Meclis görüşmelerinde söz alan çoğu milletvekilleri, oturumu açan Başbakan Jean-Pierre Raffarin dahil, Türkiye'nin AB'ye girmeye hazır olmadığının altını çizdiler.
Oylamasız oturumu başlatan Başbakan Raffarin, yirmi dakika süren konuşmasında, Türkiye'nin AB üyeliği yolundaki talebinin de bunun yol açtığı tartışmaların da "meşru" olduğunu açıkladı.
Türkiye'nin AB'ye üyeliği tartışmalarının bu ülkenin 31 Temmuz 1959'da Ortak Pazar yönetimine yaptığı ilk başvurusundan beri söz konusu olduğunu hatırlatan Raffarin, "Türkiye halkının umudu dikkate alınmalı ki bu umudu harekete geçiren reform güçleri umutsuzluğa kapılmasın. Ancak Türkiye halkına yalan söylemeyelim" sözlerinde ısrar etti.
Fransa halkının son sözü söyleyeceğine vurgu yapan Raffarin, "Belirtmek gerekir ki, Türkiye'nin AB'ye girişi ne bugün, ne yarın, ne de gelecek yıllar için mümkün değildir" diye ekledi. Başbakanın partisi UMP'ye bağlı bazı milletvekilleri de, Türkiye ile ilgili nüfus dengesizliği, büyüklüğü gibi "sorunlar"a işaret ettiler.
Başbakandan sonra söz alan Meclis Sosyalist Partisi (PS) Grubu Başkanı Jean-Marc Ayrault, Türkiye'nin üyeliğini destekleyen ve bunu AB'nin zenginleşmesi olarak değerlendiren Ayrault, Fransa'nın Türkiye'nin üyeliğini 50 yıldır destekledikten sonra bu konunun alelacele tartışılmasını eleştirdi.
Ayrault, bugün için gündemde olan sorunun Türkiye'nin üyelik için şartlarını yerine getirip getirmediği olduğunu savundu. Ona PS milletvekili Jean-Marie Le Guen ve "Çok kültürlü bir Avrupa modelinin gerekliliğine" değinen Gironde milletvekili Noël Mamère destek verdi.
UMP Partisinin genel tutumu ise, ilerlemelere rağmen (Türk Ceza Kanunu'nun kabul edilmesi, Kürt azınlığının kabul edilmesi ve işkencenin kaldırılması vs), düzenlemelerin zor hayata geçtiğini ve üyelik şartların tam olarak yerine getirilmediği yönünde.
Sağcı UDF Partisi Genel Başkanı François Bayrou ise, sorundan kaçılmasını eleştirerek açıkça 17 Aralık'ta Türkiye'ye müzakere tarihi verilmesine karşı çıktı.
"Dağınık bir Avrupa riskli"
Bayrou, Türkiye'nin AB'ye üyeliği "dağınık bir Avrupa"ya yol açacağını, üyelikle birlikte AB'nin sınırlarının kriz halindeki Suriye, Irak, İran'a dayanacağını ifade etti. Kıbrıs ve Ermeni sorununun da işin içine gireceğini iddia eden Bayrou, Türkiye'ye "ayrıcalıklı ortaklık" statüsü verilmesini savundu.
Komünist ve Cumhuriyetçi Grubu Başkanı Alain Bocquet de, "hayır"cı tarafta yer aldı. Boscquet, Kıbrıs'ta Rum ve Türk tarafları arasındaki "uçurum"a değindi, Af Örgütü'nün işkencenin sorun olarak kaldığına ilişkin değerlendirmesini örnek verdi.
Türkiye'nin üyeliğine sadece Merkez partilerle Komünistler değil. Başını Hauts-de-Seine Milletvekili Philippe Pemezec'in çektiği on kadar milletvekili, buna açıkça karşı çıkıyor.
Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Edouard Balladur, Türkiye ile zaten zor işleyen 25 ülkeli AB kurumlarının daha da zor çalışacağını açıkladı. (EÖ/BB)
(*) Lemonde.fr sitesinde "AFP" kaynağıyla yayımlanan haberi Erol Önderoğlu, özetleyerek Türkçeleştirdi.