* Fotoğraflar: HDP
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Herkes İçin Adalet Kampanyası çerçevesinde HDP Engelliler Komisyonu, engellilerle çevrimiçi buluştu.
Toplantıya DİSK Engelliler Komisyonu, Engelliler Konfederasyonu, HDK Emekli ve Yaşlılar Meclisi'nin de de aralarında bulunduğu çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi ile engelli katıldı. Toplantıda işaret dili tercümanı da çeviri yaptı.
“Krizler engelli camiasında ağır hissediliyor”
Toplantının başlangıcında HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ile HDP Engelliler Komisyonu Eş Sözcüleri Hatice Betül Çelebi ve Musa Piroğlu birer konuşma yaptı.
Hatice Betül Çelebi, “Yıllardır çözüm bekleyen milyonlarca engelli yurttaşın sorunlarının çözümüne yönelik bu buluşmanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi.
HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu da “Ağır bir süreçten geçiyoruz bir yandan salgın bir yandan ekonomik ve sosyal kriz. Öte yandan da genel toplumsal krizin ağırlığıyla herkesi etkilediği bir dönem. Ne yazık ki krizler engelli camiasında ağır bir şekilde hissediliyor. Toplumun en ötekileştirilmiş kesimini oluşturuyoruz. Engellilerin sorunlarının ağırlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Kazanılmış haklarımızın da adım adım elimizden alındığı bir dönemden geçiyoruz” diye konuştu.
“Kapsamlı kamusal politika oluşturulamıyor”
HDP Eş Genel Başkanı Sancar konuşmasında şunları söyledi:
“Türkiye’de devletin yok saydığı, yasalarda uluslararası sözleşmelerde belirtilen hakların uygulanmadığı çok geniş bir toplum kesimi var. Milyonlar var. Bunların içinde engelliler de özel bir yer tutuyor.
“Hakları yok sayılan bu yurttaşların önemli bir bölümünü oluşturan engellilerle ilgili maalesef kapsamlı bir kamusal politika oluşturulamıyor. Bu konuda bizim de parti olarak eksiklerimiz olduğunu buradan belirtelim. Bugüne kadar derinlemesine sistemli bir çalışma programı ve faaliyet planı oluşturamadık. Eksiklerimizi gidermek için bu dönem çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Bu toplantıyı da bu çalışmalarımızın bir başlangıcı olarak kabul edelim.
“Engelli sayısı konusunda istatistik yok”
“Engelli yurttaşlar, hayatları boyunca bizim şimdi yaşadığımız güvencesiz kapanmayı yaşamak zorunda bırakılıyor. Böyle bir hayata mecbur ve mahkum edilmeye çalışılıyorlar. Türkiye’de kaç milyon engellinin yaşadığı bile belli değil.
“Çünkü bu konuda, doğru dürüst istatistik yok. Bu istatistiklerin sağlam bir şekilde ortaya konulmasının elbette politik nedenleri var.
“Eğer gerçekten sayılar doğru bir şekilde tespit edilse, ki 2000 yılında yapılan nüfus sayımında yüzde 12’nin üstünde bir oran tespit edilmişti- devletin yükümlülüklerini de çok daha fazla ve hızlı yerine getirmesi talebi çok daha sağlam bir temele dayanacaktır.
“Destekler ihtiyaca göre yapılmıyor”
“Engellilere yapılan desteklerde dahi ayrımcılık yapılıyor. Her alanda olduğu gibi bu alanda da ayrımcılık yapılıyor. Daha çok siyasi rant ve bir tür siyasi iktidara bağımlılık amacıyla yapılıyor.
“Destekler gerçek ihtiyaç ölçütüne göre değil yandaşlık ve siyasi ilişkiler esas alınarak yapılıyor. Bunun da yine yurttaşlık kavramına, demokrasiye büyük bir aykırılık oluşturduğunu belirtelim.
“Erişilebilirlik son derece önemli bir haktır”
“İşaret dili konusunda da bu erişilebilirlik açısından son derece önemli, büyük eksiklikler yaşanıyor. Aslında engellilerin yok sayıldığına dair en önemli göstergelerden biri bu. Ama sadece bu değil. Şehrin yapısı, kentlerin durumu da engellilerin yok sayılması üzerine kurulmuştur.
“Erişilebilirlik son derece önemli bir haktır. Ama bu hakkın hayata geçirilmesi için kamunun çalışması, devletin çalışması ve bu alana ciddi bütçe paylarının ayrılması gerekiyor fakat maalesef bu da gerçekleşmiyor.
“İstihdam sayısı 100 bini geçmiyor”
“Engellilerin ihtiyaçlarını karşılayacak, yaşam haklarının bir parçası olan ihtiyaçlarını hayata geçirecek hizmetler sunulmuyor. Tam tersine ayrımcılık en derin düzeyde.
“10 milyona yakın engelli olduğunu tahmin ediyoruz ama bugün engelli kadrosu adı altında istihdam edilenlerin sayısının 100 bini geçmediğini görüyoruz. Yani 10 milyon engelli yüz bin istihdam. Bu 100 binin 30 bini de pandemi döneminde işlerinden atıldı.
“Bütün bu gerçekleri bütünlüklü ve kapsamlı bir politika, yaklaşım ve değerlendirme çerçevesinde ele alma mecburiyetimiz vardır.” (AS)