Hızlandırılmış trenin ve hattının güvenli olup olmadığı araştırılırken başlatılan seferleri, "aymazlık ve sorumsuzluk örneği" olarak nitelendiren ŞMO açıklamasında, "Bu koşullarda yaşanan trajediye kaza demek mümkün değildir" denildi.
Devlet ve siyasi otoritenin vatandaşların can ve mal güvenliğini korumakla yükümlü olduğunu hatırlatan ŞMO Yönetim Kurulu, ulaşım politikalarının yeniden kurgulanmasını, demiryolu ulaşımına kaynak aktarılmasını, Ayaş Tüneli'nin tamamlanmasını istedi.
Açıklamada, "Ayaş Tüneli hızla tamamlanarak, Ankara-İstanbul 'hızlı tren'i, tüm güvenlik koşulları test edildikten sonra uygun teknoloji ve yeni hatlarda hayata geçirilmelidir" denildi.
Açıklamada ayrıca, "kaza olarak nitelenemeyecek bu felaket ve kayıplarla 'raydan çıkış'ın birikimli sorumlularının bulunarak cezalandırılması" da istendi.
"Raydan çıkan sadece hızlı tren değil"
Türkiye'de demiryolu taşımacılığının son 60 yıldır ihmal edildiğini vurgulayan ŞMO Yönetim Kurulu, sistemin parçacı değişiklik ve uygulamalarla iyileştirilemeyeceğini belirtti.
Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
* Demiryoluna yatırım yapılmasını yıllarca engelleyen odak ve çıkar grupları; demiryolu ulaşım politikalarını gerçekleştiremeyen siyasi iktidarlar ve hiçbir teknik altyapısı tamamlanmadığı halde eski trenleri eski raylar üzerinde hızlandırarak büyük yenilik yaptığını düşünen karar vericiler, bugün raydan çıkan trenin birikimli sorumlularıdır.
* Türkiye'de ilk demiryolu yatırımları Cumhuriyetin erken yıllarında gerçekleştirildi. Demiryolları, ulusal kalkınmanın ve bağımsızlığın sembollerinden biri olarak ön plana çıkarıldı. Çok partili döneme geçişle birlikte Türkiye'de ulaşım politikaları karayollarına önem verdi, mevcut sistem son 60 yılda eskimeye bırakıldı.
* Son dönemlerde, Avrupa coğrafyasına hızlı entegrasyon sürecinde demiryollarının önemi tekrar anlaşıldı, ancak modern demiryolu taşımacılığının gerektirdiği altyapı gereksinimleri karşılanmadan, eskiyen hatlar üzerinde hızlandırılmış vagonlar kullanılarak geçici çözümler üretildi.
* Türkiye'de gerekli ve etkin bir biçimde ortaya koyulamayan "Ulaşım Politikaları", ülke ekonomisine uğrattığı zararlar yanında, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini tehlikeye atıyor.
* Ankara-İstanbul arası demiryolunun fiziki altyapısını tamamlamadan, demiryolu modernizasyonu ve yenileme işlemlerini gerçekleştirmeksizin, demiryolunun fiziki-topografik, iklimsel ve teknik koşulları ile, akademik çevrelerin ve uzmanların yaptığı tüm uyarıları dikkate almadan, vagonları güvenlik sınırları üzerinde ısrarla hızlandırmak, vatandaşların can ve mal güvenliği üzerinde her türlü riski satın almak anlamına gelmektedir. (BB)