Yukarıdaki satırlarda portresi çizilen kişi; Başkanlar Şirketi'nin Yönetim Kurulu ve Fındık İhracatçılar Birliği Başkanı Ahmet Başkan . Bankalara olan 60 trilyon liralık borcu onu sıkıntıya taşıyan sürecin başlangıcı oldu. Durumunu, "Maalesef deniz bitti" sözleriyle açıklıyor.
Toplam bin çalışanı bulunan fındık fabrikasını ise ipotekli olmasına karşın İngiliz Indo-Mediterranean firmasına 13 milyon dolar karşılığı 10 yıllığına kiraya verdi. Tek umudu; bulabilirse 7-8 milyon dolarlık bir krediyle "yeniden hayata dönebilmek."
İşte Ahmet Başkan'la yapılan söyleşi:
* Sayın Başkan öncelikle şirketinizin mali durumunu sizin ağzınızdan öğrenmek istiyoruz. Neredeydiniz, nereye geldiniz?
Başkan: Biz 40 yıllık bir şirketiz. Sıfırdan başladık, Dünya'nın en büyük fındık ihracatçısı haline geldik. Tam 40 yıldan beri de Yapı Kredi Bankası ile çalışıyoruz. Türkiye'ye her yıl 150- 200 milyon dolar döviz girdisi sağlayan bir konumda idik. Geçen yıl 173 milyon dolarlık (Yaklaşık 220 trilyon lira) ihracat yaptık. Fakat şu an her şeyim ipotekli, hiç bir şeyim kalmadı. Kısaca deniz bitti.Şu içinde bulunduğumuz ev bile artık emanet. Eşyalarımı bile hacizle aldılar.
* Bankalara ne kadar borcunuz var?
Başkan: Tam bilmiyorum ama, 40-43 milyon dolar civarında.
* Piyasaya borcunuz var mı?
Başkan: Bankalar hariç kimseye borcum yok. Hatta çalışanların SSK primleri bile son iki aya kadar yatırılmıştır. O tür borçların hepsi temizlenmiştir. Kimseyi mağdur etmedim. Asıl mağdur ben oldum. Yapı Kredi panikledi, bütün mal varlığıma ipotek koydurdu.Şirketimizin bu hale gelmesinden sonra mağdur ararsanız, ipotek koyacak mal bulamayan diğer bankalardır.
* Bankaları dolandırdığınız iddialarına ne diyorsunuz?
Başkan Bakın, eğer böyle bir niyetimiz olsaydı, bunu 3-4 yıl önce yapardık. İstediğimiz her türlü krediyi alabiliyorduk. Hem de ipoteksiz. Biz iyi niyetimizin kurbanı olduk.
30 trilyon liraya ipotek edildi
* İpotekli olan mallarınızın gerçek değeri nedir?
Başkan: Yapı Kredi Bankası 30 trilyon lira değer biçtirip, ipotek koydurmuş. Sadece fındık fabrikası 50 trilyon liranın üzerindedir. Bütün gayrimenkuller ise 70 trilyon lira civarında vardır. Fabrikanın 28 dönüm arazisi, evimin 8 dönümlük bahçesi var. Market, İstanbul'da şirket, hepsine el koydular. Şu an bahçesinde oturduğumuz bu evde bile siz de ben de emanetiz. Eşyalarını haczedip aldılar. Beni asıl üzen, eşimin 8 milyon lira borcu bulunan kredi kartına bile el koydular.
* Bu çöküş nereden kaynaklandı?
Başkan: Çöküşün ilk sinyalleri 1989 yılında gelmeye başladı. Bu tarihte sermayemizin bazı bölümlerini yatırımlara kaydırmaya başlamamız, bankayı rahatsız etti. Bizden kredilere karşılık ipotek istemeye başladılar. Diğer bankalar bundan rahatsız olur diye karşı çıktık. Fakat baskı 2000 yılındaki kasım krizinde daha da arttı. 2001 şubat krizinde ise kredi limitlerimiz dörtte bire düşürüldü.Bir de alımlar erken başlayınca, müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için kaynağa ihtiyacımız vardı. Bankalar krediyi kapatmamızı isterken, biz kredi aramaya başladık.
