*Görsel: pixabay
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Demokrasi, insan hakları ve siyasi özgürlüklerin teşvik edilmesini amaçlayan düşünce kuruluşu Freedom House, internet özgürlüğünü değerlendirdiği Freedom on the Net 2020 raporunu yayınladı. Raporda Türkiye, internet özgürlüğü olmayan ülkeler arasında yer aldı.
Her yıl ülke bazında yayınlanan Freedom on the Net 2020'de, dünya çapındaki internet kullanıcılarının yüzde 87'sini oluşturan 65 ülkede internet özgürlüğü değerlendirildi. Rapor, 2019 yılının Haziran ayı ile 2020 yılının Mayıs ayı arasında meydana gelen gelişmelere odaklandı.
VOA Türkçe'nin haberine göre, rapor dünyanın dört bir yanındaki hükümetlerin koronavirüs salgınını internet üzerinden gözetleme ve veri toplamayı genişletmek, eleştirel konuşmaları sansürlemek ve yeni teknolojik toplumsal kontrol sistemleri oluşturmak için kullandığını ortaya koyuyor.
Freedom House, halk sağlığı krizini ele almak için yapay zeka (AI) ve biyometrik gözetimin hızlı ve kontrolsuz bir şekilde piyasaya sürülmesinin, insan hakları için yeni riskler yarattığına dikkat çekti.
Freedom House Başkanı Michael J. Abramowitz, "Salgın, internetin giderek daha az özgürleştiği bir zamanda toplumun dijital teknolojilere bağımlılığını hızlandırıyor. Mahremiyet ve hukukun üstünlüğü için yeterli güvenceler olmadan, bu teknolojiler kolayca siyasi baskı için yeniden kullanılabilir" dedi.
Raporun yazarlarından, Freedom House Teknoloji ve Demokrasi Direktörü Adrian Shahbaz, "Tarih, bir kriz sırasında kabul edilen teknolojilerin ve yasaların daha sonra ortadan kalkmadığını gösterdi. 11 Eylül'de olduğu gibi, korona pandemisine, hükümetlerin nüfuslarını kontrol etmek için yeni, müdahaleci güçler kazandığı bir an olarak bakacağız" diye konuştu.
Freedom House ayrıca siyasi liderlerin salgını olumsuz haberleri sansürlemek, eleştirenleri tutuklamak ve etnik ve dini grupları günah keçisi yapmak için bir bahane olarak kullandıkları tespitinde bulundu.
Rapora göre hiçbir hükümet, halk sağlığı krizine, arka arkaya altıncı yıldır dünyanın en kötü internet özgürlüğü istismarcısı olduğu tespit edilen Çin'den daha agresif bir yaklaşım sergilemedi. Çinli yetkililer, düşük ve yüksek teknolojili araçları sadece koronavirüsü salgınını yönetmek için değil, aynı zamanda internet kullanıcılarını bağımsız kaynaklardan gelen bilgileri paylaşmaktan ve resmi söyleme meydan okumaktan caydırmak için birleştirdi.
Raporda, “Pandemi, Çin Komünist Partisi’nin uzun zamandır ana akım haline getirmeye çalıştığı dijital otoriterliği normalleştiriyor’’ denildi.
Shahbaz, "Yapay zeka gözetiminin özgürlük ve demokrasiye getirdiği tehlikeler, görmezden gelinemeyecek kadar ciddidir" diye ekledi. "Kolluk kuvvetleri, sağlık hizmetleri ve eğitim gibi hassas alanlarda yüz tanıma ve otomatik karar verme kullanımını, zararlı önyargıları sürdürme ve insan haklarını kısıtlama yollarını daha iyi anlayıncaya kadar dondurmalıyız" şeklinde değerlendirmede bulundu.
Raporun açıklandığı basın toplantısında Türkiye’yi de değerlendiren raporun yazarlarından Adrian Shahbaz, ülkenin özellikle Gezi Parkı protestolarından sonra travmatik bir gerileme yörüngesinde olduğunu söyledi. Türk hükümeti tarafından medya sektörünün kontrolunu yeniden kazanmak için çıkarılan çok sayıda kanun olduğunu gördüklerini belirten Şahbaz şöyle devam etti:
TIKLAYIN - Üç aylık medya/ifade özgürlüğü ihlalleri-Tam metin
"Geleneksel medya sektörü, hükümet aktörleri, hükümet dostu işadamları tarafından uzun süredir manipüle ve kontrol ediliyor. Şimdi de dijital dünyanın medya alanını kontrol etmesi için aynı adımları görüyoruz. Sanırım Türk hükümetinin sosyal medya kullanıcılarının mahremiyetine yönelik çok ciddi kısıtlamaları uygulayıp uygulamayacağı veya ABD’deki birçok firmanın da dahil olduğu teknoloji şirketlerinin, Türk hükümetinin yeni sosyal medya yasasına uyma çağrılarına direnip direnmeyeceğini göreceğimiz bir çarpışma rotasındayız. Bu uzun zamandır haberleri meşgul ediyor.
