Bunun sağlanması için karşılıklı güven ortamının sağlanmasını isteyen DEP'liler, çözüm için, "Türkiyeli üst kimliğinde tanımlanacak anayasal vatandaşlık, özgür ve eşit yurttaşlık" tezini öne sürdü. DEP'liler, tutuklanmalarından tahliyelerine kadar yaşanan süreçten dolayı hiçbir kişi ve kuruluşa karşı kırgın olmadıklarını da vurguladı.
DEP milletvekilleri tahliye sonrasında yaptıkları Bölge gezisinin ardından gözlem ve değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaştı. 9 Haziran günü Yargıtay kararıyla tahliye edildikten sonra, 13 Haziran günü Diyarbakır'dan başlattıkları Bölge gezisini 18 Haziran günü Van'da tamamlayarak Ankara'ya dönen DEP'liler Bölge gezisine ilişkin bir basın açıklaması yaptı.
DEP milletvekilleri adına Orhan Doğan tarafından Or-an Sitesi'ndeki evinin önünde açıklanan ortak basın metninde, kendisi ile Leyla Zana, Hatip Dicle ve Selim Sadak'ın imzaları yer aldı. Bazı televizyonlar tarafından canlı yayınlanan açıklamada Doğan, Bölge'den başlayarak tüm Türkiye'ye yaymayı hedefledikleri teşekkür gezisinin birinci etabını tamamladıklarını söyledi.
'Kimseye kırgın değiliz'
Doğan sözlerine, "Dokunulmazlıklarımızın kaldırılma sürecinden salıverildiğimiz güne kadar süregelen hapislik yıllarımızın siyasal belirleyenleri ve aktörleri de dahil olmak üzere hiçbir birey, parti ve kuruma karşı tepkili, öfkeli ya da kırgın değiliz" ifadeleriyle başladı. Türkiye toplumunun sevgi ve dostluğa ihtiyacı olduğunu vurgulayan Doğan, cezaevindeki yıllarının, verimli geçtiğine işaret ederek, "Kayıp yıllarımızı; demokrasi, barış ve özgürlük adına ödenmesi gereken bir bedel olarak algılıyor ve bu bedelin Türkiye'nin demokratikleşmesine katkıda bulunduğuna inanıyoruz" dedi.
Sırada projeler var
Gezi ve gözlemlerine ilişkin değerlendirmeler ile somut çözüm projelerini, hükümet yetkilileri, sivil toplum örgütleri, ilgili kurum ve kuruluşlara sunarak kamuoyunun tartışmasına açacaklarını vurgulayan Doğan, kamuoyundan beklentilerinin olduğunu söyledi.
'Hükümeti anlıyoruz'
Sorunların çözümüne yönelik özlem ve beklentilerinin kamuoyunun özlemleriyle doğrudan örtüştüğünü vurgulayan Doğan, "Kuşkusuz, bunların bir çırpıda, bugünden yarına ve hemen gerçekleştirilmesine olanak yoktur. Fakat kısa, orta ve uzun vadede yapılabilmesi de mümkündür" dedi.
Hükümetin bazı zorluklar yaşadığını gözlemlediklerini kaydeden Doğan, şunları söyledi: "Çeşitli direnç noktalarının değişim önünde azınlık olmalarına rağmen güçlü durdukları bilinmektedir. Ancak aşılamaz olmadıklarına inanmaktayız. Önemli olan Türkiye'nin coğrafi bütünlüğü ve üniter yapısının korunarak, birlik ruhu içinde Kürt sorununu demokratik çözüm zeminine çekmek ve barışçıl çözmektir."
'Önce güven ortamı'
Doğan, çözüm sürecine girilmesi için öncelikle önyargıların ve şoven-milliyetçi koşullanmaların kırılması gerektiğine işaret etti. Karşılıklı güven ortamı yaratmanın zorunluluğuna dikkat çeken Doğan, "Tahrik, tehdit ve gerilim dilini terk ederek, hoşgörü, uzlaşı ve demokratik bir üslubu esas almak ve şiddetin tümden reddedildiği bir ortam yaratmak, gerekiyor" diye konuştu.
İçinde bulunulan süreci "kritik günler" diye niteleyen Doğan, bu nedenle kendileri de içinde olmak üzere, tüm siyasi kurum ve kadroların sağduyulu olmalarını istedi.
