Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, gelecek hafta Strasbourg'a giderek davaya ilişkin dosyayı sunacaklarını açıkladı.
Konuyu Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gündemine de taşıyan Eğitim-Sen, bundan sonraki yol haritasını belirlemek için de 25 Haziran'da sendikanın Olağanüstü Genel Kurulu'nu topluyor.
AİHM'ye giden talepler
Taleplerini; adil yargılama sürecinin işletilmemesi, düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlal edilmesi ve örgütlenme özgürlüğünün engellemesine dayandıracaklarını söyleyen Dinçer, kararla birlikte üyelerinin temel insan haklarının ihlal edildiğine ve mağdur edildiğine dikkati çekerek, bu nedenle tazminat davaları açacaklarını da belirtti.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'nun (KESK), gelecek salı günü ILO Genel Kurulu'na katılarak, konuyu gündeme getireceğini ve Türkiye'nin "kara listeye alınmasını" talep edeceğini ifade eden Dinçer, Uluslararası Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve Eğitim Enternasyonali'nin sorunun acilen çözülmesi talebiyle ILO'ya başvurduğunu hatırlattı.
25 Haziran'da Genel Kurul
Eğitim-Sen Merkez Yönetim Kurulu'nun Olağanüstü Genel Kurul tarihini 25 Haziran olarak belirlediğini açıklayan Dinçer, çoğunluğun sağlanamaması halinde Genel Kurul'un 2 Temmuz'da toplanarak, kararı bütünüyle ele alıp, izlenecek yol ve yöntemleri belirleyeceğini kaydetti.
Dinçer, yarın ve 5 Haziran'da, 9 ilde "Örgütlü toplum, demokratik Türkiye" mitingleri düzenleyeceklerini anımsatarak, yarın Ankara ve çevre illerdeki üyelerinin, Gar önünde toplanarak saat 14.00'te yürüyüşe geçeceklerini ve Sıhhiye Meydanı'nda miting yapacaklarını belirtti.
Eski başkanlardan Eğitim-Sen'e destek
Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS), Türkiye Öğretmenleri Birleştirme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER), Eğit-Der, Eğitim-İş ve Eğitim-Sen eski Genel Başkanları da Eğitim-Sen'e destek verdi.
TÖS, TÖB-DER ve Eğit-Der'in genel başkanlığını yapan Feyzullah Ertuğrul, bu davayı açan ve kapatma kararı verenlerin Eğitim-Sen'e "özür borcu" olduğunu belirterek, davada tarihsel, siyasal ve bilimsel hatalar yapıldığını savundu.
Eğitim-İş eski Genel Başkanı Niyazi Altunya da, sendikanın kapatılması ile ilgili kararın ''demokrasi ayıbı'' olduğunu belirterek, "Bizim işimizi herkes bizden daha iyi biliyor. Bize tartışma imkanı verilmiyor. Bu haksız ve hukuki açıdan da yanlış bir davadır" dedi.
Eğit-Sen eski Genel Başkanı İsmet Aktaş ise "ana dilde eğitim hakkı"na ilişkin maddenin yaklaşık 16 yıldır öğretmen örgütlerinin tüzüğünde bulunduğunu, ancak, nedense bugüne kadar herhangi bir dava ile karşı karşıya kalmadıklarını ifade etti.
"Biz belediye ya da Maliye çalışanlarının örgütü olsaydık, ana dilde öğrenim hakkını tüzük maddesi yapmazdık" diyen Aktaş, bu talebe tüzüğünde yer vermeyen bir örgütün, öğretmen örgütü olamayacağını vurguladı.
Eğitim-Sen eski genel başkanlarından Yıldırım Kaya da, kararın Eğitim-Sen'in, AKP iktidarının eğitim politikalarına karşı verdiği mücadeleye bir yanıt olduğunu ifade etti. Kaya, Eğitim-Sen'in eğitim ve bilim emekçilerinin son örgütü olduğunu, bu özelliğini de bundan sonra sürdüreceğini belirtti.
Eğitim-Sen'in önceki Başkanı Kemal Bal da, ana dilde eğitimi savunmanın kaçınılmaz görevleri olduğunu söyledi. Bal, sendika yönetiminin bu talepten vazgeçmeden, örgütü koruyup geliştirecek bir yöntemi hayata geçirmesi gerektiğini kaydetti. (KÖ/TK)