İstanbul Tabip Odası ve İstanbul Barosu, düzenlediği ortak basın toplantısında hasta mahpusların sağlık hizmetlerine ulaşımlarının uygun biçimde sağlanması gerektiği çağrısında bulundu.
İstanbul Tabip Odası Cağaloğlu binasında düzenlenen toplantıya İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Nergis Erdoğan, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Dr. Ertuğrul Oruç, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Cegerğun Polat ve İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu’ndan Dr. Osman Küçükosmanoğlu katıldı.
Gazete Duvar’dan Ferhat Yaşar’ın haberine göre, açıklamada, Adalet Bakanlığı, yaşam hakkını ve sağlık hakkını koruma ve güvence altına alma konusunda Anayasal yükümlülüklerini yerine getirmeye davet edildi.
İstanbul Barosu Başkanı Durakoğlu, bir mahpusun cezaevinde sağlık hakkı bakımından doğrudan devletin sorumluluğunda olduğunu söyledi:
“Devlet bu sorumluluğu kabul edecek ve cezaevi idarelerinden başlayarak hastanelere kadar, ATK’lere kadar bütün kurumlar kendilerini bu gerçekliğin çerçevesi içerisinde konumlandıracaklar.”
Dr. Küçükosmanoğlu da “Bu sorun çözülmedikçe gündeme gelmeye devam edecek. Aysel Tuğluk uzun süredir ağır hastalığına rağmen cezaevinde tutuluyor. Cezaevinde hayatını kaybeden tutuklular var. Adalet Bakanlığı'nın açıklamayı dikkate almasını talep ediyoruz. Mesleğimiz gereği bunları söylemeye devam edeceğiz” dedi.
İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyon Üyesi Cegerğun Polat, şöyle konuştu:
“Bize ATK [Adli Tıp Kurumu] ile ilgili çokça şikayet geliyor. Bunlar o kadar birikti ki oradaki sorunun nasıl çözüleceği ile ilgili bir kaos var. Bir işkenceye dönüşen sağlık hakkı ihlal ediliyor. ATK’de çalışan hekimlerin büyük bir baskı altında olduğunu biliyoruz. Bu sorunun bir an önce çözülmesi gerekiyor.”
Ortak basın açıklamasını Dr. Nergis Erdoğan okudu. Anayasa'nın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ve Hasta Hakları Yönetmeliği'nin ilgili maddeleri uyarınca herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“Mahpusların bu haktan gereğince ve yeterince yararlanamadığı, neredeyse her hafta sağlık hizmetlerine erişemeyen mahpusların ölümleri ile ilgili kamuoyuna yansıyan haberlerden anlaşılıyor. Sağlık durumları hapishanede yaşamaya el vermeyen, tedavileri ya da takipleri hapishanede sürdürülmeye uygun olmayan mahpuslar, yaşamları yok sayılarak hapishanelerde tutuluyor.
“Bu durum sadece kamu vicdanını yaralamakla kalmamakta, aynı zamanda kişilerin Anayasa'yla güvence altına alınan yaşam ve sağlık haklarının açık biçimde ihlali anlamına gelmektedir.
“Kapasitenin üstünde mahpusun kaldığı Türkiye hapishanelerinde; üç öğün için yetersiz iaşe, sağlıklı gıdaya ulaşamama, birkaç saat ile sınırlandırılmış havalandırma imkanları ve sağlıklı yaşama uygun olmayan hapishane mimarisi çeşitli hastalıkların oluşmasına zemin hazırlıyor.”
Dr. Nergis Erdoğan çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
(AS)