Kadın örgütlerinin temsilcileri, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin anayasa değişikliği taslağını katılımcı, eşitlikçi, uzlaşmacı bir yöntemle hazırlamadığı görüşünde.
Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği'nden (KA.DER) Çiğdem Aydın, paketin bütün olarak oylanmasına karşı, "Sandıktan 'evet' çıkarsa yeni bir anayasa değişikliği için onyıllarca beklememiz gerekebilir" diyor.
Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği'nden Pınar İlkkaracan, toplumun geniş bir kesiminin paketin içeriğinden haberdar olmadığına dikkat çekiyor.
Van Kadın Derneği'nden (VAKAD) Zozan Özgökçe, "Sandıktan hayır çıkması, Türkiye toplumunun samimi, herkesi kapsayan bir anayasa talebinin göstergesi olacaktır" diyor.
KAMER'den Nebahat Akkoç ise "hayır" ve "evet"çilerin yanı sıra "yetmez ama evet" cephesini de çok önemsiyor.
Aydın, İlkkaracan, Özgökçe ve Akkoç'un bianet'e açıklamaları özetle şöyle:
Aydın: Topyekun oylama dayatmadır
- Onuncu maddeye "olumlu ayrımcılık" ibaresinin eklenmesi, kamu denetçiliği kurumunun getirilmesi güzel. Diğer maddelerde pek çok olumsuzluk var.
- KA.DER üyelerinin farklı siyasi bağlantıları var. Kurum olarak söyleyebileceğimiz, topyekûn oylamanın bir dayatma olduğudur.
- Referandumda evet oyları çoğunlukta çıkarsa önümüzdeki on yıllar boyunca yeni bir anayasa değişikliğinin gündeme gelmemesinden endişeliyiz.
İlkkaracan: Anayasa değişmeden Türkiye demokratikleşmeyecek
- Anayasada "Devlet kadın ve erkek arasında fiili eşitliği sağlamakla yükümlüdür" ibaresinin yer alması ve seçim barajının düşürülmesi gerekir.
- Kimse paketin içeriğini bilmiyor. "Evet"çiler de "hayır"cılar da neyi onaylayıp neyi reddettiklerini farkında değiller. Sürecin daha iyi açıklanmasını isterdim.
- Paketin bütün olarak referanduma sunulması demokratik açıdan büyük bir sorun.
- Anayasa değişmeden Türkiye demokratikleşmeyecek. Oysa referandum, AKP ve CHP arasında bir güven oylamasına dönüştü. Bu kadar önemli bir reformu seçim malzemesine dönüştürmek çok acı.
- Yeni Demokratikleşme Hareketi çerçevesinde son 20 yılda pek çok anayasa hazırlandı ve hepsi toplumsal uzlaşma ile yapıldı. Türkiye'de geniş toplumsal kesimlerin mutabakatından söz edemiyoruz. Ancak hükümet hiç olmazsa meclisteki siyasi partilerin temsilcileriyle görüşmeli.
Özgökçe: Ya "Hayır"cı ya "Boykot"çu
- Dernek üyelerimiz referandumda farklı tutum geliştirebilir ama ben, "hayır" oyu kullanmakla sandığa gitmemek arasında kararsızım.
- Anayasa katılımcı, eşitlikçi, uzlaşmacı bir yöntemle hazırlanmadı. AKP'nin tutumu nedeniyle taslağın darbe anayasalarından farkı kalmadı. Süreci "sivil darbe" olarak tanımlamak da mümkün.
- Toplumsal uzlaşmadan, yargı reformundan, özgürlüklerden, kimliklerin anayasal güvence altına alınmasından söz edemiyoruz.
- Hayır çıkması, Türkiye toplumunun samimi, herkesi kapsayan bir anayasa talebinin göstergesi olur. Sandığa gitmemek de Kürtlerin ve diğer azınlıkların bu konuda taraf olması açısından önemli olabilir.
Akkoç: Sandığa gitmekten yanayız
- 12 Eylül'den kalan anayasanın kaldırılıp yepyeni bir anayasa yazılmasını isterdik ama askeri tedbirlerden başka seçenek olduğunu düşünmeyen bir zihniyet, böyle bir anayasa hazırlayamaz.
- "Hayır" ve "evet" dışında "yetmez ama evet" cephesini de çok önemsiyorum. İnsanlar iki kutup arasında sıkıştırıldı. Üç cephenin argümanlarını inceleyip kararımızı vereceğiz. Her ihtimalde sandığa gitmekten yanayız. (BB)