Kendisine sorulan soruları anlamıyordu. Sizin dilinizde sorulduğu halde anlamıyordu ve tekrarlatıyordu. Oğlunuz ürkek bir serçe gibiydi. Dünyada herkesin hafızasına savaşın ilk canlı unsuru olarak oğlunuzun yüzü nakşoldu.
Ertesi gün gazetelerde demecinizi okudum. Rastlantı sonucu televizyonda oğlunuzu görmüş ve çok üzülmüşsünüz.Arkasından da "Oğlumu merak ediyorum, acıkmış mıdır,üşüyor mudur? Ona iyi baksınlar" demişsiniz.
Siz bir annesiniz bayan Hudson. Sözleriniz oğlunuza emzirdiğiniz sütünüz gibi temiz ve lekesizdir eminim. Siz canınızdan bir parçanın vahşi bir savaşta esir düşmüş olmasının derin acısını ve şaşkınlığını yaşıyorsunuz.
Bu satırları Türkiye'den yazıyorum
Bu satırları size oğlunuzun esir düştüğü topraklara çok uzak olmayan bir yerden, Türkiye'den yazıyorum. Ve hiçbir zaman okumayacağınızı bilerek yazıyorum.
Oğlunuz gerçekten de üşüyor olabilir, acıkmış olabilir. Belki çöl sıcağında kum fırtınalarıyla kavrulmuş da olabilir. Dilim varmıyor ama oğlunuz yaşamıyor da olabilir.
Bayan Hudson, siz ayakları bileklerinden kopan küçük Iraklı kızı gördünüz mü dedesinin kollarında? Her iki ayak bileği kopmuş, giysilerine kan bulaşmış ve dedesinin kollarında bombalardan kaçırılmaya çalışırken resmi çekilen küçük, sevimli kızı. Gördüğünüzde ne hissettiniz acaba? Oğlunuzun arkadaşlarının binlerce fit yukarıdan saldıkları bombalarla hayatı kararan bu kızı görünce içiniz sızladı mı?
Iraklı kızın günahı ne?
Bu kız şimdi üşüyor mudur sizce? Acıkmış mıdır?Yaşıyor mudur?İlaç bulunmuş mudur? Kan bulunmuş mudur?
Bu küçücük kızın günahı ne, hiç düşündünüz mü? İradesi dışında Iraklı bir anne ve babadan olmak mı? Yoksulluktan dolayı bombalanan şehrinden kaçamamak mı? Hiç düşündünüz ve söylediniz mi, bu kız ve onun gibi görmediğimiz,öykülerini bilmediğimiz kaç hayat,kaç filiz soldu,kaç hayal öldü?
Söylemek zorundayım ki, oğlunuz için üzülsem de ben onun yaşında da olsam,onun yerinde olmazdım? Oğlunuz orada olmamalıydı, olmayabilirdi? Oğlunuz şimdi sizin yanınızda,hatta San Fransisco'da savaşa karşı yürüyen onbinlerce insandan biri olabilirdi. Bunu hiç düşündünüz mü?
Bayan Hudson, inanın Irak'lılar ile aynı din kökenine sahip olduğum için yazmıyorum bu satırları. Ve inanın bir insan olarak oğlunuz için de üzülüyorum. Umuyorum ki, oğlunuza kavuşursunuz ve oğlunuzla birlikte bundan sonra insanlık için daha iyi şeyler yaparsınız. Ülkenizin yöneticileri yarın başka bir halka savaş ilan ettiğinde bu kez işgal güçlerinin değil özgürlük ve barış güçlerinin yanında olursunuz.
Ve umut ediyorum ki bayan Hudson bizim dilimizdeki karşılığı Yusuf olan oğlunuz üşümediği ve acıkmadığı ve serçe gibi ürkmediği günleri görür. Ama inanın görmezse bunda en püyük pay ve günah en başta sizin,eşinizin ve oğlunuzun olacaktır.
Bu kararı hiçbir zorlama olmadan sizler verdiniz. Başka bir ülkeye işgal gücü olarak gitmek savaş filminde rol almaya benzemez Bayan Hudson. Gencecik bedenler yok olur,küçücük kızların gülüşleri yüzlerinde dona kalır.
Emperyalist barbarlıktır bunun adı.Ve Irak'ta milyonlarca yoksul insan bütün dünyaya direniş dersi veriyorsa bu Saddam'ın yüzü suyu hürmetine değildir. Herkes yurtseverdir Bayan Hudson? Üstelik bazıların para almaksızın yurdunu sever. Ve bizim gibilerin,Iraklıların sizin gibi çok değil yalnızca bir yurdumuz var.
Ben oğlunuzun yerinde olmazdım.Ama o küçücük Irak'lı kızın babası olabilirdim. Bu gün kendinize şu soruyu sorun: Oğlum ne işin vardı oralarda?
Hoşçakalın...(NK/BB)