Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklu bulunan emekli Tuğgeneral Veli Küçük 1996'ta meydana gelen Susurluk kazasıyla ilgili Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne verdiği ifadesinde Çatlı'yla ilişkilerini anlattı.
hurriyet.com.tr'nin haberine göre Küçük ifadesinde "O zaman Giresun Bölge Komutanı idim. Sami Hoştan telefonla aradı. Susurluk’ta bir kaza olduğunu, Sedat Bucak’ın araçta bulunduğunu, ölenler olduğunu söyledi. Balıkesir Emniyet Müdürü olan Nihat Camadan’ı aradım. Hüseyin Kocadağ’ın aynı araçta olduğunu, bir bayanın öldüğünü belirtti. Adının sonradan Gonca Us olduğunu öğrendiğim bayanı tanımıyordum. Kazada Mehmet Özbay isimli bir şahsın da öldüğünü söyledi. Bu şahsın Abdullah Çatlı olabileceğini, ona göre dikkatli olmasını söyledim" dedi.
Fikri Sağlar Ocak ayında bianet'e "Veli Küçük’ün Komisyonda dinlenmesini REFAHYOL koalisyon hükümetinin başındaki Necmettin Erbakan, ortağı Tansu Çiller ve askerlerin engellediğini" açıklamıştı.
Sağlar "Veli Küçük'ün komisyona hiç çağrılmadığını, Küçük’in dinlemesi yönünde Komisyon'u aldığı karardan Necmettin Erbakan, Tansu Çiller ve diğer kaynakların Komisyon başkanı Mehmet Elkatmış’a baskı yaparak vazgeçirdiğini" belirtmişti.
Küçük Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde verdiği ifadede ayrıca şöyle konuştu:
"Olaydan bir ay kadar önce Doğu Perinçek tarafından, Abdullah Çatlı’nın Mehmet Özbay kimliği ile dolaştığı yolunda TBMM Başkanlığına bir dilekçe verdiğini basından biliyorum. Meclis Başkanı’nın, işlem yapılması için bu dilekçeyi İçişleri Bakanı’na gönderdiğini biliyorum. Sedat Bucak’ı sorduğumda yaralı olduğunu belirtti. Ben Sedat Bucak’ın aşiretini Urfa yöresinden biliyorum.
"Bucak'ın en yakın hastaneye kaldırılması ricasında bulundum"
"Bu aşiret devletin denetim ve kontrolünde PKK ile mücadele verdi. Ben Sedat Bucak’ın aşiretini Urfa yöresinden biliyorum.. Bu olay herkes tarafından bilinir ve takdir edilir. Bucak’ın mümkün olduğu kadar en yakın hastaneye kaldırılması ricasında bulundum. Hatta İstanbul’dan da yardım için gelecekler olacağını söyledim. Fakat kaza yerine gitmeleri için kimseye, herhangi bir şey söylemedim. Nedeni ve değerlendirmem, bana telefon eden Sami Hoştan’ın gidebileceğini tahmin etmemdendir. Benim Abdullah Çatlı’nın cesedini almak üzere Sami Hoştan’ı gönderdiğim söylendi. Oysa ben, genel kolluk kuvvetlerinin bir mensubu olarak böyle bir olayda ceset verilmeyeceğini bilmekteydim. Benim Susurluk’taki kazayla ilgim ve alaka bu kadardır."
Susurluk ve Veli Küçük
Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı'nın son telefon görüşmelerinden birini Veli Küçük'le yaptığı ve Susurluk'un kilit isimlerinden Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın kullandığı cep telefonunun da o dönemde Giresun Jandarma Bölge Komutanı olan Tuğgeneral Küçük adına kayıtlı olduğu saptanmıştı.
Küçük bu kişilerle "istihbarat temini" için konuştuğunu söyledi ve hakkında adli bir soruşturma açılmamıştı.
Bu arada Ergenekon soruşturması kapsamında ifadesi alınan Türk Ortodoks Patriği Paşa Ümit Erenerol serbest bırakıldı. (NZ/TK)