Köşe yazarları da meseleyi çeşitli açılardan ele aldılar.
Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila, dünkü yazısında ABD'nin Türk hükümetiyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Kerkük'teki muhtemel gelişmelere karşı verebileceği tepkileri araştırdığını yazdı.
Bugünkü yazısında ise Bila, Washington'ın "hesaplarını" gözden geçirip Kuzey Irak'ta oldu-bittilerin gündeme gelip gelmeyeceğini tartıştı.
Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök ile Radikal gazetesi yazarı Murat Yetkin, konuyu Türkiye-İsrail ilişkileri açısından değerlendirip gelişen gerginliğin giderilmesinin iki ülkenin de yararına olacağını ifade ettiler.
İsrail'in ve Celal Talabani'nin Hersh'in açıklamalarına ilişkin tekziplerini değerlendiren Hürriyet gazetesi yazarı Oktay Ekşi, Talabani'nin sözüne güvenilemeyeceğini belirtti; İsrail'in tepkisine de soru işareti koydu.
Milliyet gazetesi yazarı Güneri Civaoğlu, hükümeti, ülke bütünlüğüne dönük potansiyel ciddi tehdide karşı bile irade bütünlüğü gösterememekle eleştirdi.
Yeni Şafak gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, ABD'nin Ortadoğu politikasının İsrail ve PKK'yı desteklediğini ve Kuzey Irak'ta tehlikeli bir oyun oynandığını yazdı.
Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal ise, Türkiye'nin olumlubir cambazlık içinde manevra alanını genişletmeye çalıştığını ve elindeki kartları çoğalttığını savundu.
Bila: ABD Kerkük sınavında
Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila, dünkü (22 Haziran) yazısında, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Kürt sorununu ve Kerkük'teki muhtemel gelişmelere Türk hükümetiyle TSK'nın verebileceği tepkileri araştırdığını duyurdu.
"ABD, Kerkük sınavında" başlıklı yazısında Bila, bu amaçla ABD Dışişleri Bakanlığı'ndaki son toplantının 28 Mayıs'ta gerçekleştirildiğini açıkladı.
Bila, toplantı tutanaklarına, Dış ilişkiler uzmanı Steven Cook'un, Utah Üniversitesi Öğretim Görevlisi Hakan Yavuz'un, eski Dışişleri Uzmanı Henri Barkey'in ve ABD Milli Savunma Akademisi Öğretim Üyesi Judith Yaphe'nin görüşlerine de yer verdi.
Bila: Hesap
Bila bugünkü (23 Haziran) yazısında ise, ABD'li uzmanların vardığı ortak sonuçları değerlendirdi; ABD'nin Ankara Büyükleçisi Edelman'ın, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün açıklamalarıyla, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) lideri Talabani'nin Ankara ziyaretine değindi.
Bila, şu sorulara yanıt aradı:
Washington bu dengeyi tutturabilir mi, bu ince politikayı Türk kamuoyunu ve TSK'yı kaybetmeden yürütebilir mi?
Terörün tırmanışa geçmesiyle Türkiye'nin yeniden iç güvenliğe yoğunlaşması Kuzey Irak'ta bazı oldubittileri gündeme getirebilir mi? Bir başka ifadeyle, bir oldubitti hesabı nedeniyle mi Türkiye topraklarında terör yeniden tırmandırılmaya başladı?
Bu gelişmelerle Ekim 2004'te Kerkük'te nüfus sayımı yapılacak olması arasında bir bağlantı var mı?
Yazısında ayrıca, ABD Ankara Büyükelçiliği'nin yazılı açıklama ile toplantıyı yalanladığını belirten Bila, toplantıya katılan Türk akademisyen Yavuz'un "Bu toplantı yapıldı. Ben de katıldım" şeklindeki açıklamalarını duyurdu.
Cemal: Olumlu cambazlık!
Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal ise, bölgedeki gelişmeleri İsrail, ABD, Türkiye, İran, Suriye ve Kuzey Iraklı Kürtler açısından değerlendirdi.
İsrail'de de ABD'de de Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devleti kurulmasını isteyenlerin bulunduğunu anlatan Cemal, her iki ülkede de bağımsız bir Kürt devletinin ateşle oynamak anlamına geleceğini bilenlerin ağırlık taşıdığını söyledi.
"Iraklı Kürtlerle iyi ilişkiler bugün Türkiye için de olması gerekendir. Hem iç hem dış dengeleri açısından öyledir" diyen Cemal, "Ama bence Türkiye olumlu bir cambazlık içinde. Manevra alanını olabildiğince genişletiyor. Elindeki kartları çoğaltıyor. Yumurtaları tek bir sepette toplamaktan kaçınmaya çalışıyor" dedi.
Civaoğlu: Bayan Yaphe
Milliyet gazetesi yazarı Güneri Civaoğlu da, bugünkü köşesini Bila'nın dünkü yazısına ayırdı.
Civaoğlu, ABD Milli Savunma Akademisi öğretim üyesi Judith Yaphe'nin "Türkiye'nin Kuzey Irak'taki kırmızı çizgileri birer birer yok oldu. Ne hükümetten tepki geldi, ne askerden ... Tehlike algılaması konusunda Türkiye, artık homojen değil; sistemin, stratejik düşünme mekanizması zayıf ve gittikçe parçalanıyor. ... Yani Kürt meselesine bakışta, stratejik birlik yok" şeklindeki sözlerine değindi.
