Dün öğle saatlerinde İHD Genel Başkan Yardımcısı Eren Keskin, İstanbul Şube Başkanı Hürriyet Şener ve Şube yöneticileri Galatasaray Postanesi önünde toplandı.
Postane girişinde AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi ile Avrupa Birliği Konseyi Genel Sekreteri Javier Solano'ya gönderilen mektubu okuyan Genel Başkan Yardımcısı Av. Eren Keskin, AB'nin Kürt sorunun çözümünde çifte standartlı davrandığını, bunun da Türkiye'deki statükocu anlayışları güçlendirdiğini ifade etti.
İHD mektubunda AB'nin Terör örgütleri listesine Kongra-Gel'i eklemesi konusuna Kürt sorununun barışcıl çözümü perspektifinden bakılması gereğini vurgulayarak şu noktalara değinildi:
* "Kürt sorunu" Türkiye'nin yıllardır çözüm bekleyen en temel sorunlarından biridir. Kürt sorununun çözümünde iki yol izlenebilirdi.
* Birincisi "şiddet" kullanarak, "yok ederek", "inkar ederek", "denizi kurutarak" çözüm adına yaratılan çözümsüzlük!
* İkincisi, barışçıl yollarla, kimliklerin varlığına saygı duyarak, şiddeti yaşamdan çıkararak üretilecek demokratik ve siyasi çözüm!
* Birinci yol çok denendi. Türkiye'de binlerce insan yaşamını yitirdi. Binlercesi şiddetin yarattığı çatışma ortamında yaralandı. Şiddetten etkilendi. Köyler yakıldı, insansızlaştırıldı, milyonlarca insan yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kaldı.
Barışcıl çözüm çağrısı
Türkiye'nin AB üyeliği konuşulurken Kürt sorununda çözümsüzlük politikasının sürdüğünü vurgulayan İHD, mektubunda şu görüşlere yer verdi:
* Kürt siyasetçiler hala cezaevinde. Boşaltılan köylere geri dönüş hala gerçekleşmedi, Faili meçhul cinayetler aydınlatılmadı. Kürt kimliği Anayasal düzeyde tanınmadı. Tüm bunlara rağmen şu anda yaşamımızda barışçıl söylemler yaşam buluyor.
* Sorunlar hala yoğun. Barış isteyen Kürtlerin çabası ile şiddet büyük ölçüde yaşamımızdan çekilmiş durumda
* Birliğinizin terör örgütleri listesine aldığı Kongra-Gel de gerek yazılı tüzüğünde gerekse açıklamalarında şiddeti reddeden bir tavır içinde olduğunu ifade etmektedir.
* Birliğinizin terör örgütleri listesini genişleterek, bu barışçıl gelişmelere katkı sunmayacağını, tam tersine böylesi bir kararın Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünü güçleştireceğini düşünüyoruz.
* AB'nin Kürt sorunun çözümüne katkısı "terör örgütü listesi" genişleterek değil, Türkiye'nin demokratikleşme ve sivilleşmesine, uluslararası hukuku dikkate alarak yapacağı etki ile gerçekleşecektir.
* Bizler insan hakları savunucuları olarak, Kürt sorununda barışçıl ve demokratik bir çözümden yanayız. Çatışma ortamının sona ermiş olmasının halkın günlük yaşamına yaptığı olumlu etkileri görüyor ve bunun sürmesini istiyoruz.(YS/BB)