Fotoğraf: seninmedyan.org
Haberin İngilizcesi için tıklayın
İstanPol, Friedrich Ebert Stiftung Türkiye Temsilciliği'nin desteğiyle "Türkiye'de Gençlerin Güvencesizliği: Çalışma, Geçim ve Yaşam Algısı" başlıklı bir araştırma yayınladı. Araştırmanın proje ekibinde, Alphan Telek, Seren Selvin Korkmaz, Gülşen Doğan, Arif Safa Yükselay yer aldı.
Araştırma, Türkiye’de gençlerin çalışma ile ilgili algıları, işyeri deneyimleri ve bunlarla ilgili olan beklentileri, geçim koşulları ve gelecek beklentileri, bu gençleri ortaklaştıran veya ayrıştıran hisleri, siyasete ve siyasetçilere yönelik algı ve beklentilerini tespit etme amacıyla yapıldı.
Araştırma, eğitim ve istihdam durumlarına göre gruplandırılan 25 kişi ile ve odak grup görüşmeleriyle gerçekleştirildi. Odak gruplar, yüksek eğitim almış çalışanlar ve üniversite öğrencileri; yüksek eğitim almayan ve daha çok fiziksel emeğe dayalı işlerde çalışanlar ve ne istihdamda ne eğitimde olanlar olmak üzere üç gruptan oluştu.
* Gençlerin iş ve çalışma yaşamına dair görüşlerinde "kayırmacılık" algısı önemli bir yer tutuyor. Gençler iş bulurken veya çalışma ortamında akrabaların veya tanıdıkların varlığının bu süreçleri kolaylaştırdığını ve işe alımlarda liyakat usulünün değil referans ve kayırmacılığın etkili olduğunu düşünüyor.
* Araştırmaya katılan gençlerin eğitim ve istihdam durumu fark etmeksizin geçim sıkıntısı çektikleri ve bu durumun gençleri aileleri ile yaşamaya zorunlu kıldığı öne çıkan bir diğer unsur. Aile, önemli bir sosyal gelir kaynağı olarak güvencesiz gençlerin hayatta kalma stratejisi ve desteği olarak öne çıkıyor.
* Araştırmada gençler kredi kartı, ev kredisi ve Kredi Yurtlar Kurumu’ndan alınan öğrenci kredileri gibi borçlara sahip olduğunu söyledi. Bu durum gençlerin gelecek planlarını etkiliyor.
* Gençlerin eğitim durumları, istihdama katılıp katılmamaları ve meslekleri farketmeksizin “güvencesizlik ve belirsizlik” hislerinde ortaklaştıkları görülüyor.
* Ortaya çıkan bir başka önemli konu ise güvencesizliğin genç kadınlarda erkeklere göre daha fazla olması. Kadınların mesleki kimliği ve becerilerinden ziyade kadın olması ve ücretsiz kreş gibi sosyal haklardan yoksunluk kadınların çalışma hayatındaki kırılganlıklarını daha da artırmaktadır.
* Katılımcıların ülkenin geleceğine yönelik olumsuz algısında siyasetçilere ve siyaset kurumuna güvensizlik ön plana çıkıyor.
* Kendileri de genç olan katılımcılar “genç nesilden” umutlu olduklarını, gençlerin Türkiye’nin sorunlarını çözebileceklerini ifade ediyor.
* Katılımcıların ülkenin bugünü ve geleceğine dair algılarında siyasetçilere olan güvensizlikleri ve seçimlere yönelik bıkkınlık hisleri ön plana çıkıyor. Katılımcılardan bazıları seçimlerin ve sonuçlarının “bir işe yaramadığını”, siyasetçilerin kendilerini gerektiği gibi temsil etmediklerini vurguluyor.
* Katılımcıların siyasetin geneline yaklaşımında lider odaklı bir değerlendirme söz konusu oldu. Katılımcılar, ülkedeki sorunların çözümü için güvenilir ve beklentileri karşılayabilecek bir liderin gerekliliğini ifade etti.
Katılımcılara “Fırsatınız olduğunda ülkeden gitmek, başka ülkede yaşamak ister misiniz?” sorusu sorulduğunda katılımcıların çoğunluğu ülkeden gitmek istediklerini, mesleklerini yapabilecekleri başka bir ülkede yaşamak istediklerini ifade etti. Bunda Türkiye'de siyasetçilere olan güvensizlik, iş yaşamında ve gündelik hayatta yaşanan endişe ve kaygıların kaynağı olan belirsizlik ve liyakat temelli olmayan kayırmacılığa dayanan ilişkilerin hayatın her alanına yayılmasından duyulan hoşnutsuzluk etkili.
Gençler sorunların temel kaynağı ve sorumlusu olarak siyasetçileri görüyor ancak yanlış politikalara rağmen gençler çözümün de yine siyasette olduğunu düşünüyor. Gençlere göre şu anki mevcut aktörler Türkiye’nin sorunlarını çözmekten uzak. Ancak katılımcıların çoğu için, 31 Mart 2019 yerel seçim sonuçlarının önemli bir kırılma noktası olduğu ve “bir şeylerin değişebileceği” algısını yarattığı öne çıktı. Araştırma raporuna buradan ulaşabilirsiniz.
(SO)