Siyanür, Önce Hukuk Devletini Zehirledi
'BERGAMADA KİRLİ SİYASET'
Ülkemizi yönetenlerin Bergama'yla ilgili yargı kararları karşısında takındıkları umursamaz tavırlar, siyanürle yaratılacak çevre kirliliğinden çok daha ağır bir zehirlenmeyi Hukuk Devletimize bulaştırmaktadır...
Hiçbir Cumhuriyet Hükümetinin ve hiç bir siyasetçinin, Türkiye'yi feodal çağı anımsatır bir keyfi yönetime sürükleyen böylesi bir aymazlığa hakkı yoktur...
Siyasilerin dokunulmazlıkları da aslında hukuk ve demokrasiyi özgürce savunabilmeleri içindir; dar çıkarlar uğruna bu ulusal değerlerimizi çiğnemek için değil...
MİMARLAR ODASI
Merkez Yönetim Kurulu
Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu, 5 Nisan 2002 günü İstanbul'da yaptığı toplantısında, "Bergama'da yargı kararını işlevsiz kılmak isteyen Bakanlar Kurulu Kararını" gündemine almış ve Anayasal bir meslek kuruluşu olarak, böylesi bir hukuk tanımaz siyasi iradenin, hukuk devleti, bilim ve demokrasi açısından kabul edilemez tahribatlara yol açacağı kaygısının ilgililere ve kamuoyuna bildirilmesine karar vermiştir.
Yargının, Bergama'da siyanürle altın işletmeciliğinin sürmesine yönelik ve yine mahkeme kararlarını hiçe saymanın bir yöntemi olarak uygulanan "deneme üretimi iznini" bile durdurduktan sonra, Bakanlar Kurulu'nun da artık bu konuda ısrarlı olmaktan vazgeçip yargı sürecine uyması beklenirken, Resmi Gazete'den ve Cumhurbaşkanı onayından bile kaçırılarak alınmış bir "prensip kararıyla" aynı zehir riskinin devamına izin vermesi, ne yazık ki hepimizi bağlayan bir "ulusal talihsizliktir."
Hukukçuların ifadeleriyle, "açıkça bir anayasa suçu" olan böylesi bir kararın alınmasında "özendirici" olduğu anlaşılan "dokunulmazlık" da bu kararla yüksek düzeyde istismar edilmektedir.
Çünkü dokunulmazlık, siyasilerin hukuk devletini ve demokrasiyi özgürce ve baskı altında kalmadan savunabilmeleri içindir... Oysa bu örnekte de açıkça hukuk devletinin işlevsiz kılınması ve Bergama halkının demokratik taleplerinin geçersiz kılınması için sığınılan bir "keyfi tutum güvencesi" olarak kullanılmaktadır...
Kaldı ki, yine Bakanlar Kurulu'nun bu keyfi davranışa gerekçe olarak ileri sürdüğü, "zehirlenme riski yeni önlemlerle kalmamıştır" şeklindeki gerekçenin de yine hem hukuk açısından, hem de bilimsel veriler ışığında hiçbir ciddi dayanağı yoktur...
Çünkü, yargı kararını verirken zaten bu gibi savunmaları da gerekli bilimsel incelemeden geçirdikten sonra hükmünü netleştirirken, esasen siyasilere bu yönde bahane oluşturan, başta TÜBİTAK'ın "sipariş raporu" olmak üzere tüm sözde bilimsel raporların da eksik, yanlış ve hatta "taraflı" oldukları, en güvenilir ulusal kurumlarımız tarafından da açıkça kanıtlanmıştır.
Bütün bu nedenlerle Mimarlar Odası, Bakanlar Kurulu'nun yargıyı işlevsiz kılma amaçlı bu kararını, Anayasa'nın "Yürütme" bölümünde yer alan ve "idarenin" bir unsuru olarak tanımlanan kamu yararına meslek kuruluşu olma sıfatı ve sorumluluğu içersinde kabul edilemez gördüğünü, ilgililere ve kamuoyuna duyurmaktadır.
Bu kararla siyanür, çevreden önce siyaseti kirletmiş; yaşamdan önce hukuk devletimizi tahrip etmiş gibidir...
Hükümet, dünyaya karşı hepimizi bağlayan böylesi tutumlarından vazgeçmeli, alınan karar iptal edilerek, Bergama'da ve her yerde yargı ve hukuk ne diyorsa onu yapan bir cumhuriyet yönetimi artık bu ülkeye yeniden kazandırılmalıdır...