Anavatan Partisi (ANAP) Genel Başkanı Ali Talip Özdemir," Mali disiplin sağlanmadan IMF'ye ihtiyacımız yok demek" hayal derken, ekonomist Uğur Civelik, "Stand-by anlaşmalarına kadar IMF'ye bağımlıyız" diyor.
Eski Devlet Bakanı Masum Türker'e göre; "IMF'siz yaşamın mümkün olduğunu ama 2007'den önce bu sürecin başlamasının mümkün görünmüyor."
"Borcumuz gelirimizi aşmış bir kere"
Türkiye'nin 2004 ve 2005 yıllarında IMF'ye ödemesi gereken 19.8 milyar dolar parayı, kaynak olarak yaratması gerekiyor.
Türkiye 1999 sonunda aldığı destekle 2000 yılında başladığı programdan bu yana IMF'den toplam olarak 39.4 milyar dolar kredi kullandı. Bunun 14.7 milyar dolarını, kredileri henüz almadan önceki borçları mahsup edilerek ödeyen Türkiye'nin halen IMF'ye 24.7 milyar dolar borcu bulunuyor.
Türkiye ayrıca, borç stoğunun Gayrı Safi Milli Hasıla'ya (GSMH) oranı açısından da, dünya ortalamasının çok üzerindeki yerini koruyor. 2000 yılında 200 milyar dolarlık GSMH'ye karşılık 115.4 milyar dolar borç stoğu (oran olarak yüzde 57) olan Türkiye, 2001 yılında borç stoğu 148.1 milyar dolar GSMH'ye karşılık borç 154.8 milyara yükseldi. 2002 yılında ise, borç stoğu 177 milyar dolar Türkiye'nin GSMH'si 179.8 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Bu oranın tepe noktası ise Avrupa Birliği'nin (AB) Maastricht Kriterleri'nde en fazla yüzde 40 olarak belirtiliyor.
IMF'nin 5. Gözden Geçirme Raporu'nda öngörülen yasal düzenlemelerin gecikmesinden kaynaklanan rahatsızlık, Deutschebank, Merill Lynch ve JP Morgan Chase gibi uluslararası finans kuruluşlarının raporlarına yansımış durumda.
2004'ten sonra ne olacak?
Türkiye, Kemal Derviş'in bakanlığı döneminde imzaladığı son stand - by anlaşmasında kotasının çok üzerinde, yüzde 300'den fazla kredi alabilmek için önemli garantiler verdi. Buna göre, 18 Ocak 2002 tarihli niyet mektubunda bütün ödemelerin bitmesine kadar IMF denetimi altında kalınacağı taahhüt altına alındı.
IMF ayrıca, 2004'ten sonra da Türkiye hakkında raporlar hazırlayıp açıklayacak. Bu raporların olumsuz olması halinde iç ve dış piyasalar ekonomik gidişe olan tepkisini gösterecek.
Türkiye'nin IMF ile ilişkilerinin göstergesi 2004 yılında IMF'ye ihtiyaç duyulmayacağı sözlerini gerçekdışı gösterirken, politikacı ve akademisyenler ise görüşlerini şöyle açıkladılar:
Ali Talip Özdemir -ANAP Genel Başkanı
"Açıklama iddialı ama..."
Başbakan'ın "IMF ile 2004 yılından itibaren IMF'ye ihtiyacımız kalmayacaktır" şeklindeki açıklaması, çok iddialı olmakla beraber, "altyapıdan yoksun ve ekonomi ilkeleriyle bağdaşmayan" bir açıklamadır.
Ekonomide yeterli iyileşmeler sağlanmadan, Türkiye'nin dış borç ödemeleri belli ve sağlam bir takvime bağlanmadan, bütçe ve mali disiplin sağlanmadan, "IMF'ye artık ihtiyacımız yok" demek hayaldir. Biz de elbette bir an önce IMF ile yapılan programların başarılı olmasını ve Türkiye'nin çok daha bağımsız bir ekonomi yönetimine kavuşmasını dileriz.
Prof.Esfender Korkmaz -İst.Ünv.İktisat Fak.Öğretim Üyesi:
"Bul yeni kaynağı kes ilişkini"
AKP iktidarının bugüne kadar yaptığı icraatlarda kendi seçim beyannamesindeki taahhütleri tutmadığını gördük. IMF'den vazgeçmek için bazı riskleri göze almak lazım.
U ygulamada bu zor görünüyor. 2003 yılında cari açık 8 - 9 milyar dolara ulaşacaktır. Bu rakama ulaşması bir kriz potansiyeli demektir. Eğer kurlar bu seviyede devam ederse bu dediğim geçerlidir. Çünkü 2004'te IMF'ye 10 milyar dolar ödeyecektir ve bir döviz sorunuyla karşı karşıya kalacaktır.
Sinan Aygün - Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı:
"2004'te IMF'den kurtulmamız mümkün değil"
Bu konu gündeme geldiğinde IMF ile Türkiye ilişkilerinin geçmişine bakmak gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu ekonomik şartlar gözönüne alındığında, yani yatırım ve üretimin olmadığı dikkate alınırsa, IMF'ye olan borçların bile ödenmesinde sıkıntı yaşanacağı ortadadır. Tüm bunların yanı sıra borç ödemesinde sıkıntı yaşamasak bile IMF'den 2004 yılında kurtulmamız mümkün değildir.
Uğur Civelek -Ekonomist:
"Stand by anlaşması bitene kadar IMF'yle çalışmak durumundayız".
