
Bildiride, İdare'nin metninde yer alan "ÇED raporu bulunmayan, alınması da mümkün olmayan, halen kamunun elinde olması sebebiyle çevre kirliliğine neden olması ile ilgili hiçbir işlem yapılamayan" cümlesine de değinilerek, şöyle dendi:
"Özelleştirme İdaresi, SEKA İzmit İşletmesi'nin kurulduğu dönemde Ortadoğu'nun en büyük arıtma tesisi olan atık su arıtma tesisinin 1991 yılında hizmete girdiği ve İzmit'in ilk arıtım tesisi olduğunu göz ardı etmektedir. SEKA İzmit İşletmesi, çevre konusundaki duyarlılığı ve arıtma tesisi sayesinde, hem de daha sonradan çevre kirliliği yarattığı gerekçesi ile kapatılan klor tesisi henüz faaliyette iken, iki tanesi Sanayi Odası Çevre Ödülü olmak üzere en az beş ayrı çevre ödülü almıştır ve 1990 yılından buyana SEKA İzmit İşletmesi'ne herhangi bir nedenle çevre ile ilgili cezai işleme gerek duyulmamış, bir uyarı bile yapılmamıştır."
İdare'nin metninin ilgili bakanlıkları da zan altında bıraktığını ifade eden Tabip Odası, gerek duyulduğunda, "SEKA İzmit İşletmesi'nde Noktasal Risk Analizi de dahil olmak üzere her tür ileri tetkiki" yapabileceğini ve rapor sunabileceğini belirtti.