* Fotoğraf: bianet
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) önerileri çerçevesinde küresel hava kirliliği seviyesini azaltmanın, ortalama yaşam süresini 2,2 yıl artırabileceği tespit edildi.
AA’nın The Hill'den aktardığına göre, Chicago Üniversitesine bağlı Hava Kalitesi Yaşam Endeksinin (AQLI) yayınladığı raporda, ortalama bir insanın DSÖ tarafından kabul edilen hava kirliliğinin üç katından fazlasına maruz kaldığı ve bu durumun ortalama yaşam süresini 74'ten 72'ye düşürdüğü ortaya konuldu.
Küresel hava kirliliği seviyesini azaltmanın, ortalama yaşam süresini 2,2 yıl artırabileceği tespit edilirken, DSÖ standartlarını karşılayacak küresel değişikliklerle birlikte, insanların toplu olarak gezegenin nüfusuna 17 milyar yaşam yılı ekleyebileceği aktarıldı.
Çin'de son yıllarda çevre konusunda uygulanan çarpıcı gelişmelerin dünya için bir fırsat olduğu ileri sürülürken, ABD'nin benzer değişiklikleri yapmasının uzun zaman aldığı belirtildi.
Çin'de söz konusu gelişmeler sayesinde kirlilik yüzde 29 azalırken ortalama yaşam süresi yaklaşık 1,5 yıl arttı.
DSÖ'nün şehirlerdeki hava kalitesi için hazırladığı rehberi, PM 2.5 seviyelerinin (çapı 2,5 mikrometreden küçük olan ince partikül madde) metreküp başına 10 mikrogramın altında olması gerektiğini belirtiyor. Ancak araştırma, bir kişinin ortalama metreküp başına 32 mikrogram konsantrasyona maruz kaldığına vurgu yapıyor.
Araştırmadan öne çıkan başlıklar şöyle:
DSÖ'ye göre, metreküp başına 25 mikrogram partikül madde, hava kirliliğinde en üst sınır kabul edilirken, buna PM 2.5 sınırı deniyor. 100'ün üzerinde kaydedilen oranlar sağlığa zararlı, 250'nin üzerindeki ölçümün ise alarm seviyesi olduğu belirtiliyor.
Dünya nüfusunun yüzde 91'i hava kalitesinin DSÖ’nün belirlediği sınırların üzerindeki yerlerde yaşıyor. DSÖ, her yıl dünya genelinde dış ortam hava kirliliği nedeniyle 4,2 milyon ölüm yaşandığını söylüyor. 3,8 milyon ölüm, evlerde kullanılan ve kirli yakıtlarla çalışan ocaklara maruz kalmasından kaynaklanıyor.
Dünyadaki 15 yaşın altındaki çocukların ise yüzde 93'ü kirli hava soluyor ve hava kirliliğine sebep olan kirleticilerin, bir annenin plasentasını geçerek rahimdeki fetüslere kadar ulaşabileceğini ortaya koyan araştırmalar bulunuyor.
Günümüzde dünya nüfusunun yarısının sağlıkla ilgili tehditleri değerlendirmek üzere gerekli olan verilere erişimi bulunmuyor. Bunun yanı sıra, hava kalitesinin yasalar uyarınca belirlenmiş seviyelerin altında tutulmasına dair mevzuata sahip ülkeler dahi sürekli olarak bu sınırları ihlal ediyor.
(TP)