IMF programının özüne bakarsak, iç ve dış borçların çevrilmesine ve yapısal düzenlemelere önem veren uygulanması zor olan bir program. Türkiye'nin iç ve dış borçlarının belli koşullarda ödemesi lazım. İç kaynaklar harekete geçmeli, ihtiyaçları karşılayacak şekilde direkt yatırımlar yapılmalı.
Bu koşulların oluşmadığı görülüyor. Para gelsin veya gelmesin yapısal düzenlemelerin tamamlanması ve verilen sözlerin tutulması gerekiyor. Beşinci gözden geçirme için gereken koşulların oluşmadığını görüyoruz. Yerel seçimler yaklaştıkça siyasi maliyeti artacağı için verilen sözlerin tutulması daha da zorlaşacak.
Vergi barışı, SSK ve sicil affı gibi hep kısa vadeli önlemlerle bütçede belli bir rahatlama sağlayabilirsiniz. Sağlanan kaynakların nasıl kullanılacağı önemlidir.
Mehmet Ali Bayar -Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkan Yardımcısı:
"IMF fonlarına muhtaç olarak devam ediyoruz".
Eğer 2004'de Türkiye iç borcu çevirebilir, bankalar sistemini rasyonel hale getirebilir, uluslararası piyasalardan IMF şartına tabi olmadan, kredi alabilir hale gelirse, program zaten doğal olarak amacına ulaşmış olacaktır. Ancak o noktada mıyız değil miyiz?
Türkiye'de sonbahardan itibaren ciddi bir iç borç dönme sıkıntısının yaşanabileceğini seziyorum. IMF'siz bir Türkiye demek, daha ağır, daha yıkıcı şartlara tabi edecek bir ekonomi politikası olacaksa IMF programından daha vahim olur ve bizi yine onlara götürür.
Tuncay Özilhan -Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD):
"Biz tamamıyla aksi kanaatteyiz"
Hükümet '2004'ten sonra IMF'ye ihtiyacımız olamaz' diyerek, ülke ekonomisini de kendi performansını da risk altına sokmaktadır. Biz tamamıyla aksi kanaatteyiz. Kaldı ki, tüm limitleri zorlayarak aldığımız borçların ödenmesi sürecinde de IMF denetimi altında olma konusunda bir taahüdümüz olduğu unutulmamalı. Tabii sadece talep cephesine, mali piyasalara bakmak yeterli değil. Arz cephesinden de olaya yaklaşmak zorunlu
Prof.Dr.Osman Altuğ -İst.Ünv.İktisat Fak.Öğretim Üyesi:
"Ahmet'ten alıp Mehmet'e vermek kaynak yaratmak değildir"
Türkiye IMF'nin ortağıdır. IMF'nin görevi uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi için ve sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi için uluslararası dış ticarette ortaya çıkan kısa süreli açıkları gidermek. Türkiye'nin bütçesi, ödemeler dengesi, dış ticaret dengesi, istihdam dengesi açık, bankaların pozisyonları açık. Türkiye'de ekonomi striptiz yapıyor. Yani neresinden bakarsanız bakın açık.
Akif Hamzaçebi - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Trabzon Milletvekili - Eski Gelirler Genel Müdürü:
"Malezya'dan özendiler"
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Türkiye'yi IMF'ye daha da bağımlı bir hale getirebilir. AKP'nin vaatleri gerekse parti programında yer alan vaatler, IMF ile yürütülen programın revize edileceği yönündeydi. Ancak iktidara geldikten sonra ortaya koydukları icraat, IMF ilişkileri konusunda eski hükümetten de daha bağımlı bir durumu gösteriyor.
Malezya'ya özenip "IMF'den kurtulmak istiyoruz" demeyi doğru bulmuyorum. Ancak bunun için ciddiyet ve tutarlılık gerekiyor. Hükümette bunu göremiyorum. Mevcut pratiklere bakılacak olursa, aksine bu hükümet Türkiye'yi IMF'ye daha da bağımlı bir hale getirebilir.
Doç.Dr.Aziz Konukman -Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari bilimleri Fakültesi (İİBF) Öğretim Üyesi:
"Niyet IMF'siz devam etmek olsaydı, daha tutarlı davranırlardı".
Başbakan, "2003 ve 2004'de IMF programında başarılı olursak kendi başımıza gitmek istiyoruz." diyor. Peki başarısız olursa?.. Bu durumda bu modelin devam edileceğini zımnen ifade ediyor demektir. Mevcut programın başarısızlığa uğrama riski ciddi olarak söz konusu. Çünkü sıcak para girişi sınırlarına varıp da döviz kıtlığından devalüasyon beklentisi olunca kriz oluyor.
Buradan bir samimiyet testi yapılabilir belki. Niyetleri eğer IMF'siz devam etmek olsaydı daha tutarlı davranırlardı. Hükümet bu açıklamaları yaparak, programda bir problem olduğu kuşkusunu da ortaya atmış oluyor ki, bunun üzerine alternatif tartışmalar başlayabilir.
Masum Türker -Eski Devlet Bakanı:
"Program 2007 yılına kadar sürecek"
Türkiye'nin, her zaman IMF olmadan varlığını sürdürmesi ve ekonomisini yönetebilmesi mümkündür. IMF'ye olan gereksinme, geçmiş yıllarda özellikle ödemeler dengesinde meydana gelen açık ve üretim eksikliğinden kaynaklanan kamu finansman açıklarından kaynaklanıyor. IMF ile ilişkilerimiz, 2004 yılında mevcut programın tamamlanması üzerine kuruludur. Ama program tamamlanmazsa IMF, taahhüt edilmiş yükümlülüklerin yerine getirilmesi için gerekli süre içinde denetim ve gözetimini sürdürür.(NK)