5 milyon dolar yeterliydi
* Ne kadar gerekliydi?
Başkan: Bizim talebimiz 5 milyon dolarlık bir krediydi. Yapı Kredi Bankası talebimizi sözlü olarak kabul etti. Ayrıca 15 milyon dolarlık kredi borcumuzu da 3 yıla böleceklerini söylediler. Karşılığında ipotek şartı koştular. Biz kabul ettik ama onlar 5 milyon kredi vermek yerine, hem ipotek koydular, hem de eski kredinin 10 milyon dolarlık bölümünü erteleyip, 5 milyon dolarını istediler.
* Banka, sizin iflas ilanınızdan sonra ipotek başlattığını iddia ediyor?
Başkan: İflası biz istemedik. Şubat krizinde kredi musluklarımız kapanınca, İngiliz Indo-Mediterranean şirketi bize karşılığında fındık almak koşuluyla 3-4 partide 13 milyon dolarlık faizsiz kredi verdi. Fakat bankalar kredileri kapatıp, piyasamızı etkileyince, borcumuza karşılık mal yüklemesi yapamadık. Mallarımızın bankaya ipotek edildiğini öğrenen firma, ilk senedimizi de ödeyemeyince, iflasımızı istedi.
* Siz ne yaptınız?
Başkan: Bu takibi durdurmak üzere harekete geçince, onlar da fabrikamızı ortaklık anlaşması yaptıkları Aksu Şirketi'ne 10 yıllığına kiralamamızı, ayrıca bakiye borcumuzu Aksu Gıdaya devredilmesini istediler. Ayrıca Aksu'ya fındık vermek suretiyle borcumuzu kapatmamızı şart koştular.
* Aksu Şirketi, eskiden sizinle çalışmış bir kişiye aitmiş. Bu yüzden onu paravan şirket gibi kullandığınız iddiaları doğru mu?
Başkan: Kesinlikle ilgisi yok. Şirketin sahibi bizimle pazarlama müdürü olarak çalışmıştı. Emekli olmadan önce kendi şirketini kurdu. Bizimle çalışırken edindiği tecrübelerle hareket etti ve emekli olunca kendi şirketinin başına geçti. İngiliz şirketiyle birlikte, ama bizimle hiç bir ilgisi yok.
* Şu anda iflas istemi durdu mu?
Başkan: İngiliz firmasının açtığı iflas davası durdu. Fakat borçlu olduğumuz Güçlü Fındık Firması aynı yolu takip ederek iflasımızı istedi. Dava devam etmektedir.
* Banka 26 dava açtığını iddia ediyor, kaç dava açıldı?
Başkan: Bilmiyorum, ama biz de karşı dava açmayı düşünüyoruz.
Faizleri üçe katladılar
* Kredi ödemesi niye aksadı?
Başkan: İşin kötü tarafı o zaten. Bankalardan kredi alırken, sunduğu şartları okursanız, kredisine elinizi bile sürmezsiniz. Fakat fındık piyasasında peşin para çalışır. Çaresiz krediyi kullanmak zorundasınız. Yüzde 10-11 faizle aldığımız krediler, faiz oranları yükselince, banka tarafından tek taraflı olarak artırıldı. Dolar bazında aldığımız kredilerimizin faiz oranları yüzde 30'lara çıkarıldı. Üstüne üstlük kredi aldığımızda 650 bin lira olan dolar, bir anda bin 500'lere vurdu. Buna rağmen direndik. Yine söylüyorum, Yapı Kredi Bankası eylül ayında talep ettiğimiz 5 milyon dolarlık krediyi verseydi, bu gün hiç bir sorunumuz yoktu.
* Kredi talebiniz için bankaya depolarda 7 milyon kilo fındık bildirimi yapmışsınız. Haciz aşamasında sadece bir milyon 700 bin kilo fındık tespit edilmiş. Yani 5 milyon 300 bin kilo fındığı kaçırdığınız iddia ediliyor, ne dersiniz?
