"Sorunlara dur diyemeyen, çözüm bulamayan, yetkilerini kullanamayan yönetimler mi işbaşında, yoksa kaçak ve çarpık kentleşme, alt yapı yetersizliği de Allah'ın takdiri mi?" diyen Çevre Mühendisleri Odası, İstanbul'da çarpık kentleşmenin önüne geçilmediğini vurguladı.
Çevre Mühendisleri Odası, herşeyden önce alt yapı sistemlerinde yağmur suyu ve kanalizasyonun ayrı toplanması gerektiğine işaret ediyor.
Son 7 yılın bilançosu
Çevre Mühendisleri Odası, son 7 yılda İstanbul'da doğa olayları nedeniyle yaşanan felaketleri şöyle özetledi:
* 12 Ağustos 1997: İstanbul'da yaşam felç oldu; su baskınları ve trafik kazaları.
* 21 Ağustos 2001: 368 ev ve işyerini su bastı; trafik felç oldu.
* 18 Ağustos 2002: 426 ev ve işyerini su bastı; trafik felç oldu.
* 10 Ağustos 2004: İstanbul'da sel üç çocuğun ölümüne neden oldu.
* 17 Ağustos 2004: Alibeyköy sular altında.
Saptama ve öneriler
* Doğa ve bilimsel gerçeklere itibar edilmiyor. Milattan önceki tarihlerde bile bilinen "dere yataklarının yerleşim bölgesi olamayacağı" gerçekliği insanların yaşamı pahasına da olsa görmezden geliniyor.
* Bir başka bilimsel gerçeklik birçok ülkenin yaptığı gibi alt yapı sistemlerinde kanalizasyon ve yağmur sularının ayrı toplanmasıdır.
* Bu sayede şiddetli yağışlar sonucunda kanalizasyon borularına yüksek debili su girişi sonucu boru patlamaları önlenir. Aynı zamanda uygun mazgal ve sokak eğimleri ile birlikte orta şiddetli bir yağış sonucunda bile yollarda oluşan su birikintileri ve bunların yol açtığı trafik tıkanıkları ve kazalar da önlenmiş olur.
* İstanbul'da su ve kanalizasyon hizmetleri İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin (İSKİ) görevleri arasındayken, yağmur sularının toplanması belediyelere bırakılmıştır.
* Hem atık su hem de yağmur suyu aynı borularda toplandığı için alt yapı hizmetinde idari bir karışıklık yaşanmaktadır. Bu alt yapı sistemlerinde bütünsel bir planlama, uygulama ve denetim hizmetinin verilememesi anlamına gelmektedir.
* Her su baskınında senelerdir Kağıthane, Alibeyköy, Bahçelievler gibi aynı yerleşimlerin adını duymamızın nedeni, yöneticilerin senelerdir dere yataklarında yapılan konut ve işyerlerine tapu vererek bu bölgelere olan yerleşimi onaylamaları, hatta özendirmeleri, alt yapı eksikliklerini tamamlamamaları, dere ıslahı çalışmalarını yapmamalarıdır.
* Yöneticilerin su baskınlarının asıl sebeplerini görmezden gelerek şiddetli yağışlar öncesinde halkın evlerinden çıkmaması veya risk altındaki bölgelerde yaşayanların evlerini boşaltması gerektiği yönündeki uyarıları; ihtiyatsızlıkların, tedbirsizliğin üzerini örtmekten öteye gidemez. (YS)