Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentinde, Mısır devlet başkanı Hüsnü Mübarek'in ev sahipliği yaptığı, Ürdün kralı Abdullah'ın da gözlemci olarak katıldığı zirvede bir araya gelen iki lider, konuşmalarında ateşkese ve barışın sürekliliğine bağlı kalacaklarını söyledi.
Şiddete son
İki lider, Mahmud Abbas'ın Yaser Arafat'ın yerini almasından sonraki ilk buluşmalarında, uzun bir masanın üzerinden uzanarak el sıkıştılar. Şaron, gün içinde Abbas'la buluşarak "Filistinlilerin her nerede olursa olsun İsraillilere karşı şiddete son vermelerine, İsrail'in de Filistinlilere karşı operasyonlarını durdurmasına" karar verdiklerini açıkladı.
Gelecekte bir gün, İsrail ve Filistin devletlerinin yan yana bulunacağını söyleyen Şaron, yüzlerce Filistinli tutuklunun serbest bırakılacağını ve Gazze Şeridi'nden çekilme planlarının da süreceğini belirtti.
Abbas'sa, İsrail'e karşı düzenlenen saldırılara bir son verilmesi çağrısında bulundu ve şöyle dedi: "Filistinlilerin özgür ve bağımsız bir devlete sahip olmasının zamanı gelmiştir... Halkımızın barış içinde, diğer bütün ülke halkları gibi normal bir hayat sürmesinin zamanı gelmiştir."
Her iki lider de, çocukları ve torunları için yeni bir çağ yaratmaktan söz ettiler.
İki taraf arasında bugün yapılan görüşmeler, 4,500'den fazla kişinin öldüğü dört yılı aşkın bir sürenin sonunda gerçekleşen, ilk üst düzey doğrudan müzakere oldu. Diplomasi uzmanları, Bush faktörünün bugünkü görüşmelerin seyrini etkilediği görüşünde. Dün gece, her iki lider de, ayrı ayrı görüşmek üzere, ABD başkanı George W. Bush'tan birer davet almıştı.
Resmi bir antlaşma yok
Bütün bu umut veren sözlere karşın, iki taraf arasında resmi bir ateşkes imzalanmış değil. İsrail, bu süreçte "yalnızca Abbas'ın temsil ettiği Filistin Özerk Yönetimi'yle görüşeceğini, saldırıların arkasında yer alan militanları muhatap kabul etmeyeceğini" özellikle vurguluyor.
İsrail sözcüsü ve Ariel Şaron'un danışmanı Raanan Gissin, habercilere, Filistin'in "İntifada'ya son verdiklerini duyuracağını" söylerken, İsrail'in de "herhangi bir askeri harekattan geri duracağını" belirtti. Gissin'e göre, İsrail, Filistinlilere uyguladığı kısıtlamaları kaldırmaya yönelik bir önlemler paketini de açıklayacak.
Filistin örgütleri temkinli
Bu arada, şimdiye kadar ancak şartlı bir ateşkese rıza gösteren Filistinli İslami örgütler, temkinli. Çünkü bugünkü görüşmelerde, sınırlar ve Filistinli mültecilerin şu an İsrail içinde kabul edilen topraklara "dönüş hakkı"nın tanınması gibi kilit konularla ilgili somut bir karar yok.
Örgütlere göre, İsrail'in 8 bin Filistinli tutukludan 900'ünü salıvermek, birliklerini geri çekmek ve suikastlara son vermek gibi sözleri yeterli değil.
Hamas sözcüsü Mahmud Zahar, BBC'ye verdiği demeçte, Mahmud Abbas'la konuşmadan hiçbir karar almayacaklarını söylüyor: "Mahmud Abbas'la ulusal amaçlarımıza ulaştığı taktirde, Filistinli gruplara dönmesi ve konuyu tartışmamız konusunda anlaştık. Tavrımıza bundan sonra karar vereceğiz."
El Cezire'ye konuşan Hamas'tan Hasan Yusuf ise, "Şu an ateşkesten bahsetmenin anlamı yok" dedi. "Ciddiyetini kanıtlaması için İsrail'e ciddi bir baskı uygulandığını görmedik."
İsrail'in ısrarı
Abbas, güç kullanarak bastırmak yerine, militanlarla birlikte çalışmak istiyor. Ancak İsrail bu grupların dağıtılmasında ısrarlı. Üstelik bu grupların bomba yapmasının bile ateşkesin ihlali anlamına geleceğini söylüyor.
İsrail, yol haritasında öngörüldüğü gibi Filistin'in militanları bastırması ve şiddete son verilmesi şartıyla, işgal altındaki Gazze Şeridi'nde ve Batı Şeria'nın bir bölümünde bulunan yerleşimcileri geri çekme planını Abbas'la birlikte uygulamaya hazır olduğunu söylüyor.
Filistinlilerse, İsrail'in Batı Şeria'daki varlığını sağlamlaştırmasından endişe ederek, İsrail'in yol haritasındaki maddelerden birine bağlı kalarak yerleşimlerin büyümesine son vermesini ve Batı Şeria'daki duvar inşaatına son vermesini istiyorlar. İsrail ise, suikast bombalamalarının durmasını istiyor.
Mahmud Abbas, Filistin devletinin bütün Batı Şeria'yı, Doğu Kudüs'ün Arap bölgesini ve Gaza'yı içine alacak şekilde tanımlanmasında ısrarlı. Aynı zamanda, mültecilerin ve sayısı milyonları bulan çocuklarıyla, torunlarıyla birlikte şu an İsrail içinde olan topraklara "dönüş hakkı"nın tanınması da, Filistinlilerin temel taleplerinden.
(TK)