Misyonlarını da anlattı
Doğan açıklamasında, bundan sonra misyonlarının ne olacağı yönünde oluşan merakı da gidermeye çalıştı. Doğan, şunları söyledi, "Şimdi geçmişin acılarını kaşımak değil, geçmişin acılarım sevgi seliyle güce dönüştürme zamanıdır. Güçlüklerimiz olmasına rağmen bizler tarihin belki de bize rağmen omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun bilincinde olarak, özgün kimlik ve misyonumuzu koruyarak, yeni dönemin dil ve ruhunu daha çok içselleştirerek, barış ve kardeşlik adına her türlü çaba ve fedakârlık içinde olacağımızın bilinmesini isteriz" dedi.
Kürt sorunuyla ilgili görüşlerine destek de isteyen Doğan, "Tarihi bir fırsatın eşiğinde olduğumuzu düşünüyor ve elbirliğiyle ülkemizi çağdaş uygarlığa taşıyabileceğimize olan inanç ve umudumuzun bilinmesini istiyoruz" dedi.
Herkese teşekkür
Doğan, cezaevinde bulundukları süre içinde, başta halk olmak üzere kendilerine ilgi gösteren herkese arkadaşları adına teşekkür etti. Gezileri boyunca coşku, fedakarlık ve özveriyle sahiplenildiklerini ifade eden Doğan, "Bizi hiç de hak etmediğimizi düşündüğümüz ölçüde bağrına basan halkımıza minnet duygularıyla şükranlarımızı iletiyoruz" dedi. Doğan ayrıca, gezilerine sağduyulu yaklaşımlarından dolayı, emniyet teşkilatı ve askeri yetkililere ve kendileri şahsında Kürt sorununu tartışan medya mensuplarına, kendilerine ev sahipliği yapan DEHAP Genel Merkezi'ne, sivil toplum örgütlerine teşekkür etti.
İşte çözüm tezleri
* Bölge insanı, ülkemizin bölünmesine asla izin vermeyecek kadar birlik bilincini geliştirerek içselleştirmiştir.
* Sorunların çözüm dilinin şiddet ve silah değil, uzlaşı, diyalog ve demokratik katılım olduğuna inanmakta, çatışma istememekte ve tümden silahsızlanma sağlanarak demokratik mücadele kanallarının açılmasını beklemektedir. Barışa hizmet eden herkesin önündeki engeller kaldırılarak, sürece katkısının sağlanmasını istemektedir.
* Etnik, dinsel ve bölgesel milliyetçiliği reddetmekte; milliyetçilikten beslenen siyaseti onaylamamakta ve Türkiyeli üst kimliğinde tanımlanacak anayasal vatandaşlığın özgür ve eşit yurttaş yaratacağına inanmaktadır.
* Avrupa Birliği ile ilişkiler bağlamında atılan demokratik adımlara -yetersizliklere rağmen-destek vermekte ve hükümeti zaman içinde atılacak demokratikleşme adımlarında cesur olmaya davet etmektedir.
* Türkiye halkını ve Türkiye Cumhuriyeti'ni sembolize eden tüm değerlere bağlı ve saygılı olduğunu bir kez daha yineler.
* Genel affın Türkiye toplumunun bir kesiminde, eskilerinden pek farklı olmayan pişmanlık ve topluma kazandırma yasaları gibi insan onurunu inciten ve siyasal-sosyal yaşama demokratik katılımı sağlamayan düzenlemelerin ise; toplumun bir diğer kesiminde rahatsızlık yarattığının bilincinde olarak her iki tarafın da hassasiyetlerini dikkate alan ve topluma gerçek bir katılım sağlayan yasal değişiklikler beklemektedir.
* Çeşitli nedenlerle yurtdışına gitmek zorunda kalan aydın ve siyasetçilerin ülkemize dönüşleri önündeki engellerin kaldırılmasını beklemekte ve bunun Türkiye'nin kültürel birikimine zenginlik katacağına inanmaktadır.
* Yeni dönemin ruhuna uygun demokratik dil ve pratik geliştiremeyen siyasal kadro ve kurumların kısa sürede beklenen değişim ve dönüşümü geliştirememeleri halinde aşılacaklarına ilişkin kesin kararlılık içindedir.
* 20 Haziran tarihli Ülkede Özgür Gündem'in DİHA kaynaklı haberinden alınmıştır.