Karadenizli'nin yaşamında 3 - 4 ayı yoğun bir şekilde dolduran yeşil zulufların harmanlarda kahverengi kabuklara dönüştüğü bir altın olan fındıkta dünya piyasalarının yaklaşık yüzde 70'ini elimizde tutmayı başardık.
Ancak genellikle siyasilerin oy hesaplarıyla izledikleri popülist politikalar sonucu fındıkta arz fazlası nedeniyle depolarda binlerce ton fındığın kaderi ile baş başa kaldığı hep dile geldi.
İşte böylesine bir kargaşa içinde 2000 ve 2001 yılı ürünlerine kadar yapılan yanlışlar son 2 yılda ise başta Trabzon Ticaret Borsası olmak üzere, diğer üretici ve ihracatçı birlikleri ile iş dünyasının görüşleri doğrultusunda oluşturulan politikaların getirdiği bir istikrar ortamında, Türkiye, dünya fındık piyasasında yönlendirmeyi eline geçirmeye başladı.
Şimdi fındık yine gündemde. Ancak bu kez 2 sorunla. İlki uzun yılların yanlış poltikalarıyla depolarda bekleyen arz fazlası fındık. Diğeri ise bu arz fazlasının önlenmesi için fındık sökene 150 milyon lira verildiği iddiaları.
İdiiayı ise ortaya Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı İbrahim Yetkin attı. Yetkin, hemen her yıl 600 bin tonluk rekolteden 150-200 bin tonluk arz fazlası fındık oluştuğunu, oysa Türkiye'nin fındık yağı açığı olduğunu söyledi. Yetkin "Fiskobirlik'e 2-3 yağ fabrikası kurdurularak fındık değerlendirilebilir" dedi.
Türkiye'nin kabuklu olarak 600 - 700 bin ton ihraç şansının olduğu, 1 milyar doların üzerinde döviz kazanabileceğimiz fındıktaki politikalar çok büyük önem taşıyor.
Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Mehmet Cirav, "Ne yazık ki bu çok ürettiğimiz fındığı aynı miktar da satamıyoruz. Bunun sebebi de geçmişte uygulanan hatalı politikalar" dedi. En çok fındık üreten ülke olarak mutlaka fındık satış payının yüzde 90'ını almamız gerektiğine işaret ederek, şu an yüzde 70 satış payımız olduğunu vurgulayan Mehmet Cirav, şunları söyledi:
"Türkiye'de fındık alanları sökülmeli deniliyor. Halbuki fındık alanları sökülmemeli, bilakis korunmalı. Zira ülkemizde 500 bin ile 650 bin ton arasında fındık üretiliyor. Bu ürünlerin 5 yıllık ortalaması alındığında ve doğru politikalar izlendiğinde fındığın satılmasında bir sorun olmayacağı görülecektir. Bu bölgede fındığa alternatif ürün konusunda bir proje bulunmamaktadır. Ayrıca Türkiye yağ gereksinimini fındıkla çözmektedir. Fiskobirlik'in yağlığa ayırdığı fındık miktarı son yıllarda azalmıştır. Avrupa kendi üreticisine kontrol üzerinden prim vermektedir. Söküm için 150 milyon verildiğini zannetmiyorum. Sonuç olarak fındıkta kilo başına prim sisteminin uygulanmasını doğru buluyoruz."
OLTAN: "KİVİ PROJESİ TUTMADI"
Oltan Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Oltan ise Karadeniz Bölgesi'nde fındığa ve çaya alternatif ürün olarak sadece Rize ilinde kivinin gösterildiğini, ancak bu projenin de tutmadığını belirtti. Oltan, "Fiskobirlik kendi bünyesinde özel sektör gibi hareket etmelidir. Fındık piyasasında fiyatın arz ve talebine göre kendiliğinden oluşmasına zemin hazırlanmalıdır. Bu şekilde gelişecek olan politikalar fındıktaki rekabet gücümüzü daha da artıracaktır" dedi.
FİSKOBİRLİK: "PLANLAMA SORUNLARI ÇÖZER"
Fiskobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Durusu da "1964 yılından sonra Türkiye tarımının planlanmamış olmasından dolayı popülist politikalarla hiçbir planlama yapılamadı. Tapu kadastro yok. Planlama yok. Çiftçi kayıt sistemi yok. Halbuki tarım planlama işidir" diyor.
