İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (Human Rights Watch- HRW) bugün yayınladığı "Ülkelerini Neden Terk Ettiler: Sürgündeki İranlı Aktivistlerin Hikayeleri" başlıklı rapor, 2009 yılındaki tartışmalı başkanlık seçimini takip eden baskı operasyonlarından bu yana İran'da sivil toplum alanının daraldığını gösteriyor.
Rapor, seçimlerden sonra yapılan hükümet karşıtı gösterilere katılanların başka ülkelere sığınmalarına yol açan baskıları ve sığındıkları ülkelerde karşılaştıkları problemleri ortaya koyuyor.
Seçimlerden sonra daha önce siyasetle pek ilgili olmamalarına rağmen hükümet karşıtı gösterilere katılan ya da açıklama yapan hak savunucusu, gazeteci, öğrenci ve avukatlardan bazıları güvenlik ve istihbarat güçlerinin hedefi haline geldi.
Gerçek anlamda bağımsız hiçbir hak örgütü İran'ın var olan siyasi ikliminde açıkça faaliyet gösteremiyor. Birçok insan hakları savunucusu ve gazeteci cezaevi ya da sürgünde. Diğer aktivistler ise sürekli taciz ve keyfi gözaltılarla karşı karşıya kalıyor.
Çoğunluğu barışçıl olan bu gösterilerin hükümet güçleri tarafından şiddetle bastırılmasını takip eden üç buçuk yılda yüzlerce aktivist taciz ve gözaltılar nedeniyle Türkiye ve Irak Kürdistan'ında geçici sığınma arıyor.
Sorunlar, sığınılan ülkelerde de devam ediyor
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) derlediği verilere göre, sığınma ve üçüncü ülkeye yerleştirilme için başvuran İranlı sivil toplum aktivisti sayısı 2009 yılında 11,537 iken bu sayı 2011'de 18,128 oldu.
"2009 sonrası baskı operasyonunun İran sivil toplumunu önemli ölçüde etkilediğini" söyleyen HRW Orta Doğu direktör vekili Joe Stork "Polisin göstericileri acımadan dövdüğü görüntüler televizyon ve bilgisayar ekranlarından silinmiş olabilir ama birçok İranlı aktivist, evlerini ve ailelerini terk etmek gibi zorlu bir seçim yapmaya devam ediyor" dedi.
Mülteci ve sığınmacılar, uzun süren sığınma başvurusu işlemlerinden sonra gittikleri Türkiye ve Irak Kürdistan'da zor koşullar altına yaşıyorlar. HRW, bu kişilerin anlatımların Başkan Mahmut Ahmedinejad'ın ilk göreve başladığı 2005'ten itibaren İran sivil toplumunun yaşadığı akıl almaz baskılara ışık tuttuğunu söyledi.
Türkiye'de kalan sığınmacılar hareket özgürlüklerinin kısıtlı olması, ikamet harcı, çalışma izni alamama ve sağlık hizmetlerine erişimlerinin olmaması gibi sorunlar yaşıyor.
Sığınmacılara yaşam alanları yaratılmalı
Türkiye Hükümeti Mart 2011'de Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi kararıyla görevlendirilen BM İran İnsan Hakları Özel Raportörü Dr. Ahmet Şahid'in sığınmacı ve mültecilerle görüşmek üzere görevli olarak ülkeye girme talebini henüz kabul etmedi. HRW, Türkiye Hükümeti'ne Şahid'in ülkeye girişine izin vermesi ve kayıtlı mülteci ve sığınmacıların üçüncü ülkeye yerleştirilmeyi beklerken rahatça yaşaması ve çalışabilmesini sağlayacak koşulları yaratması çağrısında bulundu.
Irak Kürdistanı'ndakiler de siyasi faaliyetlerine devam ettikleri için, sık sık Kürt Bölgesel Hükümeti makamlarının hareket özgürlüklerini kısıtladıklarından, tehdit ve taciz ettiklerinden ve keyfi bir takım düzenlemeler uyguladıklarından şikayetçi. HRW, Kürt Bölgesel Yönetimi'nden İranlı mültecilerin güvenlik ve refahını korumalarını ve Irak Kürdistanı'nda mülteci olarak bulundukları süre içinde şiddet içermeyen siyasi ve hak odaklı faaliyetlerine devam edenleri tehdit ve taciz etmekten kaçınmalarını talep etti.
"Bölgedeki ülkelerin İran'dan gelen mültecileri koruması ve onlara şefkatle ve onurlarına saygı göstererek muamele etmeleri gerektiğini" söyleyen Stork, "Bölge dışındaki ülkeler de, bölgeyi acilen terk etmesi gereken ve başka hiçbir kalıcı bir sığınma seçeneği olmayan İranlı mültecilere cömertçe yerleştirme fırsatı sağlamalı ve başvurularını hızla işlemelidir" dedi. (BK/HK)