"Engellilik bireyin kendisi ile ilgili bir durum değil, toplumsal ve mekansal çevresi ile ilgilidir" denilen açıklamada, "Kentler planlanırken ve inşa edilirken toplumu meydana getiren farklı gereksinim gruplarının ihtiyaçlarının ele alınması gerekir" denildi.
"Fiziksel ve zihinsel fonksiyon kaybı nedeniyle özel düzenlemelere ihtiyaç duyan kişilerin toplum ve kent yaşamında bu gereksinimlerinin karşılanmaması, ulaşılabilirliği kısıtlayarak bu kişileri 'engelli' duruma getirmektedir. Bu durum, hareket kısıtlılığına sahip kişilerin toplum hayatına tam katılımı yönündeki fırsat eşitliğini ortadan kaldırıcı bir etki yapmaktadır."
Tüm binaların, açık alanların ve ulaşım alanlarının, engellilerin bağımsız hareketine olanak sağlayacak biçimde tasarlanıp inşa edilmesini isteyen TMMOB açıklamasında, "Kentte engelliler, yaşlılar, çocuklar, hamileler, bebek arabalılar gibi özel gereksinim gruplarının durumlarına uygun önlemleri yaşama geçirilmelidir" denildi.
"İmar ve Belediye Kanunlarında engellilerle ilgili hükümler yer almasına rağmen, günümüzde kentlerimiz ve ulaşım araçları hareket kısıtlı kişilerin ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak" diyen Yönetim Kurulu, tüm toplum kesimlerini, kentlileri, merkezi ve yerel yönetimleri bu bilinç üzere hareket ve mücadeleye çağırdı.
Hareket kısıtlılığı sadece engellilerle ilgili değildir
TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu açıklamasında, şu ifadeler yer aldı:
* Bir bozukluğun ya da organ kaybının yol açtığı fonksiyon kaybı, sadece engellilerle ilgili değildir. Yaşlı insanlar, çocuklar, geçici sakatlığı bulunanlar, bebek arabalılar, hamileler, yük taşıyanlar, iri ve şişman kişiler, çok uzun ve çok kısa boylu kişilerin hepsi, engellerle dolu çevrede hareketlerinin kısıtlanmasına maruz kalır. Herkes kaza ya da hastalık sonucu engelli hale gelebilir.
* İmar ve Belediye Kanunlarında engellilerle ilgili hükümler yer almasına rağmen, günümüzde kentlerimiz ve ulaşım araçları hareket kısıtlı kişilerin ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak.
*Kamu binalarının büyük bölümü engelliler için ulaşılamaz durumdadır. Kaldırımlar, yaya geçitleri, meydanlar ve benzeri yerlerde engellilerin ihtiyaçları ya hiç düşünülmüyor ya da sadece rampa yapımına indirgeniyor.
* Yapılmış rampaların pek çoğu da standartlara uygun olmadığından kullanılamıyor. Yaya geçitlerinde ışıklı, görsel uyarıcılar yok denecek kadar az. Toplu taşımacılıkta kullanılan araç ve duraklarda da hareket kısıtlılığına sahip kişilerin ihtiyaçları hemen hiç düşünülmüyor.
* Taşıt öncelikli ulaşım politikaları sonucu, ışıklı yaya geçitlerinin kaldırılarak alt-üst geçitler yapılması, yaya kaldırımlarının daraltılması ya da yok edilmesi, yaya geçiş sürelerinin azaltılması, herkesin ulaşabilirlik olanaklarını kısıtladığı gibi, engelliler için aşılmaz engelleri oluşturuyor.
Düzenlemeler neden yapılmıyor?
* Düzenlemeleri yerine getirmekle yükümlü olan merkezi ve yerel yönetim birimleri bu konuyu ya görmezden geliyor ya da bilinç eksikliği nedeniyle önem vermiyor.
* Diğer bir sorun, kentlerin rant alanı olarak görülerek yaşam değerinin önemsenmemesi. Kentlerin kaldırımları büfeler ve reklam panoları için kolaylıkla tahsis edilirken, engelliler için yapılacak bir rampa lüks olarak görülebiliyor. Bir yandan, engellilere bedava tekerlekli sandalye dağıtırken, diğer yandan onların kullandığı ışıklı yaya geçidini kaldırmak, popülizmin ve bilinçsizliğin açık bir göstergesi. (BB)