"Kentin büyük bir gelişim potansiyeli barındırdığına" dikkat çeken Gürün, "4 bin 400 evin orjinalliğini korumaya devam ettiğini, turizmin Muğla'nın geleceği olduğunu belirterek şu bilgileri verdi:
Kentsel doku turizm için avantaj yaratıyor
Seçimlerinden bu yana Muğla'da uyguladığınız projeler hakkında bilgi verir misiniz?
Muğla, 75 bin civarında nüfusu olan bir memur ve üniversite kenti. Bugüne kadar kimliğini korumuş. Bu kimliği koruyan ise Muğlalıların kentsel doku ve bunun içinde yaşamaları. Bunun için de kentsel SİT alanı ve burada mevcut olan 4 bin 400 evimizi içinde yaşayarak günümüz koşullarına adapte edip, restorasyonlarını yapıp turizmden de pay almalarını sağlamak, ama aynı zamanda da turizm sektörüne alternatif bir turizm alanı olarak sunmak istiyoruz.
4 bin 400 evlik bir SİT alanı kentsel gelişim açısından bir zorluk yaratıyor mu?
En önemli faktör bu binalarda yaşayan insanlarımız koruma bilincine sahipler ve bu binalarda kendi istekleriyle kalıyorlar. Dolayısıyla halkla beraber olunca bir çatışma olmuyor.
SİT'in getirdiği kurallar içinde bizim de yaşadığımız önemli sorunlar var. Muğla'da göreve geldiğimiz andan itibaren öncelikle revizyon imar planını hazırlattık ve bunu koruma kurulundan geçirttik
Çözüm bekleyen sorunlar hakkında bilgi verir misiniz?
Turizmden bu kadar pay alan bir kent olarak yollarımızın duble yol olması sağlanmalı. Muğla yol master planı hazırlanmalıdır. Göcek tüneli yapılmalıdır. Ayrıca su master planı hazırlanması gerekiyor. Yol ve su master planı ile liman, Muğla'nın çözüm bekleyen önemli sorunlarıdır.
Liman sorunu çözümlendiği takdirde Denizli ve Çine'deki maden ihracatçıları da Muğla'dan ihracat yapabilecektir. Bu kırsal ve kıyısal Muğla arasındaki gelir uçurumunun kapatılmasını sağlayacak.
Muğla'nın geleceğinde turizm mi, sanayi mi ön plana çıkacak?
Muğla'da en önemli konulardan biri turizm. Antalya'dan sonra en fazla gelir getiren bir bölgeye sahibiz. Ancak Muğla ikiye ayrılıyor. Kıyısal ve kırsal Muğla. Muğla'yı dışarıdan tarif ettiğiniz zaman kırsal, kıyısal Muğla'nın elde ettiği gelirin çok altında bir gelir elde ediyor. Bu dengesizliği gidermeliyiz. Turizmi ana sektör olarak ele almalıyız ama iç kesimlerin turizmden pay alabilmesi için ona göre bir organizasyon oluşturmalıyız.
Belediyenin başlattığı "Muğla'da bir eviniz olsun" projesi hakkında bilgi verir misiniz?
Biz, "4 bin 400 koruma altındaki evin herhangi birini alın, Muğla'da bir eviniz olsun" diyoruz. Burada bir ev yatırımcılar tarafından restore edilip, lokantası, otantik yemekleri ve mekanlarıyla turizme açıldığı takdirde hem turizme önemli bir çeşitlilik ve hem de turizm şirketleri açısından büyük değer kazandıracak. Böylece Muğla değerlerini, kendi kimliğini muhafaza ederek geleceğe taşımış olacak.
Bu konuda yatırımcıları bekliyoruz. Buradaki değerler sadece Muğla'nın değil, Türkiye'nin, dünyanın bir değeri; o nedenle büyük şirketlere, yatırımcılara Muğla'da bir eviniz olsun çağrısında bulunuyorum. (NK)