İki gün sürecek olan zirvede, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın davetlisi olarak Afganistan Cumhurbaşkanı'nın eşi Zinet Karzai, KKTC Cumhurbaşkanı'nın eşi Oya Talat, Lübnan Meclis Başkanı'nın eşi Ronda Beri ve Suriye Cumhurbaşkanı'nın eşi Asma Al Esad yer aldı.
Erdoğan:Ulusal ve uluslararası sözleşmelere rağmen ayrımcılık sürüyor
"Dünya İş Kadınları Zirvesi"nin açılışında konuşan Emine Erdoğan, sadece hükümetin çabalarıyla kadınların sorunlarının çözülemeyeceğini söyleyerek, "Kadınların doğal bir katma değer potansiyeli var. Ne yazık ki bu potansiyelden yeterince yararlanılmadığını da düşünüyorum" dedi.
Erdoğan, "Bireyi ve toplumu ayakta tutacak temel değerleri tahrip eden zihniyet, insanlığın bekasını, yeryüzünün geleceğini tehdit etmektedir. Bazen uyuşturucu olarak, bazen terör olarak, bazen şiddet, cinsiyet ayrımcılığı, bazen de ırkçılık olarak karşımıza çıkan bu tehdit hepimizi doğrudan ilgilendiriyor" diyor.
Erdoğan, eğitim hakkı çeşitli biçimlerde engellenen, çalışma ve aile hayatında sıkıntılar yaşayan, şiddete maruz kalan kadınların var olduğunu, evrensel beyannameler, uluslararası sözleşmeler, anayasalar ya da yasalarla ayrımcılığın ortadan kalkmadığını söyledi..
Talat: Kadınların kapatıldığı özel alan sorgulanıyor
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın eşi Oya Talat, "İzolasyonlar yaşayan bir ülkeden gelen biri olarak şu çağrıyı yapıyorum. Kadınlar, erkekler kimse kimseyi izole etmesin. Dünya hepimizindir" dedi.
Talat, kadınların kapatıldığı özel alanların günümüzde sorgulanmaya başlandığını söyledi.
"Kadınların, toplumsal hayatı insandan yana olumluya dönüştürmek için o toplumsal hayat içinde yer almaları çok önemlidir. Kadınlar dili, dini, ırkı ne olursa olsun bir araya gelip ilerici, çağdaş ve refah toplumunu başarabilirler."
Talat, Kuzey Kıbrıs'ta kadınlara yönelik ayrımcılığa son veren yasaların bulunduğunu ancak, pratikte hala bazı engellerin söz konusu olduğunu söyledi.
Berri: Kadınsız bir ekonomi düşünülemez
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'nin eşi Ronda Berri de, zirvenin İstanbul'da gerçekleştirilmesine çok sevindiğini ifade ederek, "Coğrafi ve tarihi konumu itibariyle bu kutsal kent çok isabetli bir seçimdir. Çünkü Türk ekonomisi ve toplumu, toplumsal kalkınma anlamında ve kadının toplumdaki yeri ve hakları bakımından örnek ve öncü bir ülkedir" diye konuştu.
Berri, Orta Doğu bölgesinde bir yol ayırımında bulunduklarını belirtti.
"Fırsatları değerlendirebilirsek, kadınlar olarak el ele verirsek bölgeyi daha güzel bir hale getirebiliriz. Kadınsız bir ekonomi düşünülemez. Kadının dışlandığı bir ekonomi önemli bir güç ve enerjiden yoksun demektir."
Karzai: Taliban kadınların haklarını almıştı
Afganistan Devlet Başkanı Hamit Karzai'nın eşi Zinet Karzai, Afganistan'da yıllarca süren çatışma ve doğa felaketlerini anlatarak, uzun yıllar en yüksek yoksulluk ve en düşük refah toplumunda yaşadıklarını dile getirdi.
Karzai, "Taliban rejiminde, yıllarca kadınların bütün hakları elinden alınmıştı. Kızlar okula gidememiş, kadınlar iş dünyasından atılmış, sağlık haklarından mahrum bırakılmış, ölümle karşı karşıya olsa bile erkek doktor tarafından asla muayene edilmemiş bir durumda yaşadık" dedi.
Kasım 2002'den sonra kadınların durumunda olumlu gelişmeler yaşanmaya başladığını söyleyen Karzai, "Kadınlar eğitim, istihdam ve kamu hayatında yer almaya başladılar. Anayasamızda kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmiştir. Afganistan Parlamentosu'nun yüzde 28'i kadınlardan oluşmakta. Özel sektördeki yerimiz de giderek artmaktadır."
Esat: Suriye'de kadınlar yüksek göreve gelebiliyor
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın eşi Esma Esad, "Bizler giderek daha istikrarsızlaşan ve şiddetin arttığı bir Orta Doğu coğrafyasında yaşıyoruz. Hep birlikte çalışarak barış ve refahın yerleşmesini sağlamalıyız" dedi.
Esad, Türkiye ve Suriye'de kadınların en yüksek görevlere gelebildiklerini dile getirerek, Suriye'de kadınların siyaset ve iş dünyasında daha fazla yer alabilmeleri için çalıştıklarını, özellikle kız çocuklarının eğitimlerine önem verdiklerini söylüyor.
"Ancak bizler giderek daha istikrarsızlaşan ve şiddetin arttığı bir Orta Doğu coğrafyasında yaşıyoruz. Gelişmemiz ve gençliğimizin gelecek ümitleri bu tehdit altındadır. Hep birlikte çalışarak barış ve refahın yerleşmesini sağlamalıyız."(MK/AD)