Gerçi bu gazeteyi 12 senedir, pek çok ekonomik zorlukla cebelleşerek çıkarmaya devam ediyoruz ama, alaylı da sayılmam.
Babam gazeteciydi
Basın Yayın Yüksek Okulu eğitimi almıştım. Öte yandan, babam da eski bir yerel gazete sahibiydi. İstanbul'da başladığı gazetecilik mesleğini, kendi memleketi olan Artvin'in Murgul nahiyesinde, günlük bir gazete yayınlayarak sürdürüyordu.
Benim doğumumdan bir yıl önce, 1954'te başlamıştı "Doğu Postası" gazetesini yayımlamaya, ve ben, daha ilkokula yeni başladığım sıralarda, kumpasta dizgi dizip, dağıttığımı hatırlıyorum. Ve "yazıyor, yazıyor" diye gazeteyi elimde sallayarak, gazete sattığımı.
1991 öncesinde de Cağaloğlu'nda gazetecilik ve dizgi-montaj işleri de yapmıştım. Yani, hepten yabancı olmadığım bir konu idi. Ancak, bütün sorumluluğunu yüklenerek, muhabirliğinden dizgiciliğine, montajından baskısına kadar her şeyiyle ilgilenerek sürdürdüm.
Süreklilik çok önemli
Üstelik bir yerel gazete çıkarmak, öyle yabana atılacak cinsten kolay bir iş değil. Hem de hiç aksatmadan. Çünkü, en önemli gelir kaynağın olan resmi ilan alma hakkını muhafaza edebilmek için en gerekli şeylerin başında, süreklilik geliyor.
Zaten eğer, yerel gazetenizi basacak ve piyasaya yaptığınız diğer işlerden para kazanabilecek bir matbaanız yoksa, bir yerel gazeteyi sürekli çıkarabilmek, başkaca finans kaynaklarınız da yok ise, hemen hemen mümkün değil.
Şantaj ve korsanlık
Tabii ki, gazetecilik etiğinden ödün vermediğiniz koşullarda geçerli bunlar. Yoksa, özellikle son sekiz on yıl içinde, yerel basın imkanlarını, gazetecilik etiği dışında, yerel yöneticilere şantaj aracı olarak kullanması gibi yaygınlaşan eğilimlere kapılırsanız, artık yerel basın olmaktan çıkar, adi bir ticari meta haline geliverirsiniz.
Yayın hayatımız boyunca bu türden pek çok girişimle karşılaştık ve mücadele ettik. Bu türden "korsan gazetelerin" ömrünün kısa olduğunu da gördük. Ancak karşılarında mücadele eden bizler olmasa idik, kötü bir sürecin gelişmeyeceğini de kimse iddia edemez.
Yerelde medya sahibi olmanın elbette pek çok artısı var. Eksileri de var. Biz gerçekten gazetecilik yapmaya gayret ediyoruz. Gazeteyi de oldukça sorumlu kullanıyoruz. Öyle, magazin haberleri, ya da sansasyonel haber yapmıyoruz. Toplumu bilgilendirme ve eğitici yanı önde geliyor; bunu yapmaya çalışıyoruz.
Gerekeni yazabilmemiz saygı uyandırıyor
Müşterinin kendisinden talep gelmedikçe, özel ilan için kimsenin kapısını çalmıyoruz. Bu da bizim bağımsızlığımızın en önemli unsuru. Kimseye gebe değiliz. Elimiz kolumuz serbest ve yazılması gerekeni yazabileceğimiz bilindiğinden, bu toplumda bir saygı uyandırıyor.
Ancak, belli odakların, bizden ve dolayısıyla matbaa alanımızdan mümkün olduğunca uzak durması, bizim işlerimiz açısından bir olumsuzluğu da beraberinde getiriyor.
Bizim gözümüzün önünde olmamak, bu türden kesimler için bir önlem olarak görülüyor. Biz gazeteyi, asla bir şantaj aracı olarak kullanmadığımız için, bu konuda kendilerini zorlayan bir unsur da yok zaten. Ancak, bu konumumuz, toplumda, belli bir saygınlık da yaratıyor ve bizim istediğimiz de bundan fazlası değil.
Kazancımız yok, mesai yapıyoruz
Gazeteyi hiç kapatmayı düşünmedik. Dediğim gibi, gazeteden fazla bir kazancımız yok. Belki pek çok kez, diğer matbaa işlerimizle ve verdiğimiz mesai ile besliyoruz onu da. Ama yine de hiç kapatmayı düşünmedik. Belli ideallerimiz var çünkü, ve zaten yerel gazetecilik, idealler olmadan sürdürülebilir bir uğraş değil ülkemizde.
Elbette ki çok sınırlı olanaklarla süreli bir yayını çıkarma gayreti, hayat ritminizi de kendisine bağlı kılan bir rutine sokuyor. Uzun yıllar tatil yapma imkânı bile bulamıyorsunuz.
Çünkü kendiniz haber yapıyor, diziyor, montajını yapıyor ve basıyorsunuz. Bunları yapabilecek elemanları istihdam etme imkanı da maddeten olmadığından, mecburen tatil yapamıyorsunuz.
Kemal, Ayşegül ve ben
Ancak bizim gazetemiz açısından, şu anda her işten anlayan üç kişi olarak çalıştığımızdan, biraz daha rahatız, eski yıllara göre. Aynı zamanda şirketimiz ortağı ve Yayın Koordinatörü Kemal Kaşkar ve dizgi-mizanpaj işlerinde gazeteye de yardımcı olan grafiker eşi Ayşegül Kaşkar gazete ile ilgileniyorlar. Ben ise, son zamanlarda daha çok şirketin diğer işleriyle uğraşıyor, daha az olarak gazeteye haber yapıyor, yazı yazabiliyorum.
Gazetenin mutfak ağırlığı Kemal arkadaş üzerinde yoğunlaşıyor. Böylece sürdürüyoruz.
"Özgür" olmak için ellerimiz yeterince serbest. Ancak bu özgürlüğü, biz hep, onu sınırlayan sorumluluklarımızla birlikte ele alıyoruz. Yine de, çevresel sorumlulukları biraz fazlaca dikkate almaktan kaynaklanan eksiklerimiz de yok değil. Bunlar oldukça göreceli konular. Bazen de, çok da cesur davranmadığımızı düşündüğüm oluyor.
Karşımızdaki cepheyi küçülterek yürüyoruz
Ancak, zaman zaman yaptığımız "Don Kişot"lukları, düz bir çizgi halinde sürdürme "lüks"üne sahip değiliz diye düşünüyorum. Sistemin getirdiği ve toplumun neredeyse her alanına kılcal damarlar türünden yaygınlaşmış olumsuzluklara, tek başına, fütursuz bir saldırının sonuçlarına maddeten katlanamayacağımızı ve yayınımızı sürdüremeyeceğimizi biliyorum.
O nedenle, kendimizce belirlediğimiz bir strateji çerçevesinde, daha dikkatli, karşımızdaki cepheyi büyütmeyi değil, kuşatarak küçülterek yürümeyi hedefleyen bir çizgide yayın faaliyetimizi sürdürüyoruz. (EÖ)