Çeşitli illerden gelen sendika üyeleri polis ve jandarma tarafından Ankara'ya alınmadı. Polis eğitim emekçilerine cop, gaz bombası ve tazyikli suyla müdahale etti. Müdahaleler sırasında yaralanan 18 öğretmenden dördünü, güvenlik güçlerinin kısa mesafeden attığı gaz bombalarına ait kapsüllerin yaraladığı belirlendi.
Yolları trafiğe kapatarak engellemeleri ve saldırıları protesto eden eğitim emekçileri, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik 'i ve Ankara Valisi Kemal Önal 'ı istifaya çağırdı.
Köse: "Hükümet taleplerimizin önünü kesmeye çalışıyor"
Ankara'daki 2 günlük eyleme katılan Eğitim-Sen İstanbul 7 Nolu Şube Örgütlenme Sekreteri Şaziye Köse, bianet'e yaptığı değerlendirmede, hükümetin eyleme müdahale ederek eğitim emekçilerinin taleplerinin önünü kesmeye çalıştığını söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın eyleme katılan öğretmenleri "bindirilmiş kıtalar" olarak nitelendirerek kamuoyunun aklını çelmeye çalıştığını ifade eden Köse, "Hükümet biriken sorunlara çözüm bulmak yerine bunların üstünü kapatma çabasını sürdürüyor. Başbakan açıklamasının ardından sadece olaylar basına yansıdı, taleplerimize yer verilmedi" dedi.
Ankara girişinde panzerlerden 24 saat boyunca üzerlerine su sıkıldığını, müdahale sırasında bir çok öğretmenin yaralandığı anlatan Köse, basın açıklaması yapma haklarının engellendiğini ifade etti.
Rehn'den polisin şiddet kullanmasına eleştiri
Avrupa Birliği Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, bugün (Pazartesi) Brüksel'de yapılan Türkiye İstişare Komitesi'nde yaptığı konuşmada, Eğitim-Sen eylemlerine değinerek, "barışçı bir gösteride polisin şiddet kullanması üzüntü verici" dedi.
Sendikal hakların tam olarak sağlanmasının şart olduğunu söyleyen Rehn, "İnsan hakları ihlalleri devam ediyor. Türk hükümeti, AB standartlarına uyum göstermek için acilen eyleme geçmeli" diye konuştu.
İHD: "Demokratikleşme söylemi kağıt üzerinde kalıyor"
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi de bir açıklama yaparak Eğitim-Sen'e yönelik saldırıları kınadı.
İHD, "AB uyum yasalarını çıkararak ülkenin demokratikleştiğini ilan eden hükümetin bir hak arama mücadelesine karşı gösterdiği tavır, insan hakları ve demokratikleşme söyleminin kağıt üzerinde kaldığının göstergesidir" dedi.
Başbakan polis müdahalesini savundu
Ankara Valiliği, Eğitim-Sen'in eylemini "kanunsuz toplantı ve gösteri yürüyüşü" olarak nitelendirerek izin vermeyeceğini açıklamıştı.
Milli Eğitim Bakanlığı 18 Kasım'da bir genelge yayımlayarak, izinsiz yürüyüş yapılmasını yasaklamış ve il milli eğitim müdürlükleri, okul yönetimlerine de genelgeye uyulması talimatı vermişti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Eğitim-Sen üyelerinin Ankara'ya girişlerinin polis tarafından engellenmesine sahip çıkarak, eylemin yasadışı olduğunu savundu.
Eğitim-Sen'in "Büyük Ankara Yürüyüşü"ne katılanları "bindirilmiş kıtalar" olarak nitelendiren Erdoğan, "Sendika yasa delme anlayışıyla adım atmıştır. Güvenlik güçleri de izin vermemiştir, veremez, yoksa arkasını alamaz" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Çelik, işadamlarınca yaptırılan 12 okul, bir kız öğrenci yurdu ve üç ek dersliğin açılışı için dün Ağrı'daydı. Öğretmen eylemleriyle ilgili tek kelime etmeyen Çelik, hizmete açtığı Hayrettin Atmaca Lisesi'nde halkoyunları ekibiyle halay çekti.
Dinçer : Eylem yasadışı değildi
Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, Başbakan Erdoğan'ın eylemi yasadışı ilan etmesini eleştirerek, "eylemin yasadışı olmadığını, yapılan açıklamalarla eylemin ve meşruiyetinin yasadışı ilan edilemeyeceğini" ifade etti.
İstanbul yolunda önceki gün yapılan müdahalede yaralanan öğretmenlerden dördünü, jandarmanın attığı gaz bombalarının kapsüllerinin yaraladığı anlaşıldı.
Kapsüllerden birinin Mehmet Arda 'nın göğüs kemiğini kırdığı ve vücudunda derin yanıklara neden olduğu, bir diğerinin ise Erkan Barikan 'ın bacağına isabet ederek kavalkemiğini parçaladığı belirtildi.
Kafalarına isabet eden bomba kapsülleriyle yaralanan Baran Kutlu ve Baki Gökçe, dünkü eyleme de katıldı. İstanbul'da sınıf öğretmenliği yapan Kutlu, gaz kapsüllerinin kısa mesafeden ve doğrudan üzerlerine atıldığını söyledi. (KÖ/EÖ)