Aktar ve Kaleağası, yaşanılan tartışmaların müzakerelerin 3 Ekim'de başlamasına engel olmayacağı görüşünde.
Aktar, Fransızların çıkışının hukuk dışı olduğunu belirterek, 17 Aralık'ta alınan kararın hukuki ve bağlayıcılığı olduğunu söyledi.
Aktar, Türkiye'nin AB'den uzaklaşmasının ilk başta Yunanistan ve Kıbrıs'ın "başına patlayacağını", Kıbrıs'ta çözümü tamamen çöpe atmak olacağına dikkat çekti.
Bahadır Kaleağası da Türkiye'nin ek protokolü imzalamasının ardından Güney Kıbrıs'ı tanımadığını açıklamasının, Türkiye'nin üyeliğini istemeyen ve imtiyazlı ortaklığı gündeme getirenler tarafından kullanılmaya çalışıldığını söyledi.
Kaleağası, "Türkiye bu süreçte demokrasi ve insan hakları konularında açık verirse müzakereler tehlikeye girilebilir" dedi.
Aktar:"Fransızlara özgü bir çıkış"
Cengiz Aktar, "Fransızlar altında kendi imzaları da bulunan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi Brüksel Zirvesi'nin sonuçlarını hiçe sayma cesaret ve küstahlığını göstermiş durumdalar" dedi.
Aktar "Bu tam Fransızlara özgü bir çıkış. Avrupa'da Türkiye'nin tam üye olmasını istemeyen Almanya, Avusturya, Danimarka, Hollanda, İtalyan muhalefeti, Fransızlar kadar küstah ve gayri hukuki bir adım atmadı" dedi.
"17 Aralık'ta alınmış hukuki ve bağlayıcı bir karar var. 25 ülke 'ceza yasalarını çıkartıp ve gümrük birliğini yeni üyelere yayacak şekilde Ankara Antlaşması'na yapılacak bir ek protokolü imzalarsan, 3 Ekim Pazartesi sürecine başlarız' diyordu; bu ülkelere Fransa da dahil."
Hiçbir Batı Avrupa ülkesi hükümetinin Fransa'nın tavrına destek vermediğini ve AB Komisyonu'nun Fransa'nın tavrını reddettiğini ifade eden Aktar, "Ama Doğu Avrupalı 2 ülke, Yunanistan ve Kıbrıs, akıl almaz bir şekilde Fransızların bu çıkışına paye verdiler" diye konuştu.
Tartışmanın müzakerelerin başlamamasına kadar gideceğini düşünmediğini söyleyen Aktar, "Ama 2 Eylül'deki dışişleri bakanları toplantısına kadar büyük bir çekişme yaşanacak" dedi.
25 ülkeden bir tanesinin vetosunun müzakerelerin başlatılamaması için yeterli olacağını hatırlatan Aktar, böylesi bir gelişmenin ne Türkiye'ye, ne AB'ye, ne Müslüman dünyasına, ne de dinler savaşını yaşamakta olan dünyaya yararı olacağını söyledi.
Aktar, Türkiye'nin Fransızların yaptığı bu düşmanlık karşısında hesap sorması gerektiğini söyledi.
Kaleağası:"Türkiye duygusal değil gerçekçi olmalı"
Bahadır Kaleağası, İngiltere dönem başkanının, "Bir aday ülkenin, birliğe bir ülkeyi tanımadan müzakerelere başlanmasının hukuksal açıdan bakıldığından yanlış. Ama diğer taraftan şu anki durumu anlayışla karşılıyoruz çözüm yönünde ilerleyen bir süreç var. İki tarafta tahammül etmek zorunda" sözlerini hatırlatarak, "Tarafların birbirini idare etmesi üzerine kurulu bu garip durumun devam edeceğini" söyledi.
Türkiye'nin Ek Protokolü imzalamadan önce İngiltere ve Hollanda'dan bunun tanıma anlamına gelmeyeceği sözünü aldığını ve öyle imzaladığını ifade eden Kaleağası, arkasından Güney Kıbrıs'ı tanımadığını açıklamasının, Türkiye'nin üyeliğini istemeyenler tarafından kullanıldığını, "Papadopulos'un elini güçlendirdiğini ve Rum Kesimi'ne hareket alanı açtığını" vurguladı.
Kaleağası, "Demokrasi ve insan hakları alanında yaşanacak ihlaller Türkiye'nin ulusal çıkarlarına ihanettir ve düşmanlarının güçlendiren bir gelişme olur" dedi.
3 Ekim'de müzakerelerin riske girmesi için tek bir hatanın yeterli olmayacağını söyleyen Kaleağası, "Türkiye demokrasi ve insan hakları açık verirse müzakereler tehlikeye girilebilir. Ama müzakereler başlayacaktır" diye konuştu.
Türkiye'nin gelişmeler karşısında soğukkanlı hareket etmesi gerektiğini, gelen tepkiler karşısında, duygusal olmayan, gerçekçi yaklaşımlar sergilemesi gerektiğini söyledi. (KÖ)