Okuldan Haber Odasına (OHO) programının üçüncü günü medya ziyaretleriyle başladı. Agos ve NTV'yi ziyaret eden gazeteci adayları haber merkezlerindeki çalışmalara tanık olma fırsatı buldu.
İlk olarak Agos'a giden OHO katılımcılarına, Yazı İşleri Müdürü Rober Koptaş, Agos'un tarihiyle ilgili detayları anlattıktan sonra gazetenin Türkiye'deki Ermeni cemaati ile olan ilişkilerine de değindi. Koptaş, Agos'un, Türkiye'de sayısı giderek azalan ve homojen olmayan Ermeni cemaatini temsil etmediğini hatırlattı.
Agos'un yayın amacını Türkiye'deki kalabalığın dikkatini Ermenilerin bu topraklarda yaşadıklarına dikkat çekmek ve Ermeni cemaatinin şeffaflaşarak demokratik karar alma süreçlerine geçişini kolaylaştırmak olarak açıklayan Koptaş, Agos'un biraz da kimlik arayışı olduğunu belirtti.
OHO'cular Hrant'ın Odasında
Agos'un kurucusu Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülene dek bu ülkede aydın olarak hem Agos'u hem de Hrant Dink figürünü yaratarak Türkiye'nin demokratikleşmesinde önemli olduğunu dile getiren Rober Koptaş, Agos'un amatör ruhla profesyonelleşmeye çalıştığını ifade etti.
Koptaş, Agos'un genç gazeteci adaylarının iş önerebilecekleri, iş yapabilecekleri ve editoryal destek alabilecekleri bir yer olduğunu belirttikten sonra gazeteci adaylarına Agos'u ve Hrant Dink Vakfı'nı gezdirirken Hrant Dink'in kullandığı odayı da gösterdi.
Agos'tan NTV'ye
OHO'cuların bugünkü ikinci durağı NTV Radyo ve NTV Haber Merkezi oldu. Doğuş Grubu'nun yeni binasını gezen katılımcılar kısa turun ardından Mete Çubukçu, genç adaylara iyi bir gazeteci olmak için sürekli araştırmak ve soru sormak gerektiğini hatırlattı.
Çubukçu, staj başvurusuna gelen gazetecilere ilk sorulan sorunun "Domates biber haberini kim yapar?" olduğunu, kendisinin bu soruya cevap veremeyen adayı staja kabul etmediğini belirtti. Sokağın önemli olduğunun ve sokakla bağını koparırsa haberciliğin öleceğinden bahsedildiği konuşmada Çubukçu, sosyal medyanın da haber kaynağı olarak aktif kullanıldığını ifade etti.
Sansür ve oto sansür mekanizmaları ile ilgili sorulara yönelik Çubukçu, içselleştirilmiş bazı şeylerin olduğunu ve neyi yapıp neyi yapmayacağına gazetecinin bir süre sonra karar verebildiğini belirtti. (MAF/HK)