Konya-Karaman Tabipler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Recep Memik, Sağlık Bakanlığı'nın 27 Mart 2002 tarihi itibariyle, 2514 sayılı kanunun 7 yıl aradan sonra tekrar yürürlüğe koymasını böyle değerlendirdi.
"12 Eylül'ün ürünü"
Prof. Dr. Memik'in açıklamasından satır başları şöyle;
* 12 Eylül 1980 darbesinin ilk yaptığı işlerden biri, kamuoyunda "Tam Gün" olarak bilinen, hekimlerin ücretlerini ve özlük haklarını düzenleyen kanunu iptal etmek olmuştur. Hekimlerin ücretleri dörtte bir oranında düşürülüp, ilkokul öğretmeni maaşının altına indirilmiştir.
* Bununla; kamuda çalışan ve yaklaşık 1000-1200 dolara eşdeğer ücret alan hekimlerin ücretleri düşürüldü. Pratisyen hekimlerin maaşı o dönemde ilkokul öğretmeni maaşının altına indirildi.
* Hemen arkasından; 2514 sayılı "Bazı Sağlık Personelinin Devlet Hizmet Yükümlülüğüne Dair Kanun" alelacele çıkartılarak, hekimlere 4 yıllık (2 yıl pratisyen+2 yıl uzman) mecburi hizmet uygulanmaya başlanıldı.
* O dönemdeki bu uygulamalar, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi amacına yönelik değildi. Özü ve uygulamaları itibariyle; darbe dönemi idarecilerinin, "hekimlerin burnu sürtülsün" düşüncesiyle ve art niyetle yaptıkları uygulamalardı.
"Sağlık hizmetlerinde ilerleme olmadı"
* 2514 sayılı mecburi hizmet kanunu 15 sene uygulanmasına, Tıp Fakültelerinden mezun hekim sayısı 4500'e çıkartılmasına rağmen, sağlık hizmetlerinin dağılımında ve kalitesinde hiçbir ilerleme sağlanamamıştır. Ancak, hekimlerin hakları ellerinden alınmış ve mağdur edilmişlerdir.
* Hal böyleyken; uygulamada başarısız ve adaletsiz olan bu kanun, 7 yıl aradan sonra tekrar yürürlüğe konulmak istenmektedir. Bu tarz bir kanun, Türkiye'de hiçbir meslek zümresine uygulanmamaktadır.
* Bu kanun demokratik değildir. Adı üzerine, mecburi bir yükümlülük getirmektedir, tek yönlü zorlama vardır. Hiçbir özendirici, teşvik edici yönü yoktur, aksine 4 yıllık bir külfet yüklemektedir. Buna rağmen hekimler, kamu çalışanları (memur ve işçi) arasında ücret skalası itibariyle en alt sıralardadır. Hatta, son Şubat krizinden sonra fakirlik sınırlarının altında ücret almaktadırlar.
* Bu sebeple, 7 yıl aradan sonra, hekimlere mecburi hizmetle tekrar külfet yüklemek yerine, iptal edilen "Tam gün" kanununda olduğu gibi, hekimlerin ücretleri hakkaniyet ölçülerinde, günümüz şartlarına uygun şekilde düzenlenmelidir.
"Sorunların sorumlusu hekimler değil!"
* Bu, hekimlere yapılan haksızlıktır, eziyettir. Bunu yapanları hekimler unutmaz.
* Biz hekimler; yılda 4500 hekim mezun olmasına rağmen, hekimlerin tüm yurda dengeli dağılmamasından, her yıl azalan sağlık bütçelerinden ve sağlık hizmet alt yapılarının yetersizliğinden sorumlu değiliz.
* Sağlık hizmetlerinin yeterli ve dengeli verilebilmesi için; hekimlerin bir yerlere zorla gönderilmesi yetmez.
* Hekim, sağlık hizmetlerinin verilebilmesi için gerekli unsurlardan biridir. Gerekli alt yapı, ekipman ve yardımcı personel açığı hâlâ büyüktür. Sağlık hizmetleri için yeterli finansman yoktur.
* Şimdi hekimlerin bir steteskopla bunların üstesinden gelmesi istenilmektedir. Üstelik yapılan fedakarlıklar karşısında hekimler sahipsiz, kırgın ve küskün bırakılmaktadır.(ÇM/NU)