Fotoğraf: AA
Sakarya Hendek’te Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda 7 işçinin hayatını öldüğü, 128 kişinin de yaralandığı patlamaya ilişkin 5'i tutuklu 7 sanığın yargılandığı davaya bugün de devam edildi.
Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma dün savunması yarım kalan tutuksuz sanıklardan Sorumlu Müdür Ahmet Çağırıcı'nın ifadesiyle açıldı.
TIKLAYIN - Fabrika patronu yine 'Mağdurum' savunması yaptı
Çağırıcı savunmasında "Denetim olduğunda Hasan Ali Velioğlu bana telefon ediyordu. Denetimi önceden söylüyordu. Çin mahallesini kapatıyorduk" dedi.
Evrensel’in aktardığına göre Avukat Mehmet Mangıroğlu'nun "İddia ettiğin gibi bir iş yeri ise neden çalışmaya devam ettin, çalışmaya mı zorlandın?" sorusuna Ahmet Çağırıcı "Hayır kimse zorlamadı. Ancak çalışmak zorundaydım. Çocuğum hasta ve yoğun bakımdaydı. Yardımcı oldular. Ben de kendimi borçlu hissediyordum" diye yanıt verdi.
Algül: Baskı ile çalışıyorduk
Çağırıcı'nın ardından fabrikada çalışan işçilerin ifadelerine geçildi. İşçilerden Aysel Algül, 2014’ten beri fabrikada çalıştığını, patlama esnasında fabrikada olduğunu ve omzunun kırıldığını söyledi:
"Patlamanın olduğu gün 15 kişi çalışıyorduk. Çok fazla mal vardı. Malları kurusun diye sermiştik. Malların kızışmaya başladığını usta başına söylemiştik. Ateşi görmüştüm. Sonra çok ani bir patlama oldu.
"Baskı ile çalışıyorduk. Molalarımız kullandırılmıyordu. Sadece çalışmamız bekleniyordu. Günlük 18 kg'lik ürün üretmemizi istediler, bunu beceremeyenleri çıkış vereceği şekilde tehdit edildik.
"Biz Çin mahallesini hiç bilmeyiz ve hiç görmedik. Yaşar bey dün 'Biz bir aileyiz' dedi ama patlamadan sonra 4 gün kırık kol ile gezdim. 6 gün hastanede kaldım. Ne bir ziyarete geldi ne de geçmiş olsun dedi. Şikayetçiyim, ceza almasını istiyorum."
Algül, korumalı ayakkabı istediğini ve verilmediğini, kendisine 'sana verirsek herkese vermek zorunda kalırız' denildiğini de söyledi.
Kaygın: Verilen ekipmanlar maske ve önlüktü
6 yıldır fabrikada çalışan işçilerden Büşra Kaygın’ın da verilen ekipmanların yalnızca maske ve önlük olduğunu ancak bir koruyuculuğu olmadığını söyledi.
Baskı ile çalıştıklarını söyleyen Kaygın çalışıyorduk "Bizden her gün sayı talep ediyorlardı ve zorluyorlardı. Ben çalıştığım bölümde çalışmak istemiyordum çok riskliydi. Çalıştığım malzemeler zaman zaman alev alıyordu. İşçilere baskı yapan ve işçilere talimat veren kişi Hasan Ali Velioğlu" diye konuştu.
Enes Dilber savcılık ifadesini değiştirdi
Çin mahallesinde çalışan ve tek sağ kalan işçi Enes Dilber ise beyanında savcılık ifadesini değiştirerek barut üretimi yapılmadığını söyledi.
Dilber'in "sıfırdan barut üretimi yapılmıyordu" ifadesi üzerine Ahmet Çağırıcı ve diğer müştekilerden Enes Dilber'in doğruyu söylemediğine yönelik sesler yükseldi. Diğer işçiler Dilber'in para aldığını iddia etti. Dilber, patlamada ciddi yaralandığı için masraflarının çok olduğunu bir kısmının SGK tarafından karşılanmadığını, patlamadan sonra işverenden tazminatını aldığını ancak bu konuda herhangi bir tutanak imzalamadığını söyledi.
Çin Mahallesi'nde hiç denetim olmadığını ve Bakanlıktan kimsenin uğramadığını söyleyen Enes Dilber, "Sanıklardan şikayetçi değilim" dedi. İş yerinde ekipmanların tamamının olduğunu söyleyen Enes Dilber "Ancak kendi inisiyatifimizle giymedik. Giyseydik bu kadar hasarımız olmazdı" diye konuştu.
Bunun üzerine müşteki avukatları, Dilber’in savcılıkta verdiği ifadeyi okudu. Dilber 15 Eylül 2020’de verdiği ifadeyi nasıl verdiğini hatırlamadığını söyledi. Dilber daha sonra barutun patlama günü kurutulduğunu doğruladı.
