Mahkemeler AB Sürecinden Cesaret Alıyor

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılan birçok davanın avukatı Hasip Kaplan, son dönemlerdeki davaların zamanaşımına uğramamasına özen gösterilmesini, özellikle işkence davalarında tatmin edici olmasa da cezaların verilmesini "Türkiye'nin konjonktürel değişim sürecinin sonucu olarak gördüğünü" söyledi.

Yargının son birkaç aydaki performansını bianet'e değerlendiren Kaplan, gelişmeleri "umut verici" görüyor ve bunun Avrupa Birliği üyeliğine bağlı olmadığını belirtiyor: "Bu iyileşme Türkiye Avrupa Birliği'ne girse de girmese de sürecektir, AB üyeliği sadece bir dış dinamik olarak olumlu etki yapıyor"

"İşkencenin münferit olduğunu kanıtlama gayreti"

Kaplan, alınan kararları olumlu ama "cılız adımlar" olarak değerlendiriyor:

* "Özellikle yaygın bir söylem olan işkencenin devlet politikası olduğu, ve faillerin korunduğu yönündeki izleniminin devlet politikası olmadığının, bunun münferit hadiseler olduğunu ispatlama gayreti hakim. Mahkemeler de, yargı da bu süreçten cesaret alarak bir takım cılız adımlar atıyorlar.

* Mesela işkence davalarında daha çok beraat kararı çıkarken son aylarda özellikle hem cezalarda artış var hem de davaların sonuçlandırılması hızlandırılıyor. Ancak beklenen sonuç henüz alınamıyor. Bunun önündeki en büyük engel hala hukuk devleti olamayışımız. Suç işleyen kim olursa olsun ayrıma tabi tutulmadan yargılanabilmeli. Eski alışkanlıkların korunduğu bir döneme devam ediyoruz."

Yargıdaki ilerlemenin sürekliliğini hükümetin kararlı olmasına bağlayan Kaplan, işkencenin önlenmesi için de hükümet kararlılığın gerekliğini gösteriyor:

* "Hem bir tarafta işkencenin önüne pratik olarak geçilmesi hem de bunu uygulayan kolluğun (güvenlik güçlerinin) olanaklarının teknik olarak geliştirilmesi beraber yürütüldüğü zaman sonuç alınabilir...Türkiye'de istenilirse içişleri bakanlığının ve hükümetin kararlılığı karşısında çok kısa sürede işkence sona erdirilir."

Türkiye yeniden yargılamayı getirmek zorunda

Kaplan'ın AKP'nin uyum yasalarından çıkardığı yeniden yargılama hakkı maddesi üzerine yorumu da şöyle:

"Hala cesaretli olunamadığı kanısındayım. Bu konuda kişiye özgü değişiklik söz konusu değildir, uluslararası sözleşmenin gereği bir adımdır, hükümetin de muhalefetin de bu konuda dürüst olması ve yerine getirmesi gerekirdi. Er ya da geç bunu getirmek zorunda da kalacaktır. Bundan kaçış yok. Türkiye buna uymak zorunda aksi taktirde bu olay sürekli karşısına gelecektir."(HA/NK)