Gazeteciler uzun bir süre sonra ilk kez bugün kendi hakları için bir araya geldi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İzmir Şubesi öncülüğünde basın mensuplarının yaşadığı ekonomik ve mesleki sorunları protesto etti.
Gazeteciler Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerindeki ÖSYM binası önünden Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne kadar "Geçinemiyoruz, haberiniz olsun" pankartı arkasında yürüdü. "Krizin bedelini patronlar ödesin" ve "Maaşlar dipte enflasyon zirvede" dövizleri taşıdı. Hep bir ağızdan "Dolu haber boş cüzdanla yapılmaz" diyerek gazete sahiplerine seslendi.
Yürüyüş sonunda TGS İzmir Şubesi Başkanı Nil Kahramanoğlu bir basın açıklaması yaptı. Türkiye'de ağırlaşan ekonomik krizle birlikte ciddi bir yoksullaşma yaşandığını söyledi.
Açık sınırı 18 bin 978 lira olduğundan bahsedeb Kahramanoğlu, "Yılın başında asgari ücret seviyesine getirilen maaşlarımızla ayakta kalmaya çalışıyoruz. Aldığımız yemek ücretleriyle 10 gün yemek yiyemiyoruz. Yani karın tokluğuna bile çalışmıyoruz. Tüm bu kötü tabloya rağmen mesleğimizin ilkelerini yerine getirmeye devam ediyoruz” dedi. Ekonomik krizden gazetecilerin de etkilendiğini söyleyip hükümetin politikalarını eleştirdi:
Türkiye ağır bir ekonomik kriz yaşıyor. İktidar her ne kadar bu krizi kabul etmese de özellikle son iki yıldır ciddi bir yoksullaşma yaşandı. Elbette bu yoksullaşmadan gazeteciler de nasibini aldı. Biz gazetecilerin ortalama ücretleri, açlık sınırına hatta onun da altına geriledi. Yılın başında asgari ücret seviyesine getirilen maaşlarımızla ayakta kalmaya çalışıyoruz. Aldığımız yemek ücretleriyle 10 gün yemek yiyemiyoruz. Yani karın tokluğuna bile çalışmıyoruz. Tüm bu kötü tabloya rağmen mesleğimizin ilkelerini yerine getirmek için mücadele veriyoruz.
Hemen her gün yurdun dört bir yanında açlık, yoksulluk haberleri yapan, işçinin, memurun, emeklinin 'Geçinemiyoruz' çığlıklarını iktidara, patronlara duyurmaya çalışan bizler de bu çığlığa ses katıyoruz. Geçinemiyoruz.
Bugün burada haber yapmak için değil, haber olmak, gazete patronlarına sesimizi duyurmak için toplandık. Evine girecek ekmeğin derdine düşmüş bir gazeteciden iyi haber bekleyemezsiniz. Ev sahibinden gelecek telefondan, elektrik-su faturasına bakmaktan korkan gazeteciden özverili çalışma bekleyemezsiniz. Çocuğunun oyuncak istemesinden korkan gazeteciden basın özgürlüğünü savunmasını bekleyemezsiniz. Kitap alamayan, sinemaya, tiyatroya, konsere gidemeyen gazeteciden yaratıcılık bekleyemezsiniz.
Bugün ülkenin dört yanında bu tabloyu yaşıyoruz. Biz gazetecilerin haklarının gasp edilmesine sessiz kalmayın. Sesimizin ve sözümüzün özgürlüğü tüm toplumun özgürlüğüdür. Çünkü haberci olmazsa haberiniz olmaz.
Kahramanoğlu son söz olarak 24 Temmuz Çarşamba'nın Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü (Türkiye’de sansürün kaldırılışının 116. yılı) olduğunu hatırlattı ve "Matbaalardan, gazetelerden 116 yıl önce sansür memurlarını kovan meslek büyüklerimizin bıraktığı bu mücadele geleneğini sürdüren bizler, sansüre, oto-sansüre karşı ve basın özgürlüğü için yürüttüğümüz mücadelenin yanına, daha iyi bir ücretle çalışma mücadelesini de ekliyoruz" dedi.
(HA)