Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) bugün yaptığı Gezi direnişi açıklamasında, toplam 3 bin 413 kişinin gözaltına alındığı, 94 kişinin de tutuklandığı belirtildi.
Tutuklamalara “yasadışı örgüt yöneticisi veya üyesi olmak”, “kamu malına zarar vermek”, “silah ve mermi bulundurmak” veya “cami basmak” gerekçe olarak gösterildi.
TİHV’in Türk Tabipleri Birliği (TTB) verilerine dayanarak verdiği rakamlara göre, 27 Haziran 2013 tarihi itibariyle 8 bin 41 kişi yaralanarak veya kimyasal gazdan etkilenerek hastanelere/gönüllü revirlere başvurdu. TTB’nin internet sayfası üzerinden düzenlediği ankete katılan 11 bin 155 kişi kimyasal silah/gösteri kontrol ajanlarına maruz kaldığını belirtti.
Gezi direnişinde Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş ile polis Mustafa Sarı ve 50 yaşındaki Zeynep Eryaşar, 15 Haziran’da Avcılar’da gaz bombası kullanılması sonucu kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi.
“Sen kimin doktorusun”
TİHV’in Gezi direnişiyle ilgili hazırladığı “Gezi olayları ön raporunda” da polis şiddetine maruz kalanların anlatımları yer alıyor.
2 Haziran’da Ankara’daki Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde yaralılara bakan bir doktor yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Akşam saat 23:00 civarında polis dışarıdan revirin içine gaz bombası atmaya başladı. Gaza dayanamayarak dışarı çıkan sağlık çalışanları polisin iki taraflı dizilerek oluşturduğu koridordan coplarla dövülerek geçebildi. İçeride kalanlar da zorla dışarı çıkarıldı. Herkesi dışarı çıkardıktan sonra içerideki malzemeleri parçaladılar.”
Aynı doktor ertesi gün başka bir revirde sağlık hizmeti verirken, kendilerine yine gaz bombası atan polise, arkadaşının “Ben doktorum” dediğini, polisin de cevap olarak “Sen kimin doktorusun” dediğini ve copla saldırdığını aktardı.
“Başlarını hedef alıp attılar”
TİHV, kolluk güçlerinin göz yaşartıcı kimyasalları göstericilere doğrudan, bilhassa da baş bölgesini hedef alarak ateşlediğini de yazdı ve tanıklıklara yer verdi:
"Yanımdan hızla bir şey geçtiğini fark ettiğimde Akrep adlı aracın üzerindeki polise baktım, gaz bombası kapsülünü bana attığını fark ettim. İkinci kapsül başımın üzerinden geçti. Üçüncü ise bacağıma çarptı."
"Tüp geçidin şeffaf duvarının polisler tarafından kırılıp oradan insanların üstüne gaz bombası attıklarını fark ettim ve hızla oradan uzaklaşmaya karar verdim, ancak hareket etmeye başladığım an başımın sol tarafına bomba çarptı, kaçamadım…”
“Postallarla atılan tekmeleri hatırlıyorum”
TİHV’e yapılan bir başvuruda da mağdurun anlatımı rapora şöyle yansıdı:
“1 Haziran 2013 akşamı Gezi Parkı protestosu için alandaymış. Bir anda saldırı başlamış, insanların kaçıştığını görmüş. Hasta olduğu için hızlı hareket edip kaçamamış.”
“Olayların bundan sonrasını hatırlamıyor. ‘Sadece kaçmam gerektiğini düşünüyordum. Gözümün önünde, postallı resmi kıyafetler ve atılan tekmeler var, sadece bunu hatırlıyorum.’ Ertesi gün hastanede gözünü açmış. Hastanede 4 gün yatmış.”
TİHV, “Gezi Parkı protesto gösterilerine yönelik müdahale sırasında doğrudan siyasi iktidarın talimatı ile kolluk güçleri tarafından işkence ve kötü muamele boyutuna varan sistematik şiddet uygulandığını” ifade etti. (AS)
* Fotoğraf: Yakup Çabuk / AA