Hükümeti, ülke bütünlüğüne dönük potansiyel ciddi tehdide karşı bile irade bütünlüğü gösterememekle eleştirdi.
Oktay Ekşi: Doğruyu kim söylüyor?
Hürriyet gazetesi yazarı Oktay Ekşi ise, yazısında gazeteci Seymour Hersh'in iddialarına; Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün ve İsrail'in Ankara Büyükelçisi Pinhas Avivi'nin birbirine zıt açıklamalarına değindi.
"Bu durum karşısında insan ister istemez ilgililerin (İsrail yönetiminin ve Kürt grupların) geçmişteki tutumlarına bakıp 'hangi sözün güvenilir olduğunu' o yolla çıkarmak zorunluluğunu duyuyor" diyen Ekşi, Kuzey Irak'taki Kürt liderlerin sözlerine güvenilemeyeceğini savundu.
Ekşi, "İsrail'in Ankara Büyükelçisi tekzibinde çok samimi olabilir. Ama Seymour Hersh'in ortaya attığı iddia basına ilk defa yansımıyor ki..." diyerek, İsrail'in bu haberleri o zamanlar neden tekzip etmediğini sordu.
Özkök: 27 Mayıs sabahı yapılan kahvaltı
Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, bugünkü yazısında Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, gazeteci Seymour Hersch ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle katıldığı bir kahvaltılı toplantının detaylarını anlattı:
"O sabah masada sıkı bir Ortadoğu muhabbeti yapılır. Bu arada çok ilginç bir ayrıntıyı daha öğrendim. Amerikalı gazeteci Ankara'da Amerika Birleşik Devletleri'nin Büyükelçisi Eric Edelmann ile de görüşmek istemiş. Ancak öğrendiğime göre büyükelçi Pulitzer Ödüllü bu Amerikalı gazeteciyle görüşmeyi kabul etmemiş."
Ankara ziyareti sırasında görüştüğü bir Türk yetkilinin Hersch'e, "Kürtlerin bağımsızlığı bölge için felaket olacaktır. Kerkük Irak'ın Saraybosna'sı olacaktır" dediğini vurgulayan Özkök, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün Türkiye-İsrail ilişkisine dair açıklamalarına yer verdi:
"Bizim İsrail ile ikili ilişkilerimiz var. Bir de barış çerçevesinde ilişkilerimiz var. Biz barışa katkıda bulunmak istiyoruz. O nedenle Başbakan'ın sözlerini ilişkileri zedeleyecek yönde açıklamalar olarak almamak gerekir."
Özkök, yazısını, konuya ilişkin görüşlerini açıklayarak bitirdi: "Türkiye ile İsrail bu bölgenin en önemli iki aktörü. Son yıllarda kurulan iyi ilişkiler iki ülkenin de yararına oldu. Bu havayı bozmamak iki ülkenin de menfaatinedir."
Yetkin: Türkiye-İsrail ilişkileri ve AKP
Radikal Gazetesi yazarı Murat Yetkin, İsrail ile Türkiye ilişkilerini konu alan bugünkü (Çarşamba) köşe yazısında "İsrail ile son gerginlik, Erdoğan'ın Şeyh Yasin suikastına tepkisiyle başladı" diye yazıyor.
İsrail'in Kürt peşmergelere istihbarat ve sabotaj eğitimi verildiği haberlerinin gerginliği arttırdığına değinen Yetkin, Şeyh Yasin suikastının ardından Hamas liderliğine getirilen Rantisi'nin öldürülmesi üzerine Türk hükümetinin İsrail'e yönelik eleştiri kampanyası başlatmasının İsrail'i endişelendirdiğine işaret ediyor.
"Türkiye-İsrail ilişkileri ve AKP" başlıklı yazısında Yetkin ilişkilerin bundan sonra izleyeceği seyrin önemli olduğunu belirtip "Erdoğan da, Şaron da bu ilişkilerin derinliğinden ve hükümetler arası değil, devletler arası olduğundan haberlilerse" ilişkilerde yumuşama beklenebileceğinden sözediyor.
Ocaktan: 'Wolfowitz'in dostları' oyunun neresinde?
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, Seymour Hersh'in New Yorker Dergisi'nde çıkan haberinden alıntı yapıyor: "İsrailliler Kürtlerle Suriye ve İran sınırına istihbarat amaçlı operasyonlar yapıyor. Kürtler, ajanları İran'ın muhtemel nükleer bölgelerine de götürdü. Türkiye müthiş rahatsız. Bir Türk yetkiliye göre, İsrail Kerkük'ü Saraybosna'ya dönüştürecek."
İsrail'in PKK ile birlikte Türkiye'ye karşı "şeytani planlar" içinde olduğu tezini yineleyen Ocaktan, Amerikan yönetiminin ve Paul Wolfowitz'in bu planlara icazet verdiğini yazıyor. Amerika'nın PKK ile gizli flört içinde olduğunu iddia eden Ocaktan , "Şimdi benim merak ettiğim, Türkiye'deki "Wolfowitz'in dostları", acaba Kuzey Irak'taki bu tehlikeli oyunun neresinde duruyor?" sorusuyla yazısını noktalamış.