Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar'a göre, neredeyse bütün kesimlerde, hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Kürt sorunun çözümü için hazırladığı "yol haritası"nın dikkate alınması yönünde bir mutabakat var.
bianet'in görüştüğü Aktar, çözüm yolunda ilerleyebilmek için her şeyden önce silahların susması gerektiğini, Öcalan'ın yol haritasından birincil beklentinin de bunun sağlanmasına katkı yapması olduğunu söylüyor.
Öcalan, "yol haritası"nı hazırlamaya başladığını, ağustosta açıklayacağını duyurmuştu.
Aktar'ın Kürt sorununda son döneme ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün yaptığı "Kürt açılımı" açıklamasına dair bazı saptamaları şöyle.
Silahların susması: Kürt sorunu kendi içinde şiddet potansiyeli taşıyor. Bir yandan silahı mücadele aracı olarak kullanan PKK var, bir de Öcalan var. Çözüm denilince, silahın hak arama aracı olmaktan çıkarılmasının yollarını aramak gerekiyor. Öncelik çatışma, silah baskısından kurtulmak. Yoksa ilerleme şansı olmaz.
PKK silahı kendi iradesiyle bırakacak: Şuna artık inanıyoruz. PKK'nin silah bırakması, kendi iradesi ve inisiyatifiyle, kendi kararıyla olacak. Murat Karayılan'ın açıklamaları da bunun işaretlerini veriyor. Çözüme yönelik adım atmaya hazır olduklarını gösteriyor.
Doğrudan müzakere beklenmiyor: Hükümetin genel olarak doğrudan Öcalan'ı ya da PKK'yi muhatap almasını bekleyen yok. Ama hiç olmazsa sürece DTP'nin etkin katılımı sağlanmalı.
Yol haritası: Öcalan'ın yol haritası muhtemelen ülke bütünlüğü içinde bir çözüm olacak. Genel anlamda kültürel haklar ve kimlikle ilgili talepleri öne çıkarması beklenebilir. Bu, uygulanabilir bir model olabilir. Sonuçta, sorun sadece Kürtlerin değil, bütün ülkenin sorunu. Toplumun bütününün kabul edebileceği bir model olması önemli.
Erdoğan'ın açılıma Kürtleri dahil edeceğine dair işaret yok: Başbakanın sorunun adını kullanarak "Kürt açılımı" demesi yeni ve olumlu. Ama eksik olan, hak talebinde bulunanların, yani Kürtlerin, sürece dahil edileceğine ilişkin işaret yok. Bu Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun açıklamasında da aynı. Çözümün parlamentoda olduğunu söylüyor, ama parlamentodaki herkesi dahil ediyor mu; bu belli değil. Ayrıca, kendi partisinin Kürt milletvekillerine yönelik sert açıklaması hem "Bölge milletvekillerinin görüşlerinin alınması" eğilimiyle çelişiyor hem de ifade özgürlüğünün ihlali.
Gecikmiş adımlar: Gecikmiş adımlar katkıdan uzak kalıyor. Örneğin TRT Şeş yayına başlarken Kürtlerin söyledikleri hiç dinlenmedi. Oysa bugün Kürtler uydudan yayın Kürtçe yayın yapan yaklaşık 10 televizyonu izleyebiliyor. Radyo ve televizyon yayını anlamında, neredeyse günlük ihtiyaç karşılanmış durumda.
Hükümetin yapması gereken: Yapılması gereken, hükümetin anayasa ve Kürt dilinin kullanımı konusunda adım atacağına dair net açıklama yapması. Anayasada yurttaşlığın yeniden tanımlanacağına, Kürtçe'nin eğitimde kullanılabilmesinin yolunun açılacağına dair açıklamalar rahatlatıcı olur. Bunlar elbete bir günde olacak şey değil, bir süreç işi. (TK)