Kıbrısta Lider Değişimi Yeni Dönem Sayılmaz

Gazetemiz dün yabancı ajanslar ve muhabirler tarafından ziyaret akınına uğradı. Herkesin ilgilendiği konu seçim sonuçları ve bununla ilgili değerlendirmelerdi. Avrupa'nın Talat'tan beklentileri varmış...

Bunların ne kadar yerine getirilip getirilmeyeceği merak ediliyor. Doğrusu şaştık...

Avrupa, burada Talat'ın kendi inisiyatifi ile herhangi bir şey yapamayacağını henüz kavramadı mı yoksa? Anlaşılan Denktaş fobisinden kurtulamadılar daha...

Denktaş kendini öyle sıkı ortaya koydu ki, dünya da burada her şeyi onun yaptığını zannetti! Oysa adam kaç kere söyledi de, kimseye derdini anlatamadı... Kaç kere,

-Türkiye söyledi, ben yaptım, demedi mi?

Şimdi Denktaş'ın sahneden uzaklaştırıldığını ve yerine Talat'ın getirildiğini gören dünya da, hayallere kapıldı birden... Talat'ın Türkiye'yi atlayarak bir şeyler yapacağı ümidine kapıldı. Keşke yapsa...

Ama mümkün mü?

Talat'ın seçilmesine Kıbrıslıtürklerden çok Türkiye sevindi... "Hürriyet" gazetesi sekiz sütuna kocaman puntolarla manşette verdi haberi... "Talat dönemi" dedi... Haber Türkiye'nin diğer gazetelerinde de buna benzer başlıklarla yer aldı.

Talat'ı ilk kutlayan Amerika, AB ve Türkiye oldu. Dünyaya verilmek istenen mesaj açık:

Kıbrıs'ta çözüm isteyen taraf Türk tarafıdır. Çözümün önünü tıkayan Papadopulos ile onu destekleyen Rum halkıdır.

İşte dünyaya bu mesajı vermek için Denktaş tasfiye edilerek yerine Talat kondu zaten... Doğrusu şu ana kadar da pek samimi olmayan bu politikada başarılı olundu. Ya bundan sonrası?

Yalnız "çözüm isteriz" diye söylenip durmanın sonsuza dek bir işe yaramayacağı anlaşılınca ne olacak?

Hele Annan planında değişiklikler yapılır, Birleşmiş Milletler bunu onaylar ve bu kez "hayır" diyen taraf Türk tarafı olursa? Bu balon sönmeyecek mi? Yalnız görüntüden ibaret sahte politikalarla nereye kadar idare edilebilir ki?

Kıbrıs'ta yeni bir dönem mi başladı gerçekten? Yoksa Denktaş'ın dışında her şey eskinin bir devamı mı? Kıbrıs tarihinin dönemleri liderlerle değil, sömürgecilerle belirlenir...

Lüzinyan devri...

Venedik devri...

Osmanlı devri...

İngiliz devri...

Ve nihayet Türkiye devri...

Bir dönemin bitip yeni bir dönemin başlayabilmesi için, son işgalcinin de gitmesi gerek...

Yoksa o işgalcinin kanatları arasında saray koltuğuna kurulan adamın yeni dönemi mi olur? (AG/TK)

* Kıbrıs'taki Afrika gazetesinin 19 Nisan tarihli başyazısı