* Fotoğraf: Arşiv - AA
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası, İstanbul’da beklenen büyük depreme karşı yetkilileri uyararak, yapı sistemlerinden ve kimyasallardan kaynaklanabilecek olumsuz durumları en aza indirgeyecek önlemlerin alınmasını istedi.
17 Ağustos 1999 İzmit Depreminin 21. yıl dönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama paylaşan Kimya Mühendisleri, “Sorun deprem değil, denetimsizlik, bilim ve teknik dışı anlayıştır” dedi.
Depremler sonrasında kimyasallardan kaynaklanacak tehlikelere karşı stratejik bir master planın bu zamana kadar hazırlanmamış olmasının “düşündürücü” olarak nitelendirildiği açıklamada alınması gereken önlemler de sıralandı.
Açıklamada Türkiye topraklarının yüzde 92’sinin deprem bölgeleri içerisinde yer aldığı, nüfusun yüzde 95’inin bu bölgelerde yaşadığı, büyük sanayi merkezlerimizin yüzde 98`i ile yüzde 92`sinin de yine deprem bölgelerinde bulunduğu kaydedilerek şunlar aktarıldı:
“1999 depremleri sonuçlarıyla değerlendirildiğinde yüzde 92`si deprem kuşağı içerisinde yer alan ülkemizin depreme karşı hazırlıklı olmadığı anlaşılır.
“17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrasında "yapı denetimi" düzenlemeleri adı altında bazı girişimler yapılmışsa da yasa, bilimsel gerekliliklerden ve ülke gerçeklerinden uzak olduğu için; çarpık, uygulanması zor ve kamusal denetim alanı ticarileşmiş bir durum yaratmıştır.
“Pratikte, yasa kapsamında mesleki denetim ve belgelendirme görevleri olan TMMOB bağlı odaları dışlayan ve meslek odalarının önerilerine kapılarını kapatan bir yaklaşım egemen kılınmıştır. Gelinen aşamada ‘Deprem Şurası’ ve ‘Ulusal Deprem Konseyi’ gibi kuruluşlar da lağvedilerek ortadan kaldırılmıştır.
“Ülkemizde 23 milyonu aşan yapı stokunun yüzde 70`i ruhsatsız, kaçak ve yüzde 40`ı oturulamaz ve depreme karşı mutlaka güçlendirilmesi gereken bir durumdadır. Birçok kez çıkartılan imar affı ve her tadil edilişinde biraz daha dejenere olan Yapı Denetimi Yasası ile depreme karşı güçlü yapılar üretilemeyeceği ortadadır.
“Bu sistem içerisinde yer alan ve hiçbir şekilde denetlemediği, hatta görmediği yapı ve ona ait beton gibi kritik yapı malzemelerini kontrol etme işinin gerçekte çok düşük ücretler karşılığında sadece evraklara imza atma düzeyine indirgendiği bu sözde denetimin çok acı bir gerçeğidir.
“Deprem uzmanlarının 1999 depremlerinden buyana önemle vurguladığı ve Marmara Bölgesinde yakın bir zamanda meydana gelmesi beklenilen Büyük İstanbul Depremi olasılığı yaşadığımız bu sürecin can sıkıcı gerçeğidir. Marmara Denizi içerisindeki faylardan doğması ve en az 7 büyüklüğünde olması beklenilen bu depreme karşı başta İstanbul olmak üzere Marmara Bölgesi savunmasız bir bekleyiş içerisindedir.
“Son 20 yılda alınan önlemler yapı stokunu sorgulamaktan, depremin yaratacağı etkileri azaltmaktan ve geleceği kurgulamaktan uzaktır.
“Keza aynı şekilde büyük ölçüde meslek alanımızı ilgilendiren ‘Deprem öncesinde ve depremler sonrasında kimyasallardan kaynaklanacak tehlikelere karşı stratejik bir master planın’ olmayışı ve bu zamana kadar hazırlanmamış olma gerçeği de oldukça düşündürücüdür.”
Açıklamada son olarak “Ülkenin bir deprem sorunundan öte bir yapı güvenliği sorunu olduğu kabul edilerek” alınması gereken önlemler şu şekilde sıralandı:
(TP)