Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8 Mart Kadınlar Günü dolayısıyla ATO Congresium'da gerçekleştirilen HAK-İŞ Dünya Kadınlar Günü Etkinliği'ne katıldı.
Buradaki konuşmasında, “eşitlik adı altında kadının her türlü sömürüye ve istismara açık hale getirildiğini” ileri sürdü.
“Ben öptüm, siz de öpün”
“Kadına insan sıfatıyla yaklaşılan bir yerde onu korumak için başka hiçbir şeye ihtiyaç yoktur. Aslolan özde ve sözde insan olabilmektir.
Eşitlik adı altında kadının her türlü sömürüye ve istismara açık hale getirildiği bir anlayışa herkesten önce inanıyorum ki kadınlar karşı çıkacaktır. Asıl olan kadının nisa yani insan sıfatıyla kabul edilmesidir. İşte o zaman eşitliği değil, adaleti tartışmaya başladığımızı göreceğiz.
Adalet; erkek, kadın, çocuk, yaşlı demeden tüm insanları ilgilendiren bir sorundur. Unutmayınız, kadının olmadığı yerde insan da yoktur. Bunun için kadın olmak peşinen imtiyazlı olmak demektir. Onun için annelerin ayaklarının altı öpülür. Ben öptüm, siz de öpün.”
“Tarihi sendikal anlayış”
“İnsanoğlu kendi geleceği ve bekası için kadına hak ettiği değeri vermek mecburiyetindedir. Kadına haksızlık eden tüm insanlığa haksızlık etmiş olur.
Bizim medeniyetimizde ve tarihimizde emek kutsaldır. Emeğe saygı duyulması, çalışanın, üretenin haklarının korunması konusunda çok güçlü kurumsal yapılarımız vardır.
Sanayi Devrimi ile birlikte ortaya çıkan ağır çalışma şartları ortada düzenleyici kurumlar ve kurullar olmadığı için işçileri haklarını aramak amacıyla örgütlenmeye yöneltmiştir. Zorlu ve kanlı bir sürecin sonunda ancak 1. Dünya Savaşı sonrasında bu mücadelenin etkin sonuçları görülmeye başlandı. Daha sonraki yıllarda da sendikal mücadeleler, ekonomik krizler ve savaşlardan olumsuz etkilenmeye devam etmiştir.
Bugün ülkemizde örgütlenme modeli batıya dayansa dahi ilhamını tarihimizden alan bir sendika anlayışına ihtiyacımız olduğuna ben inanıyorum.”
Erkek şiddetini önlemede “etkili tedbirler”
“Kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi konusunda çok yönlü ve etkili tedbirler hayata geçirildi. Bu konuda yürütülen kampanyalara 'Kadına şiddet insanlığa ihanettir' diyerek şahsen eşim de ben de katıldık.
Bundan sonra da bir insan olarak haklarını koruma mücadelelerinde daima kadınlarımızın yanında yer alacağımızı özellikle ifade etmek istiyorum.”
“Güya Kadınlar Günü”
“Birtakım çevrelerin ısrarla kendi deyimleriyle özgürleştirmek adına kadınları kadın yapan farklılıkları, güzellikleri, imtiyazları ortadan kaldırmaya çalıştığını görüyoruz.
İşte bu zihniyetin yansımalarına bazı belediyelerin, birtakım siyasi partilerin güya Kadınlar Günü için hazırladıkları afişlerde, etkinliklerde şahit oluyoruz. Bu topraklara yabancı ne varsa getirip işte kadın, diye sunan; inancını ve kılık kıyafetini aşağılayarak kadına hakaret eden bu karanlık zihniyet esasen en büyük kadın düşmanıdır.
Kadını başında örtü var, başında örtü yok diye ayrıma nasıl tabii tutarsın. Yani başında örtü varsa kadın değil, başında örtü yoksa kadındır. Böyle bir tanımlama olabilir mi? Yıllarca bu ülkede bu yapıldı. Başında örtü varsa okullara almadılar, örtü varsa işe almadılar. Yoksa aldılar. Ayrımcılığın ta kendisi bu.
Bunların kadını özgürleştirmekten anladıkları kadını kendi ideolojilerine kendi zihinlerinde kurdukları dünyaya köle yapmaktır.
Ailesinden, mahallesinden, toplumundan, değerlerinden kopararak savunmasız bıraktıkları kadınları emeğiyle ve bedeniyle istismar etmenin adını özgürlük koyanlar aslında nesillerimizi hedef alıyorlar.”
“Başbakan parayı alıp döner”
Brüksel'de gerçekleştirilen Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Zirvesi'ne değinen Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun zirveden AB'nin Türkiye'deki mülteciler için yapacağı 3 milyar Euro'luk yardımla dönmesini temenni ettiği belirtti.
“Sadece 5 ülkenin iki dudağının arasına sıkışmış bir dünyayı biz özgür dünya olarak kabul etmiyoruz. 191 ülke 5 ülkenin iki dudağının arasına sıkışmış. İşte Suriye'de, Irak'ta yapılanlar. Şu anda 3 milyon insan ülkemde. 3 milyar Avro destek vereceğiz, dediler. 4 ay geçti. Hala verecekler. Sayın Başbakan şu anda Brüksel'de. Temenni ederim ki bu parayı alarak döner.” (AS)