Hrant Dink cinayeti davasını değerlendiren hukukçu Fethiye Çetin, "cinayetinin hazırlanması, işlenmesi, cinayetin ardından delillerin gizlenmesi, karartılması, gerçeğin üstünün örtülmesi, yargı süreçlerinin sınırlarının ve çerçevesinin çizilmesi ve bu sınırların dışına çıkılmamasındaki uyumu ve ideolojik ortaklığı dikkat çekicidir" diyerek devletin sorumluluğa işaret etti.
Çetin, bu uyum ve ortaklığın cinayetin meşrulaştırılmasının yanında cezasızlığını da sağlayan ve olağanlaştıran güçlü bir aygıtın ve zihniyetin varlığına tekabül ettiğini savundu.
"Bu güçlü aygıt devletin ta kendisidir. Hrant Dink'in hedef gösterilmesi, mahkumiyetiyle sonuçlanan yargı süreçleri ve öldürülmesi, cinayet yargılamalarının tıkanması, yani sürecin bütün olguları, devletin ideolojisini ve siyasetini işaret etmektedir."
"Bir güç, devlet kurumlarını birleştirdi"
"Birbirleriyle kavgalı kurumların Hrant Dink cinayetinin hazırlığına katkı, işlenmesine kolaylık ve katil zanlısına kahraman muamelesi konusundaki uyumu, devlet kadrolarında mevcut bir başka güçlü zihniyetin ne kadar yaygın ve içselleştirilmiş olduğunu gösterdi.
"Sürece bir bütün olarak bakıldığında bu zihniyetin, cinayetleri içselleştiren, olağanlaştıran, meşrulaştıran farklılıklara, özellikle Ermenilere düşman ittihatçı geleneğin uzantısı olduğunu söylemek hiç de yanlış bir tespit olmayacak.
"Aynı süreçte, devlet yapılanmasında değişime ve kurumlar arasında farklılaşmaya hatta çatışmaya tanık olundu. Bu değişim ve farklılaşma, hedef durumunda olan kimi aydınların yaşamlarını korumaya yönelik tedbirler alınmasıyla sonuçlandı. Kurumlar arası çatışma, çok sayıda aydın ve gazetecinin yaşam haklarının da güvencesini oluşturdu.
"Pamuk ve Birand iyi ki korundu. Ya Dink?"
Örneğin, Orhan Pamuk, talep etmediği halde, kendisine koruma tahsis edildi. Mehmet Ali Birand, zamanın MİT Müsteşarı'nca koruma altına alınarak öldürülmekten kurtulduğunu geçenlerde açıkladı. Bu ülkenin değerli aydınları Orhan Pamuk ve Mehmet Ali Birand'ın yaşamının korunması doğrultusunda alınan ve son derece haklı ve doğru bulduğumuz tedbirlerin yine aynı süreçte Hrant Dink'ten esirgendiğine de tanık olundu.
Dava 7 Şubat'ta
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Hrant Dink cinayetinde verilen ifadelerin uyumluluğunun tespit edilmesi amacıyla tetikçi zanlısı Ogün Samast'a olay mahallinde keşif yapılması yönünde müdahil avukatların ilettikleri talebi reddetti.
Bunun osyaya yenilik kazandırmayacağını düşünen mahkeme, Samast ile ilgili görevsizlik kararı vererek dosyasını Sultanahmet Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermişti. Yargılamaya 7 Şubat'ta devam edilecek. (EÖ)