Başkan: Kesinlikle yalan. Depolarımızda her zaman fındık vardır. Biz 7 milyon kilo fındığı kredi talep ederken doğru olarak bildirdik. Fakat İngiliz Şirketi'ne olan borcumuzu ödemek için fabrika ile birlikte fındık vereceğimiz vaadinde bulunmuştuk. Bu fındıkların bir kısmını geçen zaman içinde ihraç ettik, bir kısmını da borcumuza karşılık Aksu firmasına verdik.İddia edildiği gibi depoda ki fındığı kaçırsaydık, buldukları bir milyon 700 bin kilo fındığı da kaçırırdık.
* Yatırım demiştiniz, ne yaptınız?
Başkan: Mesela Trabzon'da Giz Fabrikası'na yatırım yaptık. Hiç istemedim, zorla bizi oraya sürüklediler. Amaç, hem yatırım, buradan kazanacağımız para ile bankanın parasını kurtarmaktı. 40 yıldır çalıştığımız bankaya iyilik yapmak istemiştik. Kar amacımız yoktu. Fakat 7-8 milyon dolar yatırım yaptığımız fabrika, ekonomik kriz sonrası üretimde de 12 milyon dolar zarar etti.En büyük yıkımı orada yedik. Toplam zararımız 20 milyon doları buldu.
* Banka fabrikaya Genel Müdür atamış, siz kovmuşsunuz, doğru mu?
Başkan: Müdürü biz fabrikaya ortak olmadan önce, ilk kriz döneminde atamışlar. Biz göreve gelince, 2 bin 500 dolar maaş alıp, pazar payı bulamayan, fabrikaya yeterli katkısı olmayan ve idareciliğini zayıf gördüğümüz bu arkadaşımızı göndermek zorunda kaldık. Gönderirken de bankanın onayını aldık.
* Bankanın bu olaya misilleme olarak 5 milyon dolarlık krediyi vermediği söyleniyor.
Başkan: Yok yok, kimsenin günahını almamak lazım. Bunun etkili olduğunu hiç sanmıyorum.
8 milyon dolar bizi kurtarır
* Sayın Başkan, düştüğünüz krizden kurtulmak için hiçbir çare aramadınız mı?
Başkan: Aramaz olur muyuz. Bankalara, Hüsamettin Özkan'a, her tarafa durumu anlatan dilekçeler yazdım. Tam bin kişinin çalıştığı bir fabrika yok olacak, ama kimse sesini çıkarmayacak. Ayrıca yılda 100 milyon dolar (yaklaşık 140 trilyon lira) döviz girdisi yok olup gidecek, kimse sesini çıkarmayacak. Maalesef biz bu duruma düşürüldük. İmdat çığlıklarımı kimse duymadı.
* Peki ne olacak?
Başkan: Maalesef her şeyi oluruna bıraktım. Şu an 8-10 milyon dolarlık bir kredi sağlansa, mevcut kredi borçları uzun vade ve düşük faizle ertelense hiç bir sorunumuz kalmayacak.Yine bu şirket canlanacak, bu insanlar yine ekmek yiyecek, devlet yine dövizini kazanacak.
* Sizin için kaçtı iddiaları var.
Başkan: Ben buradayım. Evimden dışarı sadece yurt dışı gezileri ve toplantılar için çıkıyorum. İddialar tamamen asılsız.
* Bir nevi hapis gibi, nasıl vakit geçiriyorsunuz?
Başkan: Bahçemde çiçek, meyve, sebzelerle vakit geçiriyorum. Bir de bol bol kitap okuyorum. Yaşadığım acılardan dışarı çıkmak gelmiyor içimden. Dilerim bu feryadımı birileri duyar, Dünya'nın en büyük fındık ihracat şirketinin yok olmasını birileri önler ve önünü açar. İstenilen kredi miktarı büyük para değil. 200 milyon dolarlık ihracatın yanında 7-8 milyon doların sözü bile olmaz. Bizim faaliyetimizin durması, 15-20 fabrikanın faaliyetinin durması demek. Dünya pazarının başka ülkelere kayması demek. Dilerim birileri anlar.(FA)