Kaynak ve fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin TBMM grup toplantısında konuştu.
CHP'li belediyelerin deprem bölgesine büyük yardımlar yaptığını belirterek, "Hizmet araçları, ambulanslar, kurtarma ekipleri, battaniye, elektrikli sobaya, kuru gıda ve sıcak yemeğe kadar belediyelerimiz çadır kurarak vatandaşlarımızın bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek yardımlar yaptı." dedi.
Elazığ ve Malatya'daki depreme değinen Kılıçdaroğlu, bu coğrafyada yaşayan insanların tasada ve üzüntüde bir bütün olduğunu ve siyasi görüşü ne olursa olsun açılan yaraları kapatmaya çalıştığını vurguladı.
CHP lideri, 2004-2019 yılları arasında yurttaştan 65 milyar lira deprem vergisi toplandığını, bunun 34 milyar dolar anlamına geldiğini bildirdi. Kılıçdaroğlu, depremin yaralarını sarmak, kentleri depreme dayanıklı hale getirmek için bu vergileri ödediklerini, deprem varsa, can, mal kaybı olmaması için milletin bu fedakarlığa katlandığını dile getirdi.
"Kırılan fay hattı değil, saray iktidarının ar damarıdır"
Yurttaşın, "17 yıldır iktidarsınız deprem vergisi alıyorsunuz, depremi önlemek için neler yaptınız? " diye sorduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Vay sen misin, nasıl sorarsın...? Vergiyi o vatandaş ödüyor. Elazığ, Malatya'ya ne yaptın? Deprem için önlem aldın da birisi karşı mı çıktı? 'Şimdi bu soru sorulur mu?' Ne zaman soracak, zaten yıllardır soruyorlar. Vatandaş üzerine düşeni yaptı, vergisini ödedi, önlemini almak siyasi iktidara düşüyor. 34 milyar dolar alıyorsun, bu para nereye gitti? Vatandaş bunu soruyor. Vatandaş görevini yaptı ama 17 yıldır iktidarda olanlar görevlerini yapmadı." diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Kırılan fay hattı değil, saray iktidarının ar damarıdır" dedi.
Kılıçdaroğlu, 3 ay önce de deprem dolayısıyla alınması gereken önlemlere ilişkin araştırma önergesinin de AKP ve MHP oylarıyla reddedildiğini belirterek, "Depremde ölenlerin bütün günahı onların boynundadır" değerlendirmesinde bulundu.
Deprem öncesinde, deprem sırasında ve depremden sonra da bu konunun tartışılmadığını savunan Kılıçdaroğlu, bir sorun varsa bu soruna akılcı yaklaşmak gerektiğini vurguladı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bilim adamlarının görevini yaptığını, "Buradan fay hattı geçiyor" dediğini kaydederek, "Fay hattı geçiyorsa, binalar yapılırken nasıl yapılması gerektiği konusunda belediye görevini yapıyor mu? Yapmıyor. Siyaseti kirlilikten arındırmamız lazım. Siyaset vatandaşa hizmet aracıdır, nemalanma, köşeyi dönme aracı değildir. Vicdanı olan herkesin şu soruyu sorması lazım, bu milletten topladığın 34 milyar dolarlık deprem vergisini nereye harcadın?" diye konuştu.
"Dink, Kutlar, Mumcu... Ocak ayında acı günlerimiz var"
Her yıl Ocak ayında yılbaşı nedeniyle kutlamalar yapıldığını ve insanları bir araya geldiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ancak Ocak ayının tarihimizde acı günleri var. Onat Kutlar, Yasemin Cebenoyan, Metin Göktepe, Hırant Dink, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy ve Gaffar Okan bir ocak ayında öldürüldü. Bu insanlar bilimsel eserleriyle, gazetedeki yazılarıyla, konuşmalarıyla, sanatı ve birikimiyle topluma önder kişilerdi. Toplumu aydınlatan kişilerdi. Ellerindeki meşale ile toplumun önderi konumundaydılar bu insanlar. Fakat terör bu insanları aramızdan ayırdı. Terör ayırdı ama onların ilkelerini yaşatmak hepimizin boynun borcudur. Aynı yolda azim ve kararlıkla devam etmek hepimizin ortak görevidir. İstedikleri kadar katliam yapabilirler ama Türkiye'yi çağdaş uygarlığa ulaştırıncaya kadar biz inandığımız yoldan ve inandığımız ülküden asla dönmeyeceğiz."
"İnşallah Kavala yuvasına kavuşur"
Kılıçdaroğlu, Kavala'nın bugün yine hakim karşısına çıkacağını belirterek, "İnşallah adalet tecelli eder Osman Kavala yuvasına kavuşmuş olur" dedi.
Devletle siyasi partiler arasındaki ilişkilere dikkati çeken Kemal Kılıçdaroğlu, "Devlet sürekli ve bakidir. Hepimiz bir devlette yaşıyoruz. Devletimizin bayrağı, vatanımızın sınırları, tasada ve kıvançta beraber olmamamızı sağlayan adaleti öngören sağlayan bir Anayasamız var. Anayasa devletin omurgasını belirliyor. Yasama ve yargı organının görevlerini belirliyor. Dolayısıyla devlet baki ve süreklidir ama devleti yönetmek üzere halk siyasi partilere yetki verir, siyasi partiler iktidar olurlar. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Egemenlik padişahın, sultanın değil, milletin ise o zaman demokrasiyi güçlendirmek ve devleti topluma hizmet eder hale getirmek gerekiyor. Devlet bir baskı aracı değil, topluma hizmet etmelidir" değerlendirmesinde bulundu. (AÖ)