Rektörlük, Bilgi, Boğaziçi ve Sabancı üniversitelerine mensup öğretim üyelerinin ortak girişimiyle bilimsel bir tartışma ortamı olarak tasarlanan konferansla ilgili olarak, BÜ'nün ciddi ithamlarla karşı karşıya kaldığını, üzüntüyle belirtiyor.
"Henüz gerçekleştirilmemiş olan bir konferansın içeriğiyle ilgili peşin hükümler öne sürülmesinin, bir devlet üniversitesinin bilimsel özgürlüğünü zedeleyeceğinden kaygı duyuyoruz.
"Bu şartlar altında ve toplantıyı gerçekleştirmenin doğurabileceği sonuçlar karşısında toplantının ertelenmesinin daha uygun olacağına karar verdiğimizi Türkiye kamuoyuna bildiririz." ( tnn.net-AA )
Boğaziçi'nde gösteri
Türkiye Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Genel Sekreteri Ramazan Bakkal ile birlik üyesi kuruluşların temsilcilerinden oluşan 7 kişilik grup üniversite önünde bir araya geldi.
Ellerinde "Ermeni, Ermeni olduğu için değil, asi olduğu için göç ettirildi", "Vatan sahipsiz değil. İktidar yoksa millet var" ve konferansın bazı katılımcılarının isimlerinin de yer aldığı "Ermeni ırkçılarına hizmet ödülü kazananlar" yazılı dövizler taşıyan grup adına Ramazan Bakkal tarafından açıklama yapıldı. ( tnn.net-AA )
Çiçek: O konferans Türk halkını hançerlemektir
Osmanlı Ermenileri konulu konferansı sert sözlerle eleştiren Adalet Bakanı Çiçek, 'Bu, Türk milletini arkadan hançerlemektir. Keşke, Adalet Bakanı olarak dava açma yetkimi devretmeseydim' dedi.
Ertuğrul Özkök: Korktuğum başımıza geldi
(...) Ama ne yazık ki korktuğum başımıza geldi. Bu konferans ertelendi. Konferansçılar amaçlarına ulaştılar. Kaybeden yine Türkiye oldu. Çünkü bugünden itibaren kimse bu ülkenin makul çoğunluğunun sesine kulak vermeyecek. O tek sesli koronun sesi daha yüksek çıkacak.
Ve bizler de aynı kompleksle köşelerimize çekileceğiz. Yazık oldu. Çok büyük bir hata oldu. Bu tek sesli korunun monoloğunu hep birlikte dinleseydik çok daha yararlı olacaktı. (...) (Hürriyet, 25 Mayıs 2005 )
Fikret Bila: Hedefteki bakan Çiçek
(...) Adalet Bakanı "devletçi yönleri bulunduğu için" özgürlükleri es geçmekle ve giderek 2007'de cumhurbaşkanı seçilme hesapları yapmakla; bu yüzden de "kimi çevrelerle iyi geçinmeye" çalışmakla suçlanıyor.
Çiçek'in duyarlılığı...
Cemil Çiçek, milli duyarlılık gösteren, milli konu ve sorunlarda devletçi refleksler gösteren bir bakan. Bunu saklamıyor da... Bu yönünün hükümete yakın yayın organlarınca "eksi" olarak işaretlenmesi dikkat çekiyor. (...) (Milliyet, 25 Mayıs 2005)
İsmet Berkan: 'Memlekette demokrasi var' diyecek kimse kalmadı mı?
Aslında tamamen yanılmış da değilim. Bakın, böyle bir toplantının yapılacağına ilişkin haber Milliyet gazetesinde çıktığından beri, bu toplantıyı tartışma konusu haline getirmek için de bir çaba fark ediliyor.
Başlangıçta tartışma nispeten farklı bir düzeydeydi ama dünden itibaren işin içine siyasiler de girdi, hatta Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek de girdi.