"Twitter, ülke içindeki bazı yayınları kaldırmak için Türk yasalarına uymaya başladığından bu yana, bundan sonra neler olacağını görmek ilginç olacak. Türk hükümeti, yerel yasalara uymamanın cezalarını arttırdı. Ama yine de Türk kullanıcıların konuşma özgürlüğüyle ilgili ciddi sonuçları olacağını düşünüyorum."
65 ülkenin değerlendirildiği rapordan İzlanda en özgür internete sahip ülke olarak çıkarken Çin son sırada yer aldı. Raporda Türkiye özgürlük puanlamasında geçen yıla göre 2 puan daha geriledi. 100 üzerinden 35 puana gerileyen Türkiye bu yıl da interneti özgür olmayan ülkeler arasında yer aldı.
Raporun koronavirüs salgınına yönelik sansür bölümünde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, konuşmayı suç saymak için yeni acil düzenlemeler geçirmek yerine, hükümetin sıkı bir şekilde düzenlenmiş propaganda kampanyasına meydan okuyan kişileri cezalandırmak için mevcut yasal yolları kullandığı belirtildi.
TIKLAYIN - Düzenlemeler, tepkiler, dayanışma, işsizlik
Raporda, ‘’Sadece Mart ayında gazeteciler ve doktorlar dahil olmak üzere 400'den fazla kişi, salgınla ilgili ‘kışkırtıcı’ ve ‘taciz edici’ sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı. Bir şehrin tabipler birliği odasının Twitter'da sağlık çalışanlarının ölümleri ve kişisel koruyucu ekipman eksikliğiyle ilgili paylaşımından sonra, dernekle bağlantılı iki doktor gözaltına alındı, sorguya çekildi ve yurtdışına seyahatleri yasaklandı’’ denildi.
Raporun ‘’Kamu Sağlığı Adına İstismarcı Gözetim’’ başlığı altında ise Türkiye'deki Hayat Eve Sığar (HES) adlı yeni sisteme dikkat çekildi, sistemin temas takibini bir sağlık durumu koduyla birleştirdiği belirtildi. Tüm yurt içi seyahatler için pozitif bir HES kodunun zorunlu olduğunu kaydeden Freedom House raporunda ‘’Türk hükümetinin uygulaması, böyle bir kodu korumanın en etkili yolu olsa da, kullanıcılar ayrıca belirli kişisel bilgileri bir telefon numarasına gönderebilir.
Uygulama, temas takibini kolaylaştırmak için Bluetooth sinyallerini çevredeki cihazlara gönderir. Karantina emirlerine itaati izlemek için kullanılır ve ihlal durumunda verileri doğrudan güvenlik güçlerine gönderir. Türkiye'de hükümet gözetimi ve kullanıcı verilerinin kötüye kullanımı yıllardır yaygın ve sivil toplum yeni uygulamanın potansiyel olarak kötüye kullanımı konusunda alarmda’’ denildi.
Freedom House çalışmasının Türkiye'yle ilgili alt raporunda da internet özgürlüğünün, hükümetin sosyal medya platformlarını geçici olarak engellemesi ve Güneydoğu'da yaşayan halkın temel hizmetlere ve araçlara erişmesini sağlamamasıyla bu yıl daha da azaldığı bildirildi.
Raporda, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi, sosyal medya şirketlerine sıkı kısıtlamalar getiren ve diğer önlemlerin yanı sıra içerik kaldırma taleplerine yanıt vermesi için ülke içinde bir temsilci bulundurmalarını gerektiren baskıcı bir yasayı kabul etti. Hükümet, özellikle koronavirüs salgını sırasında çevrimiçi etkinlikleri nedeniyle gazetecileri, aktivistleri ve blog yazarlarını giderek daha fazla taciz etti, tutukladı ve gözaltına aldı. İki deprem de telekomünikasyon altyapısına zarar verdi ve binlerce kişiyi geçici olarak internet erişiminden mahrum bıraktı’’ denildi.
Raporda, 2002'den bu yana Türkiye'yi yöneten AKP de, ‘’Başlangıçta bazı serbestleştirici reformları geçirdikten sonra, AKP hükümeti siyasi haklara ve sivil özgürlüklere karşı giderek artan bir küçümseme gösterdi. 2016'daki darbe girişiminin ardından, Türkiye’de liderliğe karşı muhalif olarak algılananlar üzerinde ciddi şekilde artan baskı, hükümetin otoriter doğasını de güçlendirdi’’ sözleriyle eleştirildi.
Raporda 1 Haziran 2019 ile 31 Mayıs 2020 arasındaki gelişmeler şöyle sıralandı:
(SO)