Şikayetçi Mehmet Soykan, "Bitlis Birinci Dünya Savaşı'nda Ermeni Çetelerinin Katliamına Uğramış Mağdurlar Derneği" ve Kemal Kerinçsiz'in de aralarında bulunduğu 15 müdahilin bu sıfatlarının kaldırılmasına karar veren Mahkeme Başkanı Hacer Bayraktar, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına uyma yönünde karar verdi.
"Düşünce hakim kararıyla mahkum edilemez"
Mahkeme, dün (6 Şubat) görülen duruşmada Nüfus Müdürlüğü'nden istenen Hrant Dink'e ait ölüm kaydının güncellenmemiş olduğunu belirterek yeniden istenmesine karar verdi. Yargılamaya 14 Haziran'da devam edilecek.
Dink ile birlikte yargılanırken Basın Kanunu'na göre sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle beraat eden Karin Karakaşlı dünkü duruşmaya katılmadı. Dink ve Karakaşlı'yı 30'un üzerinde hukukçu savundu.
Dink ve Karakaşlı'nın avukatı Bahri Bayram Belen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ceza verilmemesi yönünde sunduğu tebliğnamesine katıldıklarını, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin bozma ilamını hukuki açıdan yetersiz, Ceza Genel Kurulunun kararını da çelişkili bulduklarını ifade etti.
Av. Belen, "Düşüncelerin hiçbir zaman hakim kararıyla mahkum edilemeyeceği sonuçta anlaşılacak" dedi.
Dink'in avukatlarından Fethiye Çetin, Hrant Dink'in yokluğunda davaya katılmaktan büyük üzüntü duyduğunu söyledi. Av. Çetin, "Müdahil olarak linç ortamı yaratanların duruşmadan çıkarılmasını talep ettik. Bu talebimiz kabul edildi" dedi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararıyla ilgili görüşleri sorulan müdahil Soykan da "Merhuma Allah'tan rahmet, avukatlarına başsağlığı diliyorum. Yargıtay'ın kararına gelince, avukat bey fikir özgürlüğünden söz ediyor. Bu, fikir özgürlüğü değil hakarettir. Bana göre bu karar siyasidir. Uyulmamasını istiyorum" diye konuştu. Buna rağmen mahkeme, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına uyulmasına hükmetti.
"Eleştiri hakkının tipik kullanımı"
Hrant Dink, Diaspora Ermenilerini eleştirdiği "Ermeni Kimliği" başlıklı dizi yazısında, "Türk'ten boşalacak zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni'nin, Ermenistan ile kuracağı asil damarında mevcuttur" ifadeleri nedeniyle Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce cezalandırılmıştı.
Eylül 2006'da Yargıtay Ceza Genel Kurulu, davayla ilgili olarak, kurumlar eleştirilirken görüş açıklama niteliğinde olmayan küçültücü ve aşağılayıcı sözlerin ifade özgürlüğünde değerlendirilemeyeceğine hükmetmişti.
Karara katılmayan Yargıtay Başkanvekili ve Ceza Genel Kurulu Başkanı Osman Şirin ile üye Muvaffak Tatar ise ifade özgürlüğünün Türkiye'de evrensel bakışa uygun korumaya kavuşturulamadığını belirtmişlerdi.
Başkan Osman Şirin ile üye Muvaffak Tatar, ortak hazırladıkları karşı oy gerekçesinde ise yerel mahkeme kararına katılmadıklarını, yazının "eleştiri hakkının tipik kullanımı" olduğunu ifade ettiler.
Ortak gerekçede, "o zehirli kan" ifadesiyle, 1915 olayları nedeniyle "Ermeni"de yer alan hatalı ve saplantılı anlayışın kastedildiği anlatıldı.
Ortak gerekçede, Türkiye'de karşı fikrin serbestçe ve korkusuz biçimde söylenmesinden hala korkulduğu, söylemine izin verildiğinde o görüşlerin kabullenilmiş sayılacağı ve yandaş toplayacağının düşünüldüğü ifade edildi.
Dink'in davaları AİHM'de
19 Ocak'ta Yayın Yönetmeni olduğu gazetesinin önünde öldürülen gazeteci Hrant Dink, eski Ceza Kanunu'nun (TCK) 159. maddesinde tanımlanan "Türklüğü alenen tahkir ve tezyif" suçundan ertelemeli 6 ay hapse mahkum olmuştu. Gazeteci, Türklüğe hakaret etmediğini her platformda dile getirirken hakkında aynı suçlamayla ve "yargıyı etkilemeye teşebbüs" iddiasıyla başka davalar da açılmıştı.
Kurşunların hedefi olmadan önce Dink, son yazısında, aldığı tehditlerden tedirgin hale geldiğini belirtmiş, mahkumiyetine ilişkin davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşımak zorunda bırakıldığını ifade etmişti. (EÖ/TK)