Umarım bugün başlayacak toplantıda türlü çeşitli provokasyonlar olmaz, toplantılar normal seyrinde ve olaysız biçimde yapılabilir. (...) (Radikal, 25 Mayıs 2005)
H. Bülent Kahraman: Ermeni konferansı ve bilimsellik
(...) Her şeyden önce şu var: Konusu ister Ermeni olayları olsun isterse başka bir şey, birilerinin konferans düzenlemesi isteğine diğerleri niye karşı çıkar? Soruyu böyle ortaya koyunca bugüne dek yapılan ve basına sıçrayan tartışmaların abesliği bir çırpıda anlaşılıyor. Evet, dileyen, dilediği kişi ve kesimlerle bir toplantı düzenler, orada istediği şeyi tartışır. Ortaya çıkan sonuç gene bir kesimi rahatsız edebilir. Etsin. Onlar da oturur ne düşünüyorlarsa onu yazar, çizer, isterlerse o konuda bir başka toplantı düzenlerler; olur biter. Daha doğrusu bitmez. İşin güzelliği de orada. (...) (Radikal, 25 Mayıs 2005)
Hadi Uluengin: Ermeni konferansı
(...) Önce şunu hemen belirteyim ki, o 'ortak dil'in 'soykırım tanımını onaylamak' anlamına geldiğini ve geleceğini iddia eden 'statüko zaptiyeleri' yine koskoca iftira atıyor.
Onaylamak da meşru bir haktır ayrı mesele ama, sırf Murat Belge'nin 'Radikal'deki son yazıları veya katılımcılardan Etyen Mahçupyan'ın daha geçen hafta Kopenhag'da Ermenistan elçileriyle gerçekleşen 'dalaşları' bile, bu yalanını berhava etmeye yeter. (...) (Hürriyet, 25 Mayıs 2005)
Adnan Bostancıoğlu: Ermeni meselesinde iki tavır
(...) yani resmi tezleri sorgulayanlar baktığımızda ise, böyle bir ithama ("hain") maruz kalacaklarını bile bile gösterdikleri cesarete saygı duymamak mümkün değil. Türkiye, bir çok alanda olduğu gibi tarihiyle de hesaplaşıyor.
Cinler yavaş yavaş hapsoldukları şişelerden çıkıyor. Sancılı ve kendi içinde tehlikeler barındıran bir süreç. Her türlü riski göze alıp Ermeni meselesi gibi "hassas" bir konuda tartışma açan, gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışan insanlara minnet borcumuz olduğunu unutmayalım. (Birgün, 25 Mayıs 2005)
Ergun Babahan: Aydın muhalefetine alışmak
(...) "Bizden farklı düşünene tahammülsüzlüğümüz" bu olayla bir kez daha ortaya çıktı. Türkiye'de egemen görüş, "Tek bir gerçek vardır. O da devletin resmi görüşüdür" biçiminde özetlenebilir. Bu görüşe karşı çıkan herkes hemen "hain" damgası yeme tehlikesiyle karşı karşıyadır. (Sabah, 25 Mayıs 2005)
Ayşe Günaysu: İstanbul'da Ermeni Konferansı
(...) Programı incelendiğinde, konferansın düzenleyicilerinin 'soykırım' tartışmasına girmemeyi seçtiklerini görmek mümkün. Onun yerine, hazırlık sürecine katılımına yönelik çağrı mektubunda ifade edildiği gibi, 'namuslu Türkiye'nin vicdani sesini olanca berraklığıyla duyurup, bundan böyle bu sorunun (ve benzerlerinin) serbestçe konuşmasını rahatlatacak, normalleştirecek bir ahlaki ağırlık merkezi oluşturmayı' amaçlamışlar. 'Savunma siperleri kazacağım derken kendini çok derin bir kuyunun dibinde bulan ve şimdi oradan nasıl çıkacağını bilemeyen zihniyet darlığına karşı, farklı, eleştirel ve alternatif bir ses yükseltme"ye ağırlık vermişler. (Gündem, 25 Mayıs 2005)
Emin Çölaşan: İşte size Türk gençliği!
Ermeni konferansı: 25-26-27 Mayıs günlerinde devletin Boğaziçi Üniversitesi'nde bir Ermeni konferansı yapılacak. Ermenilere soykırım uyguladığımız, katılımcı 'Türkler' tarafından gündeme getirilecek. Düzenleyen Halil Berktay'lar vesaireler. Toplantı kamuya açık değil, devletin kurumları, üniversiteleri ve arşiv çalışması yapanlar çağrılı değil. İnternet üzerinden yapılan çağrıda amaç açıklanıyor: 'Resmi tezden farklı sesleri topluca yükseltmek, katkı koymak zamanı geldi. Bu bir vicdani sorumluluktur.'
Bizdeki bu 'vicdan sahiplerini' dinleyince Ermenistan, Ermeni diasporası ve soykırım cazgırları herhalde çok sevinecek.
Meraklılar gidip soykırım cümbüşünü izlesin. Eğer salona alınırlarsa! (Hürriyet, 22 Mayıs 2005) (TK)