Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Danıştay 2. Dairesi üyelerine yapılan silahlı saldırının Cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak geçeceğini belirtti.
Saldırıyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Sezer, "Türk ulusunun bağımsız, özgür ve çağdaş yaşamının güvencesi olan Cumhuriyet'in değerlerine ve kurumlarına karşı düzenlenen saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır" dedi.
Erdoğan: Lanetliyorum
NTV'ye göre saldırıyı lanetleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , "Şu nedenle, bu nedenle demek yanlış olur. Soruşturma sonrasında ortaya çıkacaktır. Konu yargıya intikal edecektir. Buradan bir şey çıkarma gayreti içine girmek yanlıştır ve Türkiye'ye zarar verir" diye konuştu.
Arınç: Provokatif bir eylem
Meclis Başkanı Bülent Arınç, da saldırıdan büyük üzüntü duyduğunu belirterek, "Her yönüyle çok vahim çok acı bir olayla karşı karşıyayız. Tam anlamıyla provokatif bir eylemle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim" dedi.
Arınç, "Danıştay'daki silahlı saldırının, hiç bir siyasi partinin tekelinde yorumlanabilecek, sadece belli bir siyasi görüşe rant kazandırabilecek bir olay olmadığını" ifade ederek, "Bu acı olay üzerinden kimse rant devşirmeye kalkışmasın" dedi.
Çiçek: Sağlam bilgi olmadan açıklama yapılmasın
Bu kadar üzüntü verici bir olay için bugüne kadar bir açıklama yapmak durumunda yapmadığını belirten Adalet Bakanı Cemil Çiçek, "Bu menfur saldırı, birlik ve bütünlüğümüz ve Anayasamıza karşı yapılmış bir saldırıdır" dedi.
Danıştay'ın Türkiye'nin temel kurumlarının başında geldiğini belirten Çiçek, olayın yargıya intikal ettiğini belirterek, "demokratik sabır" istedi; sağlam ve somut bilgilere dayanmadan açıklama yapılmamasını istedi.
Baykal: Herkes aklını başına alsın
Danıştay'ın önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Deniz Baykal ise, saldırının kişisel bir hesaplaşmanın sonucu olmadığını söyledi. "Hükümetin sorumluluğundan kuşkumuz yok" diyen Baykal şöyle konuştu:
"Saldırının hedefinde Danıştay vardır, Anayasa vardır. Türkiye'nin nereye sürüklenmekle olduğunu hala görmemekte ısrar edenlere umarım bu olaylar bir uyarı olur. Türkiye çok tehlikeli bir noktaya sürüklenmektedir. Herkes aklını başına almalıdır.
TGC: Yargıyı suçlamanın ve hedef göstermenin bir sonucu
Kaba kuvvete dayalı saldırılar ile terörü yaygınlaştırma çabalarının birbirini izlediğini açıklayan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) de, gazeteciler Aydın Engin ile Hrant Dink'in dünkü yargılanmalarına atıf yaparak, Danıştay üyelerine yönelik silahlı saldırının da yargıyı suçlamanın ve hedef göstermenin bir sonucu olduğunu bildirdi.
"Meslektaşlarımız Aydın Engin ile Hrant Dink'in yargılanmaları sırasında yaşananlar, artık can güvenliği ile sınırlı olmayı da aşmış ve adil yargıyı yönlendirmede de kaba kuvvete başvurma aşamasına ulaştı."
TGC, geçmişte benzer saldırıların yaşanmış olmasına karşın, gerekli önlemlerin alınmamış olması veya önlem almada yetersiz kalınmış olmasının da dikkat çekici bir durum olduğunu kaydetti.
TGF, Vakit gazetesini eleştirdi
Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı Nazmi Bilgin de, "Tetiği çekenler kadar tetiği çektirenler ve azmettirenler de suçludur" dedi.
Bilgin, TGF 21. Başkanlar Konseyi toplantısı dolayısıyla bulunduğu KKTC'nin Başkenti Lefkoşa'da yaptığı açıklamada, "Vakit" gazetesini eleştirerek, "Bir kısım radikal dinci yayın kuruluşlarının sistemli olarak sürdürdükleri yayınların ülkeye verdiği zarar son örneğiyle apaçık ortaya çıktı" dedi.
TİHV: Demokrasi adına kabul edilemez bir durum
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) da, saldırının ülkenin geleceğine ilişkin Vakfın duyduğu kaygıların ne denli haklı olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu bildirdi.
Saldırganın, elindeki silahla tüm güvenlik noktalarını rahatça geçerek yargıçların toplandığı odaya kadar girebilmesinin son derece düşündürücü olduğunu kaydeden TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, yargıçların oy ve kararları nedeniyle böyle bir terör eylemiyle karşılaşmalarının, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları adına kabul edilemez bir durum olduğunu açıkladı.
İHD: Şiddetle ve nefretle kınıyoruz
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Av. Yusuf Alataş ise, yapılan saldırının, sadece saldırıya uğrayan yüksek yargıçların yaşam haklarını değil, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve yargının bağımsızlığını hedef alan bir saldırı olduğunu açıkladı.
Saldırıyı şiddetle ve nefretle kınadıklarını bildiren Alataş, "Demokrasinin olamazsa olmaz koşulu yargı bağımsızlığıdır" diyerek, Yargı mensuplarının verdikleri karar ve yaptıkları yargılamalar nedeniyle tehdit edilmelerinin kabul edilmez olduğunu ifade etti.
MAZLUMDER: Saldırı, Daire kararlarıyla ilişkilendirilmesin
İnsan hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) de, kim tarafından yapılırsa yapılsın her türlü şiddetin karşısında yer aldıklarını belirterek, saldırıyı kınadı.
Özellikle son aylarda Türkiye'nin bir çok yerinde artarak devam eden şiddetin toplumsal huzura darbe vuracağı endişesini taşıdıklarını ifade eden MAZLUMDER Genel Başkanı Cevat Özkaya, olayın hemen ardından bazı basın yayın organlarında 2. Daireye yapılan saldırının bu dairece daha önce alınan kararlarla ilişkilendirilmesini de "toplumsal hedef gösterme" olarak değerlendirdi.
Özkaya, "Hiçbir gerekçe insanların yaşam hakkını ellerinden alacak girişimleri meşru gösteremez" dedi.
ABF: Danıştay, fanatizm konusunda hükümeti uyarmıştı
Saldırıyı alçakça bulan Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Başkanı Selahattin Özel, siyasi iktidarın Danıştay'ın türbanlı bir öğretmenle ilgili verdiği kararıyla ilgili olarak ifade ettiği tepkinin alt düzeyde bu türden fanatizmi harekete geçireceği uyarısı Danıştay Başkanı'nca yakın zamanda ifade ettiğini hatırlattı.
Özel, Danıştay Başkanı üyelerinin ve kurumun "Vakit" gazetesi tarafından da hedef gösterildiğini belirterek, "Cumhuriyet" gazetesine yönelen saldırıların arkasından faillerin bulunamamasının Danıştay'a yapılan saldırıyı tetiklediğini savundu. (EÖ)