Pazara göre planlama yapılması gerektiğine dikkat çeken Durusu, şunları söyledi:
"Çeşitli argümanlarla, pazarda tanıtımlarla bunu geliştireceksin. Planlama yapılmış olsaydı Fiskobirlik bu denli eleştirilmeyecek ve yaptığı hatalara düşmeyecekti. 2000 yılında hükümetin aldığı değişim kararları, AB'ye giriş süreci ve Türkiye'nin yaşamış olduğu ekonomik sıkıntı tarıma da yansıdı. Fiskobirlik olarak biz diyoruz ki, fındığın desteklenmesi farklı bir olay, Fiskobirlik'in desteklenmesi farklı bir olay. Zaten yeni yasa da bunu öngörüyor."
ARSLANTÜRK: "AVRUPA FINDIKLARINI SÖKSÜN"
Arslantürk Fındık Yönetim Kurulu Başkanı Sabahattin Arslantürk ise, fındığın yılda 700 milyon dolardan daha fazla bir döviz getirisi sağladığını kaydetti. Fındığın toplam tarımsal döviz girdisinde yüzde 30 gibi bir değere sahip olduğunu vurgulayan Arslantürk, "Bugün dünyada fındık sökülecekse, sökecek ülkeler Avrupa olmalıdır. Çünkü onların gelir düzeyi yıllık 15 - 16 bin euro civarındadır. Karadeniz üreticisinin gelir düzeyi ise 400 - 600 euro civarında. Böyle bir sökümün Avrupa'da yapılması neticesinde dünyada arz fazlasından bahsetmek de ortadan kalkacaktır" diye konuştu.
İnce oyunlar var
Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Mehmet Cirav: Avrupa ülkeleri ithalatta alınan gümrük vergilerinden muaf tutulmaktadır. Bu muafiyet Azerbaycan ve Gürcistan fındıkları için de uygulanıyor. Buda gösteriyor ki, Türk fındığına alternatif dikim alanlarını geliştirmek amacındalar. Bunlar Türkiye'nin rekabet gücünü kaybetmesini sağlamak için yapılmaktadır.
Fındık vazgeçilemez bir ürün
Oltan Gıda Sahibi Kenan Oltan: Prim sisteminin ülkemize maliyeti 50 - 100 milyon dolardır. Prim sistemi, 1987 yılında tatbik edilmiş ve Fiskobirlik o dönemde 20 bin ton gibi düşük bir alım yapmıştır. Bu da gösteriyor ki, fındığın önü açık olduğu zaman alıcı ve satıcı daha rahat, daha güvenilir hareket etmektedir. Karadeniz'in coğrafi konumu mevcut fındık ve çay ürünlerine elverişlidir. Fındığa ve çaya alternatif ürün projeleri tutmamıştır. Onun için bu iki ürün ülkemiz ve dünya için vazgeçilmez bir ürün ve potansiyeldir. Önemli olan işaret ettiğimiz sorunların giderilmesidir.
Avrupa fındık sahalarını artırıyor
Fiskobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Durusu: Şimdi Fiskobirlik yeniden yapılanma sürecinde. Fındıkla ilgili olarak desteklenmelidir. Avrupa kendi ihtiyaçlarını karşılamak için fındık dikim sahalarını artırıyor. Biz sökelim diyoruz. Bu doğru bir yaklaşım olmaz. Rekabet etmemiz gerekiyor. Ama önce üretimi planlamak lazım. Türkiye önce kendi içindeki sorunlarını aşmalı ki dünya pazarındaki yüzde 75'lik pazar payını yükseltebilsin. Aksi halde Avrupa'nın en çok alıcı olarak sözünün altında kalmaya devam ederiz.
Sökmek kesinlikle doğru değil
Arslantürk Fındık Sahibi Sabahattin Arslantürk:
Ülkemizde son iki yıldır uygulanan politakalar sevindiricidir. Bu politikalardan vazgeçilmemeli. Fındıkta ürün borsalarının kurularak, Ticaret Borsaları'nın aktivitesinin sağlanması ve üreticiyi yönlendirmede etkin olması gerekir. Bu uygulamaların bu yıl başlaması gerekir. Fındık alanlarının sökülmesi önerisi doğru değildir. Bunu prim sistemiyle destekleyerek daha kaliteli fındık üretimine yönlendirmeliyiz. Ayrıca Çin pazarına da girerek rekabet şansımızı artırmalıyız. Karadeniz'de fındığa alternatif olabilecek herhangi bir ürün projesinin tutacağını ve olabileceğini zannetmiyorum. Zaten Karadeniz'in coğrafi konumu buna müsait değil.