"Benim önerim sorunun ulus-devletlerin demokratikleşmesi meselesinin bir parçası olarak uluslararası adalet paradigması alanına taşınmasıdır. Bunun anlamı şudur:
Çatışma, artık iki tarafın toprak ve sınırlar üzerinde yürüttüğü bir çatışma olarak geçmişten miras kalmış bir sorun olarak görülmemeli, bunun yerine her iki toplumun bugünkü demokratikleşmesi meselesinin bir parçası olarak; yani bir insan hakları sorunu olarak ele alınmalıdır."
Böylesi bir sürecin başlayabilmesi için iki toplumun birbiriyle doğrudan ilişki içine girmesi ve geçmişin tutsağı olmaktan kurtulmaları gerektiğini kaydeden Akçam, bunun yolunun ise her iki toplumun geçmişleriyle bugünleri arasında açık bir ayrım yapmayı başarmasında yattığını kaydetti.
Akçam, tarihsel süreç içinde iki toplumun ilişkilerini ayrıntılı biçimde tartıştığı dizide Türkiye toplumunun kendisiyle ve tarihiyle yüzleşmekten, ermeni toplumundan "özür dilemekten" korkmaması gerektiğini kaydetti. (AK/TK)
Taner Akçam'ın yazı dizisinin tam metnine ulaşmak için tıklayın.