Uzunoğlu, "Projelerini açıkça ortaya koysunlar, işte o zaman samimiyetlerine inanabiliriz. Özellikle harcamaların yüzde 50-55'inin faizlere gittiği bir ortamda, böyle bir vaatte bulunmaları hiç inandırıcı olmuyor" dedi.
"Faizler nasıl ödenecek "
Harcamalar düşürülmediği sürece vergilerle oynamanın mümkün olmadığını vurgulayan Doç. Dr. Uzunoğlu, "vergi oranlarını düşüreceklerini söyleyen siyasi partilerin, önce faiz harcamalarını nasıl çözecekleri ve kamu harcamalarını nasıl kısacakları konusunda düşünmesi gerektiğini" belirtti.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da "siyasi partilerin programlarını nasıl gerçekleştireceklerine ilişkin detayları Türk halkının bilmesi gerektiğini" belirterek, "Türkiye'nin iç ve dış borçlarını nasıl çevireceklerinin, kamuyu nasıl küçülteceklerine ilişkin detayların bilinmesi gerekir" dedi.
2003 bütçesinde faizlere büyük pay ayrıldı
17 Ekim'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulacak olan 2003 Bütçe Yasa Tasarısı'nda Maliye Bakanlığı 135 katrilyon liralık bir harcama hedefi üzerinde çalışıyor.
98 katrilyon liralık 2002 bütçe harcamalarına göre yüzde 37.7'lik artış anlamına gelen bu hedef, 2003 yılı hedef enflasyon oranının üzerinde bir artışı tanımlıyor.
135 katrilyon liralık harcamanın70 katrilyon lirası faiz dışı harcama, 65 katrilyon lirası ise faiz harcamaları için öngörülmüş durumda. 2001'de bütçe harcamaları içindeki payı yüzde 50.6'ya çıkan faiz harcamaları, 2002'de yüzde 42 oranında gerçekleşti.
Bu oranın, 2003'de tekrar yükselerek yüzde 48'e çıkması öngörülüyor. Kısacası, bütçe harcamalarının yarısı faize gidiyor.
1990'da faiz ödemelerinin Gayrı Safi Milli Hasıla'ya (GSMH) oranı sadece yüzde 3.52 iken, bu oranın 2001'de yüzde 22.8'e çıktığı görülüyor.
Faiz vergi gelirini aştı
1980'de vergi gelirlerinin sadece yüzde 4.2'lik bölümü faiz ödemelerine giderken, 2001 sonu itibarıyla bu oran yüzde 103.3'ü bularak vergi gelirlerinin üzerine çıktı.
Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT)analizi, 1987'de faizlerin vergi gelirlerine oranının yüzde 25'i bulduğunu, 1994'de ise vergi gelirlerinin yarısını faize ayırmak gerektiğini gösteriyor. Bu oran 1999'da yüzde 72.4'e, 2000'de ise yüzde 77.1'e çıktı.
4 Kasım'da iktidarı devralacak yeni hükümetin muhatap olacağı 2003 yılı Bütçesi'nin durumu, faiz ödemelerinin yükü ile faiz ödemeleri- vergi gelirleri oranı açısından son birkaç yıldır oluşan tablodan farklı olmayacak.
Bu durumda, Uluslararası Para Fonu'na (IMF) verilen bütçe- faiz dışı denge fazlası hedefi veya taahhüdü de dikkate alınır ise, hükümetin her kuruş vergi gelirlerine ihtiyacı söz konusu.
Ya konsolidasyon ya da faiz dışı fazla hedefinden sapma
Bu durumda vergi oranlarını düşüreceğini, halktan vergi almayacağını iddia eden partilerin elinde iki koz var:
* Ya, iktidara gelecek olan parti veya koalisyon partileri bir konsolidasyon kararı ile 2003 içerisinde yapılacak olan borç faiz ödemelerinin önemli bir kısmını gelecek yıllara erteleyecekler ve böylece vergi gelirlerinde bir azalma gerçekleştirilebilecek.
* Ya da IMF'ye verilen faiz dışı bütçe fazlası hedefine uyulmayarak, faiz dışı fazlanın azalması pahasına vergi oranları düşürülerek, vergi yükü azaltılacak.
Üçüncü bir şık ise, iktidara gelen partinin bir mucize kaynak ile faiz ödemelerini vergi gelirleri dışında bir yöntem ile finanse etmesi ve bu sayede, vergi oranlarını düşürmesi.
Yeni vergi düzeni neler getiriyor?
Yatırım indirimi: Yeni bir anlayışla ele alınacak yatırım indiriminde kapsam daraltılacak. Halen yüzde 200'leri bulan yatırım indirimi oranı yüzde 30 ya da 40'a çekilecek. Yatırım indirimi tutarı üzerinden ödenen gelir vergisi stopajı da 2004 başından itibaren kalkacak.
Vergi iadesine son: İşçi ve memurlara vergi iadesi uygulaması yıl sonunda kalkacak.
Gelir vergisi tarifesi değişiyor: Halen 3 milyar 800 milyon liradan başlayan vergi dilimleri daha basit hale gelecek ve eskiden uygulanan katlı sisteme dönülecek. Bu çerçevede ilk dilimin 5 milyar lira gibi bir düzeye çıkarılması ve 10, 20, 40, 80, 160 milyar olarak ilerlemesi düşünülüyor.
Serbest bölgelerde vergi: Serbest bölge kazançları, bölgede şirket kurulması ve yurtiçi pazara satış oranının yüzde 15'i geçmemesi şartıyla düşük oranda vergiye tabi tutulacak. Buralarda çalışanların ücretleri de tam olarak vergilendirilecek.
Enflasyon muhasebesi gelecek.
Kurumlar vergisi oranı değişmeyecek, ancak kurum kazançları üzerindeki vergi yükü düşecek.
Temettü vergilemesinde istisnalar kalkacak. (NK)