Mikdat Kadıoğlu "Türkiye'de afet kültürünün sıfır olduğunu" düşünüyor:
* Marmara depremi oluncaya kadar Türkiye'de deprem öncesi hazırlık diye bir şey de bilinmiyordu. Ne zaman ki, insanların uzun boylu canı yandı, ondan sonra depreme karşı hazırlanmak gerektiğini anladık.
* Sel felaketi için de aynı durum söz konusu. Selin de bir öncesi ve sonrası vardır. Ama Türkiye'de bu nedense bilinmiyor.
Son selleri kestirmek zor değildi
* Daha da acıklısı şu: Son yağışların sel felaketi yaratacağını kestirmek hiç zor değildi. Bunun da nedeni basit:
* İki tür sel vardır. Ani sel ve normal sel. Ani sel, birden bastırır. Tahmin edilmesi zordur. Normal sel ise, uzun süreli yağışların kaçınılmaz sonucu olarak gündeme girer. Uzun süreli yağış sırasında toprak suya doyar ve bunun beklenen sonucu seldir. Bir yağışın giderek sele dönüşeceğini anlamak için, yerin üstüne bakmak yeterlidir.
Sel için mevzuat bile yok
Türkiye'de afeti inkar psikolojisinin yaygınlığına dikkat çekiyor Mikdat Kadıoğlu:
* O kadar ki, selle ilgili bir mevzuat bile yoktur. Meteorolojinin görev tanımı içinde sel tahmini yer almaz. Onlar 'etkili yağış' dediği zaman, sen anlayacaksın ki sel gelebilir.
* Bir tek Devlet Su İşleri'nin görev tanımı içine 'sel' biraz girer. O da sadece derelerin ıslahı çerçevesinde... Oysa sel, sadece derelerin taşmasıyla ortaya çıkmaz ki..."
Kaç çeşit sel?
Böylece "kaç çeşit sel" olduğu konusunun kapısı aralanıyor. Kadıoğlu 4 tür sel olduğunu hatırlatıyor:
* Nehir selleri: ABD'de tıpkı hava tahmini gibi, nehir selleri ile ilgili olarak tahminler yayınlanır.
* Şehir Selleri: Caddeler dereye dönüşür.
* Kıyı selleri: Genellikle fırtına ile birlikte gelir. Deniz taşmasıyla kıyıdaki su seviyesi yükselir.
* Kırsal seller: Yağış miktarı o kadar yüksektir ki, toprak suyun tamamını ememez.
Selden kurtuluş var mı?
"Kurtuluş yok" diyor Kadıoğlu: "Her yer sele maruz kalabilir. Çölde de sel olabilir."
Ve söz dönüp dolaşıp yine meteoroloji tahminlerine geldiğinde, Mikdat Kadıoğlu'nun tespiti epeyce ironik:
"Bizde Meteoroloji sanki güzel havaları tahmin etmek için kurulmuş. Dünyanın hiçbir yerinde böyle değildir. Zambiya'da bile..." (NU)