Yaralanan başka bir işçi Enes Dilber'e "Sıfırdan barut üretimi yapılıyor muydu?" diye sordu, Dilber "Ben barut üretimi yapıldığını bilmiyorum sadece kırıldığını gördüm" yanıtı verdi.
Ahmet Çağırıcı, Enes Dilber'e "Sıfırdan barut üretmiyor muyduk? Seyfi Abi barutu toz halinde tartmıyor muydu?" diye sorunca "Evet tartıyordu" dedi. Ahmet Çağırıcı, "Biz Çin Mahallesi'nde beraber çalışıyorduk. Simidimizi paylaştığımız zamanlar oluyordu. Kendisi 285 bin tazminat almış vicdanı rahat mı?" diye sordu, Enes Dilber yanıt vermedi.
Cihangir: Patlamadan üç gün önce aşırı ısınma vardı
Müşteki işçilerden Nuray Cihangir ise şöyle konuştu:
"Patlamadan 3 gün önce Ayfer arkadaşım çağırdı. 'Kızışma var' dedi. Gidip baktığımda aşırı ısınma olduğunu fark ettim. Her an patlama olacak diye korkmaya başlamıştım. Erşan bey geldi o kolileri taşıttı."
"Çalışırken üzerimizde sürekli baskı vardı. Örneğin Ali Rıza Bey 'Bu işi yapan yapar yapamayan çıkar' derdi."
"Hepimiz elimizden geleni yapıyorduk ama korkuyorduk. Bizden 20-25 koli yapmamızı istiyorlardı ama biz ancak 10-12 koli yetiştirebiliyorduk. Çünkü korkuyorduk yaptığımız işin tehlikeli olduğunu biliyorduk. Bizim kullandığımız malzeme ile havai fişek bölümünde kullanılan madde aynıydı. Malzememiz bitince Çin mahallesinden bize patlayıcı 2 adıyla birer kova mal geliyordu ki üretime devam edebilelim."
"8 yıllık çalışanım bize hiçbir zaman özel ve koruyucu giysi verilmedi. Malzeme konusunda sürekli sıkıntı çekiyorduk. Ekipman isteyemezdik. Hasan Ali Velioğlu istediğimizde çok kızardı"
Yılmaz: Oğlum 26 yaşındaydı
Patlamada yaşamını yitiren işçi Halis Yılmaz'ın babası Muammer Yılmaz “Ben 26 yaşındaki evladımın 19 parça cesedini gördüm. Çocuğumun kemiklerini gördüm. Ben sadece evladımı kaybetmedim. Eşim ve çocuğum da ölü gibi. Çocuğumun sadece kemikleri vardı, siyah poşetin içinde verdiler. Tüm sanıklardan şikayetçiyim. Bu fabrikaya bu ruhsatı veren belediye, valilik her kimse onlardan da şikayetçiyim” dedi.
Aygün: Denetlemecilerden şikayetçiyim
Patlamada yaşamını yitiren Muhammet Aygün’ün ağabeyi Adem Aygün de kardeşinin sanıkların ihmali yüzünden öldüğünü söyledi. Ağabey Aygün “Patlamadan sonra 7 gün boyunca kardeşimi oradan çıkartamadım. Ben hala bunun vicdan azabını çekiyorum. Sanık '8 aydır özgürlüğüm elimden alındı' diyor. Ben 8 aydır ailemin yüzüne bakamıyorum kardeşimi kurtaramadım diye. Aslı hanım ve Ahmet beye teşekkür ediyorum. Ancak duruşmanın seyrini değiştiren olaylar da olabilir. Bu yüzden tüm sanıklardan şikayetçiyim mahkemeye de katılmak istiyorum. Denetlemeye gelip bizim böyle çalışmamıza sebep olanlardan da şikayetçiyim” dedi.
Mahkeme heyeti, diğer müştekilerin ifadelerinin alınması için duruşmaya yarın sabaha kadar ara verdi.
Ne olmuştu?
Sakarya Hendek’te 15 dönüm üzerine kurulu havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020'de saat bir patlama yaşanmış, patlama çevre şehirlerden de hissedilmişti. Faciada 7 kişi hayatını kaybetmiş, 127 kişi de yaralanmıştı.
Patlamaya ilişkin daha sonra gözaltına alınan aralarında fabrika sahibinin de bulunduğu 5 kişi tutuklanmıştı.
Soruşturmayı yürüten Hendek Cumhuriyet Başsavcılığı hazırladığı fezlekeyi, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiş, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı da aralarında fabrika sahiplerinin de bulunduğu 7 şüpheli hakkında 27 sayfalık iddianame hazırlamıştı.
İddianamede, sanıkların "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıl 8'er aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti. (HA)